M. Ali Köseoğlu
Erdoğan mı, Davutoğlu mu?
Yok artık! Buna bizi kim zorluyor?
Ülkemizin ve dünya mazlumların lideri Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan ile onun dava ve yol arkadaşı Bilge Adam, Hocamız, Başbakanımız Ahmet Davutoğlu arasında bir seçim yapmak zorundaymışız gibi davrananlar kimler?
Bazı gazeteciler de sırtında küfe taşımayanların ‘berduşluğuyla’ racon kesiyor.
-Bülent Arınç’a çakacaksın, Cumhurbaşkanımıza yaranacaksın.
Ya da...
-Melih Gökçek’e çakıp, Ahmet Davutoğlu Hocamızın hukukunu korumuş olacaksın.
Yok böyle bir şey...
Her iki durum da; elde edilen bugüne kadarki kazanımları bozuk para gibi harcamak olur...
Kimse bu ateşe odun taşımamalı...
***
Cumhurbaşkanımız ‘çözüm süreci’ ile ilgili kanaatlerini belirtebilir...
Bu, hükümetin uygulamayı düşündüğü politikalara karşı da olabilir.
Kanaatleri doğru da olabilir yanlış da...
Fakat bunu, bir ‘tokatmış’ gibi göstermek, böylesine bir algı oluşturmak ve bunu da AK Parti’ye en yakın duranların yapması ‘davayı’ kavrayamamış olmalarıyla izah edilebilir.
Davanın lideri Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır ve onun emaneti de Başbakan Ahmet Davutoğlu Hocamızdadır...
İkisinin bizim nazarımızdaki yeri etle kemik gibidir...
Birini büyütmek için diğerini küçültmek gerekmez...
Çünkü amaç bir, dava bir...
***
Melih Gökçek de olsanız Bülent Arınç da olsanız dikkat etmek zorundasınız.
Krizlerin bir takım açıklamaların peşi sıra pompalandığı bir zamanda bu lüksü kendine ‘hak’ olarak görmek çok yanlış.
İki olgun siyasetçi gitmiş de yerlerine iki yaramaz çocuk gelmiş sanki...
Dün Konya’ya gelen Başbakan Ahmet Davutoğlu Hocamızın “Her iki açıklama da yanlıştır. Disiplin işlemlerini yapacağız” sözleri, inşallah krizi kapıdan kovmaya yeter.
***
Davutoğlu Hocamızın şu açıklamaları da aynı olgunlukta:
Sayın Cumhurbaşkanımızla dün de bu konuları en geniş kapsamıyla ele aldım, tekrar alırız. Gereken adımları, gereken zamanda yine istişareler içinde atarız. Bu konuda kimsenin Türkiye'de Hükümet ve Cumhurbaşkanlığı makamı arasında bir görüş ayrılığı varmış senaryosu üzerinden bir kaos beklentisi içinde olmaması iktiza eder. Şimdiye kadar nasıl birlikte birçok benzer, zor süreçlerden geçmiş ve aşmışsak bundan sonra da aşarız.
***
Bir kez daha söylemeliyim ki, bu sürece kova kova su taşıyanlarla odun taşıyanlar arasında dağlar kadar fark vardır.
Unutulmamalıdır ki; her sağlam yapı, dış saldırılardan daha çok içerdeki çekişmelerden zarar görür.
Kişiler, kendi siyasi çekişmelerini ülkenin kaderine eklemeden hareket etmek zorundadır...
***
Sayın Cumhurbaşkanımızı seviyoruz.
Sayın Başbakanımızı da seviyoruz.
Bunlardan bir tekini bile sevenler, bu sevginin sorumluluğuyla hareket etmeli.
Çünkü ‘sevmek’ sorumlu davranmayı gerekli kılar.
Sorumsuz davrananlar ‘kardeşler arasına’ nifak sokmak isteyenlerdir.