Ahmet Ünver
Egemen Güçler Direniyor!
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Osmanlı İmparatorluğunun parçalanması ve dünya siyaset arenasında iddiaları ve varlığını kaybetmesi akabinde, iki bin yıllık devleti geleneği ve istiklaline âşık olan bu asil milletin evlatlarının bağımsızlık ve kurtuluş mücadelesi sonrasında kurulmuştur. Yeni Cumhuriyetin kurulması dönemlerinde, bu milletin asil evlatları, yedi cephede ve yedi düvel ile savaş meydanlarında bağımsızlık mücadelesinde, bu aziz vatan toprakları uğrunda Şehit düştüğü için devletin tüm kademelerinde neredeyse devşirmeler veya küresel güçlerin işbirlikçileri nüfuz etmişlerdir. Bu devşirme veya işbirlikçi, tipi bizden ve çipi de yabancıların elinde olanlar, her daim etkin ve yetkili makamlarda bulunmuşlardır! Ne zamana kadar? Bu düzen sonsuza kadar böyle mi devam edecektir? Bu düzenin sonu gelmeyecek midir? Gelirse dış ve iç egemen güçlere neler olacaktır? Kolay bir şekilde bu ülkenin asli evlatlarına yönetimi terk edebilecekler midir?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulması akabinde ki zaman diliminde, kalkınma ve dünya ile olan rekabet arenasında, yeniden bir güç olması ve kadim medeniyet tarihinden gelen etki ve ilgi alanlarını hatırlamaya ve buralarla da ticari ve gönül bağı irtibatlarını kurmaya başladığı her bir zaman diliminde inkıtalarla karşı karşıya kalmıştır! Bu inkıtalar neden olmuştur? Bu devlet, İnkıtalar olmadan yoluna devam edemez mi? İnkıtalardan sonra devletin etkili ve yetkili mercilerine kimler ve kimlerin adına yerleştirilmiştir? Bu adamlar devletin her bir kademesinde bu asil millet adına mı çalışmışlardır? Yoksa onları bu makamlara inkıtaların akabinde getiren güçlere sadece taşeronluk ve hizmetçilik mi etmişlerdir? Yüz yıllık Cumhuriyet tarihimiz bunların çok manidar örneklikleri ile doludur! Dersler çıkarabilmek ümidiyle!
Dünyayı yöneten, sömüren ve sonsuza kadar da bu şekilde yönetmeyi planlayan küresel güçler; Türkiye, Türklere bırakılamayacak kadar çok önemli ve değerli bir ülkedir, sözleri ile neyi ve neleri ifade etmişlerdir? Nasıl yani?! Bu aziz vatanı bu asil milletin evlatları değil de kimler yönetecektir? Bu asil milletin evlatlarına küresel güçler ve içimizdeki uşakları tarafından biçilen görevler; sadece çalışmaları, bu çalışmanın sonucunda vergilerini vermeleri, askere çağrıldığı zaman vatani görevlerini yapmalı ve devlet işlerine de kesinlikle burunlarını sokmamalıdır! Nasıl, güzel değil mi? Kısa ve net olarak ifade etmişler, bu aziz vatanı ve asil milleti çok düşünen! Güçler ve içimizdeki bizden olan işbirlikçi ve taşeron egemenler!
15 Temmuz başarısız hain darbe ve bu devleti de teslim kalkışmasından sonra; Türkiye Cumhuriyeti Devleti, iç güvenlik kaygıları ve sınırlarımızda, küresel güçler tarafından kurulmaya çalışılan, koridor – kukla devletçiklere karşı, geçtiğimiz yıl Fırat Kalkanı ve neredeyse iki aydan beridir devam eden Zeytin dalı operasyonları ile Bekamıza yönelik plan ve hesaplara karşılık Dur demektedir! Bu Dur tabii ki küresel güçleri ve içerideki işbirlikçilerini de çok rahatsız etmektedir! Endişeliyiz ve kaygılıyız türden açıklamalar da öylesine mi yapılmaktadır! Kim veya kimler için kaygılı ve endişelisiniz? Bilemedik! 1952’den beri müttefikiniz olan bir devlet için mi, yoksa kurmuş olduğunuz ve beş bin tır dolusu silahlarla da donattığınız çapulculardan müteşekkil terör örgütlerinin berhava olmasına mı?! Hangisine? Duyamadık! Tüm Dünya duysun! Açıklayın! Tabii ki müttefikiniz olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve asil milleti için hiçbir şekilde endişe ve kaygı duyamadınız!
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, yüz yıl öncesinde olduğu gibi bugün yeniden bir Varlık, Bir Beka ve İstiklal savaşı vermektedir. Yüz yıl öncesinde olduğu gibi yedi bölgemizde, yedi düvel ve içimizdeki işbirlikçileri tamamen harekete geçmiştir! Çünkü Devlet ellerinden gitmekte ve kaymaktadır! Durun neler olmaktadır? Dışarıdaki tüm güçleri tamam anladık! Fakat içimizdeki işbirlikçi, taşeron, uşak ve hizmetçi tipleri de çözümleyemedik! Size neler oluyor? Bu yeni dönemde Türkiye Cumhuriyeti Devleti yerli ve milli bir formata, iki bin yıllık devlet geleneğine doğru tarihsel kodlarına dönmektedir! Bu tarihsel kodlara dönüşüm de tabii ki işbirlikçi, uşak, hizmetçi ve taşeronlara YER yoktur ve Kesinlikle de olmayacaktır! Bu asil milletin evlatlarına, sadece çalışmayı, vergi vermesini ve askerlik görevini de yapmasını talep eden yüz yıllık EGEMENLER, bu yeni dönemde ve yeni Türk Devletinde olmadıklarını ve olamayacaklarını da müdrik olmaya başladıkları için her bir koldan ve her bir yönden harekete ve direnişe geçmişlerdir! Sen ne zannediyordun?! Bu defa başaramayacaksınız! Devletin sahibi olan asil Milleti ile buluşuyor ve Kucaklaşıyor! Bu Kucaklaşma ve Birlikteliği de Bozamayacaksınız!!