Salih Sedat Ersöz
Diyarbakır Anneleri ve Konya STK Platformu
Yaklaşık bir aydır, Diyarbakır’da bir feryat var.
PKK terör örgütü tarafından çocukları dağa kaçırılan annelerin feryadı bu..
Önce bir kişi ile başlayan şu anda sayıları 50’yi bulan anneler, çocuklarını PKK’ya teslim eden HDP’ nin binası önünde toplanarak eylem yapıyorlar, evlatlarının getirilmesini istiyorlar.
PKK terör örgütü ile onun siyasi uzantısı olan HDP; bazısı aylardır, bazısı yıllardır evlat hasretiyle yanıp tutuşan bu annelerin feryadına kulak tıkamış durumdalar.
Yüreği yanık bu annelerin, evlatlarına kavuşmaktan başka bir amaçları yok. Onun için her şeyimizle annelerin yanında olmak insanlığımızın gereği, Müslümanlığımızın ana görevidir ve hepimize düşen büyük bir sorumluluktur.
İşte bu görevin ve sorumluluğun idrakinde olan Konya STK Platformu heyet halinde geçtiğimiz günlerde Diyarbakır’a kadar giderek acılı annelere destek verdi ve onların yanında olduğunu gösterdi.
Konya STK Platformu Başkanı Muhsin Görgülügil, Diyarbakır’da annelere yaptıkları ziyaretten sonra da bir basın açıklaması yaptı. Önemine binaen bu basın açıklamasını köşemde aynen yayımlıyor, Başkan Görgülügil ve Platform yetkililerine şükranlarımı sunuyorum. Sağlıklı ve mutlu yarınlar efendim.
“Terörü lanetliyor, anneleri selamlıyoruz.
Uluslararası emperyalizm, hesaplar kurduğu coğrafyalar ve toplumlar üzerinde istediği sonuçları elde edebilmek için terörü en etkili yöntemlerden biri olarak kullanmaktadır. Ülkemizde, Kürt nüfusun fazla olduğu Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde yaşayan vatandaşlarımız üzerinde uzun yıllardır ayrılıkçı düşünceleri yerleştirmek için çabalar gösterilmiştir. Özellikle 12 Eylül cunta yönetiminin, bölge halkına yönelik kötü izler bırakan uygulamaları terör örgütüne zemin oluşturmuştur. İçeriden ve dışarıdan yapılan uzun süreli sinsi çalışmalar PKK Terör örgütünün güç kazanmasına ve acımasız bir şekilde binlerce asker, polis, korucu, sivil vatandaşımızın hayatına aynı zamanda telafisi mümkün olmayacak maddi ve manevi zararlara sebep olmuştur.
Son yıllarda, bölge halkının temel insani değerlerinin tanınması, bu ülkenin eşit vatandaşları olduğunun en yetkili makamlar tarafından kabul ve ifade edilmesi, bu doğrultuda uygulamalar, terör örgütüne zemin kaybettirmiştir. İçeriden yeterli destek alamaz olmuş, dışarıdan destekli militanlarına yapılan operasyonlar sonucu çok önemli kayıplar vermiş, militan desteği bulamadığı için tamamen bitme sürecine girmiştir. Sırtını terör örgütüne dayadıklarını ifade etmekten çekinmeyen kimi çevreler, gelinen noktanın hem terör örgütünün hem de kendilerinin bitişi olduğunu fark etmişler ve ellerindeki yasal imkânları kullanarak terör örgütüne eleman kazandıracak çalışmalar içine girmişlerdir.
HDP binası önünde, kaçırılan/kandırılan ve okul çağındayken dağa götürülüp teröre katılan evlatları için göz yaşı döken, feryatları arşı titreten Annelerin duygularına ortaklık, dualarına “amin” demek için Diyarbakır’a geldik. Biz buraya fıtratın sesine kulak vermeye, ses vermeye geldik. Mazlum annelerin evlat hasretini dindirecek insani bir çıkışa destek olmaya geldik.
Evladı kaçırılan ve ölümün eşiğine bırakılan acılı annelerin çığlığına çığlık olmak için buradayız. Her gün her saat ölüp ölüp dirilen annelerin feryadına yankı olmaya geldik. Her sabah evlatsız bir yaşama uyanmanın nasıl bir acı olduğunu her gün yaşıyorlar bu Anneler. Yasin Börü, Fırat Simpil, Necmettin ve Aybüke Öğretmenler için gözyaşı dökenlerin yüreği Anne’lerle... Evladını teröre kurban vermiş insanların ülkesi olan Türkiye’nin acı fotoğraflarından birisi bu. Burada siyasi mesaj yok. Politik bir mesele yok. Burada fıtratın sesi var. Annelerin feryadı var. Acının yalanlanamaz sahiciliği var. Fazla söze de gerek yok. Biz buraya bir şeyler konuşmaya, açıklama yapmaya değil; sadece annelerimizin yürek yangınına ortak olmaya, onlara destek olmaya geldik. Bir şeyler söylemeye değil. Zaten söylenmesi gerekenleri en sahici, en yürekten, en samimi şekilde onlar söylüyorlar.
Terör, bir insanlık suçudur. Teröre destek vermek suçtur. Reşit olmuş olanların dahi terör örgütlerine ulaşabilmesi için aracılık etmek suç iken, daha reşit olmamış küçükler için yönlendirmeler yapmak kabul edilmesi mümkün olmayan kanunsuzluklardır. Siyasi parti olmak, seçilmiş milletvekili veya belediye başkanı olmak kimseye suç işleme özgürlüğü vermez. Seçilen insanlar, hangi hizmeti yapmak için seçilmişlerse ancak o işi yaparken kendilerinin rahat bırakılmasını isteyebilirler. Suç işleyenlerin ister siyasi parti mensupları olsun, ister milletvekili veya belediye başkanı, işledikleri suçun müeyyidesi ile karşılaşmaları hukuk devleti ilkesinin tabii sonucudur.
Kimi siyasilerin, suç işlediği hakkında kuvvetli deliller bulunan belediye başkanları görevden alındıklarında, seçilmiş olmalarını ileri sürerek karşı çıkarken, siyasi partinin terör örgütü ile ilişkisini ortaya çıkaran eylemlerde sorumlu olarak devleti adres göstermesi, garip bir çelişki oluşturmaktadır.
Bir evlat kolay yetişmemektedir. Anne- babanın bin bir emekle büyüttüğü evladını, kendi çocuklarını asla göndermeyecekleri ortamlara ve örgütlere gönderme hakkını kimse kendinde göremez. Anne- babaların, çocuklarını terör örgütü elinden kurtarmak için verdikleri mücadele ayakta alkışlanacak bir mücadeledir.
HDP eğer ailelerin çocuklarının dağa gönderilmesinden haberi yok ise, bu konuda aileleri ve kamuoyunu tatmin edici açıklamaları yapmak, iddiaları çürütecek delilleri ortaya koymak zorundadır. Aksi takdirde her zaman benzeri eylemlerin muhatabı olması kaçınılmazdır. Ve devlete müracaat edin diye devleti adres gösterme hakkı, ciddiyetten uzak bir savunma olarak kalacaktır.
Konya Sivil Toplum Kuruluşları Platformu, başta PKK Terör örgütü olmak üzere terörün her türlüsünü en şiddetli şekilde kınarken, çocuklarını terör örgütü elinden kurtarmaya çalışan annelerin mücadelesini ayakta alkışlar ve tüm aileleri benzer sıkıntılar yaşamamaları için göz bebekleri çocuklarına daha fazla ihtimam göstermeye ve sahip çıkmaya çağırır.”
Muhsin Görgülügil
Konya STK Platformu Başkanı