"Dünyayı gezecekti, teröristlerin hedefi oldu"
Atatürk Havalimanı'nda, 28 Haziran 2016'da terör örgütü DEAŞ'ın saldırısında hayatını kaybeden 25 yaşındaki Muhammed Eymen Demirci'nin ailesi, oğullarının acısını ilk günkü tazeliğiyle yaşamaya devam ediyor - Öğretmen baba Nazım Demirci:- ''Oğlumla çok gü
İSTANBUL (AA) - MELİKE GALLENKUŞ - Atatürk Havalimanı'nda, 28 Haziran 2016'da terör örgütü DEAŞ'ın saldırısında hayatını kaybeden 25 yaşındaki Muhammed Eymen Demirci'nin ailesi, oğullarının acısını ilk günkü tazeliğiyle yaşamaya devam ediyor.
Atatürk Havalimanı’nda Dış Hatlarda görev yapan Demirci, üniversiteyi bitirmiş, saldırıdan 1,5 ay önce işe başlamıştı. 2016 yılındaki hain terör saldırısında hayatını kaybedenlerden biri de Muhammet Eymen Demirci oldu. Yabancı dil öğrenerek, kendisini geliştirip, dünyayı gezmek isteyen 25 yaşındaki Eymen, gençliğinin baharında yaşama veda etti.
Oğlunun acısını ilk günkü tazeliğiyle yaşamaya devam eden öğretmen baba Nazım Demirci, oğlunu ve yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.
Baba Demirci, oğlu Muhammed Eymen Demirci’nin 1991 yılında Bakırköy’de doğduğunu, Eyüp’te imam hatip lisesini bitirdiğini, gazetecilik okumak istediğini ancak İstanbul Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümü’nü kazanarak, bu bölümden mezun olduğunu söyledi.
Mezun olduktan kısa bir süre sonra oğlunun özel bir şirkette yer hizmetlerinde çalışmaya başladığını anlatan Demirci, şunları kaydetti:
"Oğlum işe başlayalı 1,5 ay olmuştu. 28 Haziran 2016’da DEAŞ terörü gerçekleşti. Oğlum da 46 kişiyle birlikte şehit oldu. İşe girmeden önce oğluma yabancı dil öğrenmesini çok önerdim. Okurken hevesliydi ancak sonrasında ihmalkarlık yaptı. İşe girdikten sonra yabancı dilin önemini çok iyi anladı. 'Çince bilen var mı?' diye sorduklarında 'Çince bilmediğim için çok üzüldüm, içim cız etti baba' dedi. 'Arapça bilen var mı?' diye sormuşlar, kendisini yeterli bulamadığı için bir şey diyememiş. Kurumsal bir yerde çalışmak onu çok mutlu ediyordu."
Hain saldırının olduğu gün oğlunun arkadaşında kaldığını anlatan baba Demirci, "Ramazanda iftar yaptıktan sonra internette haberleri gördük. Haberlerde dış hatları görünce endişemiz arttı. Sonrasında havalimanına geçtik, olayı öğrendik. Oğlumla, arkadaş gibiydik. Çok güzel bir ilişkimiz vardı. Oğlum dünyayı gezmek istiyordu. Ben de çok sayıda ülkeye gittim, çalıştım. Babasının izinden gitmek istiyordu. Oğlumun, Çin’e gitmek, Çince öğrenme hayali vardı." şeklinde konuştu.
- ''Oğlum inşallah şehit sayılmıştır''
Olaya ilişkin ihmalkarlıkların kendisini üzdüğünü ifade eden baba Demirci, duruşmayı takip edemediğini, o acıyı tekrar yaşamamak için davalara gitmediğini söyledi.
Verilen cezaların bir nebze de olsa gönlüne su serptiğini ifade eden Demirci, "Kısa kollu denilen, olayın planlayıcısı olduğunu öğrendiğimiz kişinin öldüğünü sosyal medyadan öğrendik. Bu bile gönlümüze su serpiyor. Ancak ateş düştüğü yeri yakıyor. Biz Eymen'in o dakikada orada olmasa da öleceğine inanıyoruz. Oğlum şehit hükmünde sayılmadı ancak şehit hükmünde sayılmasını arzulardık. İnşallah Allah katında şehittir." dedi.
Arapça öğretmeni olduğunu, halk eğitim merkezinde dersler verdiğini belirten Demirci, Muhammed Eymen’in dışında iki kızı olduğunu, onların da ağabeyleri gibi havacılık sektöründe görev yaptıklarını kaydetti.
- Davada, 6 sanığa 46’şar kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince, Atatürk Havalimanı'nda, 28 Haziran 2016'da 45 kişinin yaşamını yitirdiği, 163 kişinin yaralandığı terör örgütü DEAŞ'ın saldırısıyla ilgili 46 sanık yargılandı. Mahkeme, 16 Kasım 2018’de kararını açıkladı.
Tutuklu sanıklar Rıza Coşkun, Levent Uysal, Ahmet Kaplan, Eyüp Demir, Ahmet Dizlek ve Djamel Slimani’yi "anayasayı ihlal" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı.
Sanıklar Rıza Coşkun, Levent Uysal, Ahmet Kaplan, Eyüp Demir, Ahmet Dizlek ve Djamel Slimani’yi 45 kişiyi "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan 45 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptıran mahkeme, bu sanıkları 142 kişiyi "tasarlayarak kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan toplam 2 bin 202’şer yıl hapis cezasına mahkum etti.
Ayrıca bu 6 sanık 45 kez ''mala zarar verme'' suçundan 402 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Sanıklar Rıza Coşkun, Levent Uysal, Ahmet Kaplan, Eyüp Demir, Ahmet Dizlek ve Djamel Slimani, kırkaltışar kez ağırlaştırılmış müebbet ve toplam 2 bin 604 yıl hapisle cezalandırıldı.
Mahkeme, sanıklardan Djamel Slimani’nin "resmi belgede sahtecilik" suçundan 3 yıl 9 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, sanık Anzor Davitiani ile Artur Tengizov’un "terör örgütüne üye olma" suçundan 9’ar yıl, sanıklar Murat Murtuzaliev, Seyhun Ali Akçay ve Cuma Güneş’in aynı suçtan 12’şer yıl hapsine karar verdi.
Sanık Ali Mostafa Ali Marzouk’u da "terör örgütü üyesi olmak" suçundan 6 yıl 3 ay hapse mahkum eden mahkeme, sanık Ahmet Kaplan’a "terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etme" suçundan 3 yıl 9 ay hapis cezası verdi.
Mahkeme, sanıklar Ramazan İdrisov, Adam Rabadanov ve Fahim Ait Allaooua'nın "resmi evrakta sahtecilik" suçundan 2’şer yıl 6’şar ay hapse çarptırarak, 26 sanığın ise tüm suçlardan kesin ve inandırıcı delil olmadığından beraatlerine karar verdi.
Tutuklu 8 sanığın tahliyesine hükmeden mahkeme, firari sanıklar Dzhamal Kurbanismailov, Rustem Efendiev, Nazım Gasanov ve Marat Pshnatov’un dosyalarının ayrılmasına ve diğer tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına hükmetti.
Kaynak: