Her insanın arzusudur. Yaratanın nimetlerinden adil bir paylaşımla huzur, güven ve mutluluk içinde yaşayabilmek. Gel gör ki tarihinden itibaren lanetli bir kavim çağlar boyu bu hakkı maalesef sabote etmekte. Küresel çete medeniyetini yöneten Siyonistler yüz yıldır başta İslâm coğrafyası, tüm insanlığa acı ve vahşet sunmakta. Tam 9 aydır katliamlarını sürdürmede suskun dünyanın sessizliğinde. Küresel güç efendilerinin teröristi "Netanyahu" canisinden söz ediyorum.

İnsanlık için utanç karesi. Ve zamanın canisi efendilerinin şımarık çocuğu onur konuğu olarak ağırlanıyor. Nerede mi? Küresel güç vahşetin üretim merkezi ABD de. İnsanlığa meydan okuyan katil bir Firavun. Yüzyılın Ebu Leheb-i Netanyahu. Vahşi medeniyetin barış, özgürlük, demokrasi aldatma merkezi ABD de Netanyahu canisi kürsüde. Siyonist beslemeleri kongre üyeleri ve temsilcileri tribünde yerlerine oturtulmuş hazır kıta dinlemede. Şeytani ayini yöneten kan emici teröristin her sözünü avuçlarını patlatırcasına alkışlama gaddarlığındalar. Ey Siyonizm’e köle olmuş insan müsveddeleri! Kulaklarınızı açıp iyi dinleyin. Katlettiğiniz Müslümanların kutsal kitabı Kuran-ı Kerimde ‘’Ebu Leheb ‘in iki eli (ekonomik ve siyasi güçleri) de kurusun ve zaten kurudu.(ve Allah’ın kahrından kurtulamadı.)’’ Rabbimizin vaadi emri mutlaktır. Sizin için son da Kuran’da zikredilmekte bilesiniz. Sonunuzun startını alkışlarla başlatmış oldunuz. Arif Nihat Aysa’nın dediği gibi ‘’Ebu Leheb ölmedi ya Muhammed Ebu Cehil kıtalar dolaşıyor’’ olsa da ifşa oldular insanlık zihninde. Netanyahu katilinin konuşması Siyonist dinin niyetini açık etmiştir. Artık tek düşmanınız Müslüman halklar olmayacak, tüm vicdan sahibi insanlık sizi tanımış oldu. Dokuz aydır insanlığın ölen merhamet ve vicdanını uyandırdınız son utanç sahnesinde ki alçaklığınızla. Şimdi alenen sürdürdüğünüz alçaklıkla İslâm Âleminin kendisini sorgulama iradesini harekete geçirdiniz. İnsan olarak kalplerimizi, vicdanlarımızı, merhamet ve şefkat duygularımızı diriltmemiz şarttır. Tek kutuplu bir yönetim dünyaya adalet sunamazdı. Hele ki Siyonist ailelerin yönetimdeki süper güç ülke liderlerinin de sadece konu mankeni birer kukla olduklarını gördükten sonra. O halde insanlığın adil bir dünyayı özlediği gün gibi aşikâr iken. İslâm halkları kıyama kalkmalı. Siyasi, ekonomik, kültürel savunma ve teknoljik güçle ayağa kalkmalı. Müslümanların şu cani Netanyahu’ya ve destekçilerine karşı yapabileceği en kolay ama etkisi büyük olan her sahada BOYKOT’a devam etmektir. Çoluğumuzla, çocuğumuzla onların değil marka ürünlerini kullanmak, elimizle bile dokunmamalıyız. Onların ürününü satan AVM’lerin önünden bile geçmemeliyiz. Filistinli kardeşlerimiz bizim yardımlarımızı değil bizleri beklemedeler. Türkler olarak tarihi bir sorumlukla acilen en kısa sürede meclisimizde "İsmail Haniyye’yi" konuşturmamız görevdir. Sonrasında İslâm ülke meclislerinde Hamas liderlerini onur konuğu olarak ağırlamalılar. Müslüman halkın temsilcileri de alkış tufanı yapmalı, ABD ve küreselcilere desteğin nasıl olduğunu göstermeli. Susma sustukça sıra bizlere gelecek.Gazze’nin yalnız olmadığını vahşetin kudurmuşlarına haykırmak en anlamlı duruş ve görevimizdir.

Son olay "Küfürün tek millet" olduğunun resmidir. Müslümanlar ise kardeştir. Ne yazık ki STK’larda rehavete düşmüşlük ve performans eksikliği gözlemlenmekte. İstikametimizi, yönümüzü kardeşlik üzerine tekrar canlandırmalıyız. Zamanı şimdi değilse ne zaman? Neyi bekliyoruz? Şeyhler, cemaatler, vakıflar, dernekler, odalar, kurum ve kuruluşlar. Müslümanları ayrıştıran aramıza fitne tohumu eken batılı müttefiklerin birer küresel güçlerin figüranı oldukları alkışlarla ilan edildi, yetmedi mi? Gerçekleri göremeyen inkârcı kafalara, düşünmeyen beyinlere empoze ettikleri yanlışları silmemiz aciliyet ifade etmektedir. Uyanıp kardeşlik hukukumuza sarılmalı ve İslâm halkları olarak sıkıca kucaklaşmalıyız.

Müslüman halk ve idareciler! Korku zalimin zulmünü artırır.