Bu ne biçim dünya ben anlamadım,

Anlayabilen beri gelsin diyeceğim ama…

Biliyorum ki kimse anlamadı.

Anladığını sanan varsa da yanılıyor dostlar.

Neler neler oluyor da dünya, “durayım” demiyor. Görüyor musunuz?

Neredeyse kıyamet kopacak dünya hala dönme derdinde!

Mesela…

Kilauea Yanardağı'nın oluşturduğu lav gölünün yüksekliği 5 metreye ulaşıyor,

Ülkemize gelen İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson'a, Gazeteciler “Çankırılı mısınız?” diye soruyor,

Clinton’la, Trump canlı yayında birbirine giriyor, hakaretler havada uçuşuyor,

Her geçen gün Türkiye’deki mülteci sayısıyla birlikte ihtiyaçlar da artıyor,

Amerikalı iş adamı Elon Musk, 200 bin dolara Mars'ta yaşam vadediyor,

İngiltere başta olmak üzere dünyanın her yerinde ırkçı saldırılar sürüyor,

Dünyanın en aktif yanardağlarından olan Meksika'daki Colima, 41. kez faaliyete geçiyor,

İran'da kadınlar, kendilerinden alınan haklarını istiyor,

Amerikan polisi her gün silahsız birilerini vuruyor,

Çin'in 1,2 milyar dolara inşa ettiği dev teleskop faaliyete geçiyor,

2016 yılında sadece Akdeniz’de 3 bin 54 göçmen canından oluyor,

Adil Öksüz gibi ismi muammalara karışan biri gözaltındayken cep telefonuyla görüşmeler yapıyor…

Yani?

Yanisi şu;

Neler neler oluyor da dünya, “durayım” demiyor.

Dönüyor hala…

Ve bu dönüşü nasıl yediriyor kendine bilmem…

Daha korkunç bir şeyler söyleyeyim mi?

“Söyleme” deseniz de söyleyeceğim…

Halep’te bir haftada 444 kişi hayatını kaybediyor,

Uluslararası yasalarla yasaklanmış misket bombaları masumların üzerine atılıyor,

Bombalar koca koca alanları delip geçiyor, minik minik yürekler altında kalıyor,

Bazı patlamayan bombalar yıllarca düştükleri yerde tehlikeli bir tuzağa dönüşüyor…

Dahası mı?

İnsanlık ölüyor, kimse de nerede öldüğünü, nasıl öldüğünü sormuyor. Çocuklar kan revan içinde enkaz altından çıkarılıyor, alışılıyor, arkası sorulmuyor… “Allah rahmet eylesin” deniliveriyor…

Ve bu kokuşmuş dünya tüm bunları nasıl becerip de sindiriyorsa, dönmeye devam ediyor!