Elönü'den tokat gibi cevap... O kayyumlar kimler için atanıyor?
Diyarbakır, Van ve Mardin'in HDP'li Büyükşehir Belediye Başkanları, İçişleri Bakanlığı'nca haklarında yürütülen terör soruşturmaları kapsamında görevlerinden alındı.
İşte Esra Elönü'nün 'Ekrem'i kimler şarj ettiyse onlar sessize almıştır' başlıklı o yazısı:
"Çok komik olmak için gösterdiğiniz enerjiyi İstanbul’a harcayabilseniz keşke..
Bu kahkaha fazlalığını nereye dökeceğiz bilmiyorum. İzleyince zaplayasın geliyor, izlemesen pencereden iştahla fırlamış acemi çöp poşeti gibi ayak ucuna düşüyor. Klavyede kelime ezmeye gerek yok herkesin görüyor ve koroyla bir tuhaflık olduğunu düşünenlerdeniz.
Newton yerçekiminin ne kadar sahibiyse bu adam da yersiz çekimlerin o kadar sahibiydi hatırlayın her yerdeydi. Bazen hafif şiddette esnaf tokatlıyor, bazen rüzgar ıslığında horon tepiyor, bazen de serpme başkanlığıyla kahvaltılık market kapatıyor, balık istifi halk otobüsünde bir tutaca tutunmaya çalışmak neyse bu adam için de gündeme tutunma çabası o.. Gel gör ki o adam, o iştah, o sahne öncesi ter silecekleri çalışmayan yorgun solist kıvamı bir anda kayboldu.
Bakın bu durum normal bir durum değil. Seçim öncesi kimler şarj ettiyse onlar sessize almıştır başlığım, bu saydıklarımdan mülhem. Seçim öncesi hangi el omuzundan tutup bebek arabasına yerleştirir gibi paketlediyse rota yeniden hesaplanıyordur.
Hafta sonu kendisini tatillerde bir gülmeler almış olabilir ama İstanbul’u sel aldı. Bir garip boğuldu. Eminönü esnafının sabrı yüzdü yüzdü kuyruğuna geldi. Ortam bu deyim için çok müsait anlayacağınız.
Şimdi asıl zavallıca olan. Siz Ekrem bey neredesiniz? Diye sorduğunuzda camianın modifiye muhafazakarları dahil malum kaz kitle da bir anda vicdan sibobu kesildi. “Ekrem bey nerdesiniz” Sorusunu, 26 yıllık alt yapı sorununu adam iki ayda nasıl çözsün” gibi garabet bir açıklamayla bastırmaya çalıştılar.. Çünkü Ekrem bey neredesiniz sorusunun cevabıyla yüzleşmekten korkup, sel sularında yüzmeyi tercih etme arsızlığı daha konforlu geliyordu onlara..
Bunlar bir önceki dönemde yapılan iyi projeleri kucaklayıp, biz yaptık yaygarasıyla arsızca hazıra konarken her şey çokkk güzeldi (!) lakin bir felaket olduğunda okları bir önceki döneme çevirme ucuzluğu da sizin muhteşem sefilliğinizle alakalı. Hazır yağmışken şu iki yüzünüzü de bir sudan geçirseydiniz.
Kimse bilmem kaç yıllık alt yapı sorununu iki ayda çöz demiyor sana, sen nerdesin diyor. Kurşun geçirmez yelek gördüm de, eleştiri geçirmez yelek görmemiştim. Kırmızı yeleği de giyince çalışıyor gibi olmuyorsun.. Kırmızı yeleği parmak arası terlikle kombine edersen komik oluyorsun hatırlatayım. Mikrofonu elinden alınmış müsamere bebesi gibi mazbata diye ağlayan adam ve o büyük İstanbul iddiasını da sel aldı. Makyaj ilk yağmura dayanamadı sıva sıva döküldü..
Size sessize almış olabilirler ama hakikat asla sessize alınamaz.
Tatil beldesi bol belediyelerden size konum atsınlar ya da şezlonga dönüştürülmüş modifiye bir koltukla turlara katılın.
Yeleğinizle selfie yapın.
PKK’ya kan koçluğu yapan Mardin, Van, Diyarbakır Belediyelerine kayyum atanınca ki bu şerefli davranış alkışlanır.. Siz taşınabilir şezlongu kapatıp atanan kayyumu kınıyorsanız bu da sizin İstanbula değil dağlara çalıştığınızı gösterir. Başak Demirtaş’ın doğum gününü kutlarken, Yasin Börü’nün yaşamadığı güzel günleri konuşacak değildiniz ya..
Kusura bakma da o kayyumlar babalar bir daha Bedirhan yastığıyla uyumak zorunda kalmasın diye atanıyor.
O kayyumlar, Yasin’ler camdan atılıp yerde bıçaklanıp yakılırken zılgıtları belediyelerin ağzına tıkamak için atanıyor.
O kayyumlar, Aybükeler “ Beni öldüren de din iman yoktur” türküsünü okuyarak fidan fidan kırılmasın diye atanıyor.
O kayyumlar, Erenlerin karnelerini bir daha anneleri almak zorunda kalıp, dersliğinde ağıtlar yakılmasın diye atanıyor.
Sen şezlongunu at ve bekle..
Hadi başkanlığını sel basmış,
Karakterini de basmadıysa o demokrasi naralarını kendine sakla..
Senin güneş yanığı yüzün,
Ağıt yanığından çaresizliğe gömülmüş yüzlere bakamaz."