Erdoğan, canlı yayında soruları yanıtladı
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: (4)- "(Netanyahu) Seçimler yaklaşırken şu anda o çılgına döndü, 'Acaba ne olacak, ne olur?' falan gibi. Ben daha önce de orada başbakan gördüm veya başbakanlar gördüm, onlarla da bu konuları konuştuk ama ben böy
İSTANBUL (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun seçimler yaklaşırken çılgına döndüğünü belirterek, "'Acaba ne olacak, ne olur?' falan gibi. Ben daha önce de orada başbakan gördüm veya başbakanlar gördüm, onlarla da bu konuları konuştuk ama ben böylesini görmedim. Bu adamın Mescid-i Aksa'nın bizdeki kutsiyetine yönelik, en ufak bir hassasiyeti yok. Bizi belki tahrik etmeye çalışıyor yani ülkemdeki özellikle onlara ait mabetlerle ilgili tahrik etmeye çalışıyor ama biz bu tahrike gelmeyiz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Show TV, Bloomberg HT ve HaberTürk TV ortak yayınında, Veyis Ateş ve Ece Üner'in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Asıl krizin seçimden sonra olacağına yönelik iddialara ilişkin Erdoğan, "Ben tam aksini söylüyorum. Bu krizler geride kaldı. Bizim için 2019 tam aksine ateşlemenin yapılacağı, kalkınmanın çok daha iyi bir noktada olacağı bir yıl. Çünkü 2019 güncel verileri ekonominin ılımlı bir toparlanma eğilimine girdiğini işaret ediyor. Artan ihracat ve turizm gelirleri var. Bunlar büyümeyi besleyen ana kalemler. Nisan ayı itibariyle de yapısal reformlara atacağımız adımlarla süreci daha da güçlendireceğiz." ifadelerini kullandı.
Şu anda cari açığı azalttıklarını, katma değer üretimini de bu vesileyle arttıracaklarını, milletin refahını yükseltecek politikaları emin adımlarla uygulamaya devam edeceklerini belirten Erdoğan, "Bizim en büyük sıkıntımız nedir? Petrol, doğal gaz... Buraya olan bağımlılığımız cari açığımızı hep olumsuz istikamette tetikleyen bir süreçtir. Bunun dışında birçok şeyi başarmış konumdayız." diye konuştu.
Savunma sanayide atılan adımların, yerli üretime geçişin lehteki dönüşümler olduğunu vurgulayan Erdoğan, savunma sanayi ürünlerinde geçen yıl 2,5 milyar dolar girdinin olduğunu, bunun giderek artacağını söyledi.
- "Önlemler sayesinde riskler minimize oldu"
Sermaye piyasalarına bakıldığında ilk iki ay içindeki girişin 600 milyon doları bulduğunu açıklayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bu şunu gösteriyor; demek ki yatırımcının bu noktadaki algısı olumlu istikamette gelişiyor. Endişe edilecek bir şey yok ama muhalefet bizim ülkemizde zaten içimizdeki en büyük olumsuz tetikçi. Onlar sürekli 'Bu konuda ne yapabiliriz, olumsuz nasıl gösterebiliriz?' bunun gayreti içindeler. Mevcut finansal ve reel piyasalar bu coğrafyadaki en yüksek getiriye sahip potansiyeli sunuyor.
Bunun yanında yabancı yatırımcıların ilgisinin son aylarda artmasında çok ciddi bir motivasyon var. Bunlar da ülkenin 2019 içinde nerelere gideceğini gösteriyor. Eylül ayından itibaren alınan koordineli önlemler sayesinde riskler minimize oldu. Alınan önlemler ekonomik aktiviteye de yansıyor. Bu, dıştan gelecek yatırımları da olumlu manada tetikleyecektir. Küresel ekonomide artan zorluklara rağmen Türkiye ekonomisinin, ikinci çeyrekten itibaren yeniden bir pozitif büyüme rakamları açıklayacak kapasiteye sahip olduğuna inanıyorum."
- "Bu ırkçı yaklaşımı biz kınıyoruz"
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun açıklamalarına ilişkin görüşü sorulan Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Yaklaşan bir seçim var ama aynı zamanda Netanyahu İsrail'de adı yolsuzluklara, rüşvete bulaşmış, şu anda hakkında henüz karar verilmiş değil ama bu şaibe ile dolaşan birisi durumunda. Türkiye'de hapislerdeki gazeteciler gibi, bir yerden girerek suyu bulandırmaya çalışıyor. İsrail'in de demokrasiyle ilgili çok önemli bir ülke olduğunu ifade ediyor. Ya Netanyahu sen kimi aldatıyorsun? Bütün belgeler, resimler, video kayıtları elimizde. Bizim ibadethanelerimize, kutsallarımıza postallarınızla girecek kadar seviyesizsiniz. Orada kadınlara, çocuklara zulüm edecek kadar zalimsiniz.
Şu anda İsrail'in cezaevlerinde binler, 10 bine yakın çocuk, kadın ve yaşlı insanlar var. Neresi bunun demokrasi? Orada bir defa inanç, düşünce, fikri özgürlük yok. Şu anda tüm vatandaşların değil, o sadece Yahudi halkının ulus devletidir. Kendi vatandaşlarını birinci ve ikinci sınıf vatandaş olarak kategorize ederek, ırkçılığın kötü bir örneğini veren ülke dünyada neresidir derlerse, tek söylenecek yer İsrail'dir. Bu ırkçı yaklaşımı biz kınıyoruz. Türkiye'de en ufak bir durum ortaya çıktığında kıyameti koparan kimi Batılı ülkelerin bu açıklama ve Harem-i Şerif baskını karşısında ben hala ne yapacaklarını bekliyorum. Batıda herhangi bir ses yok. Kaldı ki Harem-i Şerif, Mescid-i Aksa sadece Müslümanların değil, aynı zamanda Hristiyan dünyasının da kutsal mabedi konumundadır. Ama şu anda Batı sesini çıkarıyor mu? Çıkarmıyor."
- "Bizi belki tahrik etmeye çalışıyor"
Başbakanlığı döneminde Kubbetü's-Sahra'da yapılan kazılarla ilgili bir çalışma yaptırdığını anımsatan Erdoğan, "Bu çalışmalarla, oradaki arkeolojik kazılarla Kubbetü's-Sahra'nın altından girmek suretiyle oraların geleceğine yönelik akla hayale gelmez adımların atıldığını gördüm. Kudüs ile ilgili hassasiyeti olan tüm ülkelere bu kitabı dağıttım. BM de buna dahil." dedi.
İslam ülkelerinde bu konuya duyarlı davrananların sayısının çok ileri derecede olmadığını belirten Erdoğan, "Ama bizim milletimizin bakışı, hiçbir ülkede yok. Onun için de seçimler yaklaşırken şu anda o çılgına döndü, 'Acaba ne olacak, ne olur?' falan gibi. Ben daha önce de orada başbakan gördüm veya başbakanlar gördüm, onlarla da bu konuları konuştuk ama ben böylesini görmedim. Bu adamın Mescid-i Aksa'nın bizdeki kutsiyetine yönelik, en ufak bir hassasiyeti yok. Bizi belki tahrik etmeye çalışıyor yani ülkemdeki özellikle onlara ait mabetlerle ilgili tahrik etmeye çalışıyor ama biz bu tahrike gelmeyiz. Çünkü benim ülkemde hahambaşı varsa, onların dini temsilcileri varsa biz bu oyuna gelmeyiz. Ama Mescid-i Aksa'nın kutsiyetini bir kez daha pervasızca ihlal etmiş, din özgürlüğüne saygı göstermediğini ortaya koymuştur. Ama bu adama, bakıyorsunuz dünyadaki birçok siyasi lider, kırmızı halılarla karşılamak suretiyle gereğini yapıyor ama biz o şekilde bunu yapamayız." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, S400 ve F35'lerin teslimine ilişkin soru üzerine, şunları söyledi:
"Bizim için aslolan birinci derecede Türkiye'nin güvenliğidir. Güvenlik meselesinden taviz veremeyiz. Güney sınırımızdan ülkemize yönelik gerçek bir tehdit var. Şu anda Suriye'nin elinde bu tür silahlar mevcut. Böylesi bir tehditle karşı karşıya olan bir ülke. Bizim de ülkemizin güvenliğini teminat altına almamız lazım. Teminat altına alırken de geçmişte biz patriotlar noktasında ABD'den bunu istedik ama onlar bize 'Kongre müsaade etmiyor' dediler, vermediler. Biz de bunun üzerine gerekli çalışmaları başlattık. Rusya ise olumlu bir yaklaşım sergiledi. Biz de kararlı adımlarla bu konuda adımımızı attık. Gerek faiz oranları noktasında, gerek kredi temininde, gerek ortak üretim noktasında Rusya'nın bize yaklaşımı çok çok olumluydu. Bundan dolayı da adım attık. Hem erken teslim dediler, bunu da temmuza çektiler. Biz bu işi bitirdik. Bizim buradan geri adım atmamız söz konusu değil. Buradaki ortak üretim, teknoloji transferi ve maliyet konularını da ilgilendiren çeşitli kriterlerimiz olduğunu defaatle kamuoyuyla paylaştık."
En sonunda ABD Başkanı Donald Trump'ın kendisine hak verdiğini söylediğini dile getiren Erdoğan, "'Bütün bunlara rağmen patriotlar noktasında da kapalı değiliz. Eğer ortak üretim olabilirse, kredi noktasında fizibil olursa, biz sizlerle de bu adımı atabiliriz' dedik. Bu arada savunma bakanlarımız karşılıklı olarak görüşmelere devam ediyor. Bizim için temmuz ayı S-400 noktasında çok önemli." diye konuştu.
Yunanistan'ın, Bulgaristan'ın, Slovakya'nın S-300'lerinin bulunduğunu hatırlatan Erdoğan, "Peki Türkiye olunca niye? Biz şu anda yol haritamızı belirlediğimiz gibi yürütüyoruz." dedi.
Türkiye'den F16 uçakları Ege'ye doğru kalktığı zaman Yunanistan'daki uçakların da kalktığını belirten Erdoğan, "Ama Yunanistan uçaklarını kaldırdığında, biz kaldırınca 'Niye kalktı?' diyorlar. Ne demek yani? Bunlar turistik değil. Sen kalkıyorsan, benimki de kalkacak. Bu işin affı yok. Farklı bir şey olursa ne olacak? Niye? Eşeği sağlam kazığa bağlayalım, ondan sonra Allah'a emanet edelim." ifadelerini kullandı.
Bir soru üzerine Erdoğan, "Büyük Çamlıca Camisi'ne her an gidebilirim. Bu cuma burada olsaydım, giderdim. Yarın Allah rahmet eylesin Hatice Beril Dedeoğlu'nun cenaze namazına katılamayacağım ama Galatarasay Üniversitesi'ndeki törene katılacağım. Ondan sonra Gaziantep'e hareket edeceğim. Bizde Beril Hanımın çok farklı bir yeri vardı. Aynı zamanda benim kurulumdaydı. Öyle bir değeri kaybettik. Genç denilebilecek bir yaşta kaybettik. Allah rahmet eylesin." şeklinde konuştu.
(Sürecek)
Kaynak: