M. Faik Özdengül
Dost cana aynadır
Yol kendini gerçekleştirme yolu. Bir bakıma dost bulup dosta ulaşma,dostta gerçekleşme yolu. Kılavuz gerektirmesi bu yüzden. Dost dedik de. Mahzunluk zamanında. Yalnızlık anında, ümitsizlik baş gösterince, dost cana ayna olur demişti Kılavuzum. Zira yalnız kişi mutsuz, kaygılı, çevresiyle olan ilişkilerinde etkisiz ve suçluluk duyguları içinde yaşayan birisidir. Yalnız insan sürekli olarak kendi duyguları, kendi umutları ve kendi sorunları ile ilgilenir. Tüm çabası kendi bütünlüğünü korumaya yönelik olduğundan diğer insanlarla ilgilenmez ve onlara verecek çok az şeyi olur. Yalnız kişi sürekli kendini gözlemler, kendini küçük ve değersiz görür. Yalnız kişi yorgundur. Ve uyumak ister. Uyanınca da yine yorgundur.Yalnız insan sevgi alamadığı gibi bir başkasına da bunu gösteremez. Cinselliği de hayata ilişkin zevkleri de mastürbasyon tarzında yaşar. Kendi gerçeğine saplanır. Asıl gerçekten kopar. Toprağa bak demişti. Toprak bile sevgiliyi bulunca baharda, yüz binlerce çiçeğe kavuşur. Uyusan bile bilgiyle uyumak uyanıklıktır aslında. Dost bulmak önemli. Dostunun olması. Ve dost olmak. Ve bütün bunların anlamı da kendini gerçekleştirmek. Potansiyelini en yüksek düzeyde kullanmak için en başta. Topluluğa dost ol; put yapan gibi taştan bile olsa, kendine bir arkadaş bul. Çünkü kervan halkının çokluğu, yol kesenlerin belini kırar, mızraklarını köreltir. Şeytan, birisini kerem sahiplerinden ayırırsa onu kimsiz, kimsesiz bir hale kor; o halde de bulunca başını yer, mahvedip gider. Topluluktan bir an bile ayrılmak iyi bil ki Şeytanın hilesinden ibarettir (Mesnevi). Tamam dostumun olması gerektiğine ikna oldum. Ve bunlar da kerem sahipleri olacak. İyi de bunlar kimler? Vasıfları ne? Neye göre seçeceğim dostumu. Abraham Maslow kendini gerçekleştiren insanları, kendi potansiyellerini olağanüstü kullanan kadınları ve erkekleri incelemeye karar verdi. Spinoza, Thomas Jefferson, Abraham Lincoln, Albert Einstein gibi daha bir çok tarihi kişiliği incelemeye aldı. Bu yolla kendini gerçekleştiren kişilerin karma bir görünümü elde edildi. Kendini gerçekleştirenlerin karakteristikleri ve kendini gerçekleştirmeye götüren davranışları ayrı ayrı not etti. Dilerseniz bir göz atalım. Kendini gerçekleştirenlerin karakteristikleri: - Gerçekliği etkin biçimde algılamak ve belirsizliği giderebilmek. -Kendisini ve başkalarını olduğu gibi kabul etmek. -Düşünce ve davranışta kendiliğindenlik. -Ben merkezli olmaktan çok problem merkezli olmak. -İyi bir mizah anlayışına sahip olmak. -Yüksek düzeyde yaratıcılık. -Bilinçli olarak görenek dışı olmamakla birlikte, öz kültürün içselleştirilmesine direniş. -İnsanların refahıyla ilgilenmek. -Yaşamın temel deneyimlerini derinlemesine değerlendirmek. -Az sayıda insanla derin, doyurucu kişisel ilişkiler kurmak. -Yaşama nesnel bir bakış açısından bakmak. Kendini Gerçekleştirmeye Götüren Davranışlar -Yaşamı bir çocuk gibi tam bir özümleme ve yoğunlaşma ile yaşamak. -Güvenli tarzlara takılıp kalmaktansa yeni bir şeyler denemek. -Deneyimleri yorumlarken,geleneğin,otoritenin, ya da çoğunluğun sesinden çok, kendi duygularını dinlemek. -Dürüst olmak. Oyunculuktan ve rol yapmaktan vazgeçmek. -Görüşleri çoğu insanın görüşleriyle çakışmıyorsa, gözden düşmeyi göze almak. -Sorumluluk sahibi olmak. -Karar verdiği şey ne olursa olsun o konuda çok çalışmak. Bunları yazınca ben de kendimi yeniden değerlendirdim. Neresindeyim işin diye. Siz de öyle yaptınız. Tamam. Fakat madalyonumuzun tersine de göz atmamak olmaz. Madem yaşadığımız yer dünya, beladan da bahsetmeli. Bela ne? Kötü dostla düşüp kalkmak. Bir keresinde madem o geldi uyumak daha iyi demişti. Onu hatırlayıp gülümsedim şimdi. Onun o zaman anlattığını ben şimdi anlatıyım iyisi. Ayının biri ejderhanın eline düştü. Ayı feryat figan. Oradan geçen bir babayiğit duydu feryadı. Baktı ayı zor durumda. Biraz kurnazlık biraz babayiğitlik kurtardı ayıyı ejderhanın elinden. Ayı bunu gördü ya. Takıldı delikanlının peşine. Ondan ayrılmadı. Dost oldular. Derken hastalandı bizim babayiğit. Ayı başında. Oradan geçen biri hey delikanlı halin nicedir bu ayı da ne diye sordu. O dostumdur deyince. Be ahmak ayıdan dost olur mu? Ahmağın dostluğu düşmanlıktan beterdir. Ne suretle olursa olsun uzak dur dedi. Ancak yiğit bu lafları hasede yordu. Adam ne dediyse dinlemedi. Ayının elini tuttu. Adamın elinden çekti elini. Adam baktı olmayacak nasihat kar etmiyor. La Havle dedi ve gitti. Nasihat kar etmeyeni bırak derler. Derken yiğit uykuya daldı. Alnına da bir sinek kondu. Ayı dostluk yapıyım da sineği kovuyum diye indirdi pençesini yiğidin alnına. Sinek de yiğidin yüzü de yerle bir oldu. Dostun dost olacak. Vasıflarını saydık. Ahmak olmayacak. Kötü dosttan sakınılacak. Başka. Başkası da var. Dosta vefa gerektir. Kılavuzumuzla devam edelim; Dostları arayıp onların halini hatırını sormayı gerekli bil; ister yaya olsun, ister atlı... Hatta o adam, düşman bile olsa, yine ihsan iyidir. Çünkü ihsan yüzünden, düşman bile insana dost olur. Dost olmazsa bile, hiç olmazsa kini azalır. Çünkü ihsanda bulunmak, kine adeta merhemdir. Bundan başka daha nice faydaları vardır, ama ey iyi adam! Lafı uzatmaktan korkuyorum (Mesnevi) Dosttan dosta da fark var. En vefalı olanı en sonuna kadar seninle olandır. Yine Ondan duymuştum. Üç yoldaş var demişti. Birisi vefakardır. Diğer ikisi gaddar. Bugünkü gibi aklımda söyledikleri. Biri arkadaşların,diğeri malın mülkün,üçüncüsü ise iyi işlerin ve en vefalı olan da mezardan sonra da seninle kalan da odur. Devam etmişti ardından sonra. Peygamber dedi ki: Bu yol için amelden daha vefâlı bir arkadaş, bir yoldaş yoktur. Amelin, iyiyse sana ebediyen dost olur. Kötüyse mezarında yılan kesilir. Hep lafı getirir kendimize döndürürdü yine öyle yaptı. Sen dost ol da sayısız dost gör; fakat dost olmazsan dostsuz, yardımsız kala kalırsın (Mesnevi) www.pozitifdegisim.com