Yargıtay 16. Ceza Dairesi, FETÖ’den yargılanan binlerce kişiye ilişkin mahkeme kararlarını etkileyecek yeni FETÖ kriterleri belirlemesiyle birlikte “Türkiye’de FETÖ ile mücadele gerçek manada yürütülüyor mu?” tartışması başladı. 

“Yargıtay’ın kararıyla her şey sil baştan alınmalı”

Yargıtay’dan gelen ve tartışmalara neden olan yeni “FETÖ kriterleri” ile Türkiye’nin FETÖ ile mücadelede geldiği noktaya ilişkin  konuşan Gazeteci Yazar Abdurrahman Dilipak, “Yargıtay’ın FETÖ ile ilişki kapsamında kabul edilen bir takım kriterlerin hukuka uygun olmadığını gösteren kararı, her şeyin sil baştan yeniden ele alınmasını gerektirecek bir karar olduğunu düşünüyorum.” dedi.

“Süreç ciddi anlamda sulandırıldı”

Türkiye’de bir süredir devam eden “Yargı borsası”nın tartışıldığı ve FETÖ operasyonlarının devam ettiği bir zamanda Yargıtay’ın verdiği yeni kararla birlikte tartışmanın daha da alevleneceğini belirten Abdurrahman Dilipak, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Özellikle de TBMM de yargı reformu paketinin ele alındığı dönemde, bu kararın OHAL kararları, operasyonların geleceği ve mevcut davalardaki ilk derece, İstinaf ve Yargıtay davalarında yol gösterici olacağını düşünüyorum. Zaten süreç ciddi anlamda sulandırıldı. Asıl suçlu serbest, tali suçlu tutuklu halde. Bunun mantıki bir açıklaması yok.”

“FETÖ’cü bir takım kişiler devlette üst düzeyde terfi almaya devam ediyor”

FETÖ ile mücadele ederken Türkiye’nin stratejik hareket etmeyerek hatalar yaptığına işaret eden Abdurrahman Dilipak, şunları söyledi:

“Birinin yeğeni ‘FETÖ’cü’ diye suçlandığı için  işinden olurken, FETÖ’cülükle suçlanan kişi için kanıt olan dernek üyeliği ya da banka hesabı, gazete aboneliği gibi konularda bu işin tepesindeki bir takım kişiler devlette üst düzeyde ve terfi almaya devam ediyor. Yargı önünde eşitlik yoksa adaletten söz edilemez.”

“Ağır psikolojik maliyetini birileri görmek istemiyor”

FETÖ ile mücadelenin Türkiye’nin geleceği bakımından hayati önem taşıdığını fakat gerektiği şekilde örgüte karşı mücadele edilmediğini söyleyen Abdurrahman Dilipak, “Suçsuzluğu ispatlanan kişinin hak kaybının tazmin edilip göreve iadesi gerekirken ‘şaibeli’ diye dışlanması sadece işsiz kalması değil itibarı açısından da bir tehdit oluşturuyor. Bunun ağır psikolojik maliyetini birileri görmek istemiyor.” şeklinde konuştu.

“FETÖ ile mücadelede sınıfta kaldık”

Gazeteci Yazar Abdurrahman Dilipak, sözlerini şöyle tamamladı:

“Örgüt üyeliği ve azmettirici rolü belli olan bir çok kişi ortalıkta dolaşırken, detay ilişki ve 17-25 sürecinde örgütten kopan kimi isimlere hala bedel ödetilmeye devam ediliyor. Suç ve ceza dengesi, 'beraat-i zimmet' konusunda, şuçun şahsiliği prensibine dayalı sorunlar var. Şunu itiraf edelim: FETÖ ile mücadelede sınıfta kaldık. Mesela örgütün uluslararası bağlantıları yeteri kadar soruşturulmadı. İncirlik soruşturulmadı. AK Parti genel merkez ve teşkilatındaki FETÖ hücreleri, Beştepe’deki ‘Yaver’ skandalından çok daha vahimdi, üzerine gidilmedi. Bu işin Media, Sermaye, Finans, Siyaset, STK boyutu yeteri kadar incelenmedi. Emniyet ve yargıdaki tasfiyelerde de ciddi yanlışlıklar yapıldı ve yapılmaya devam ediyor.

Bir topluluğa olan öfkemizin bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevketmemesi gerek. Suçlulara karşı suç işlemek meşru değil. Suçluların da hakları vardır. Adalet mülkün temelidir.”

Kaynak: yeniakit.com.tr