Erdoğan tek, siz hepiniz! Abdullah Gül'ün arkadaşı Fehmi Koru ipucunu verdi
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yakın arkadaşı Fehmi Koru; "İttifaklar bir sonraki genel seçimde AK Parti’yi daha da zora sokabilir" diye yazdı.
31 Mart yerel seçimlerinden sonra İstanbul'da henüz kesinleşmeyen sonuçlar üzerinden tartışmalar devam ediyor.
Diğer yandan AK Parti içinde seçimlerde beklenen başarının sağlanamaması üzerine özeleştiriler yapılmaya da başlandı.
AK Parti'nin seçimde gösterdiği performansı masaya yatıran isimler arasına, yeni parti kurma çalışmaları yaptığı iddia edilen 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yakın arkadaşı gazeteci Fehmi Koru da katıldı.
Fehmi Koru genel kabulün aksine AK Parti'nin seçimlerde aslında başarılı olduğunu ancak ittifak stratejisi nedeniyle beklenen sonuçları alamadığını savundu.
AK Parti'nin kaybettiği seçim bölgelerinde parti olarak birinci olduğuna dikkat çeken Koru, partilerin seçime ayrı ayrı girmesi halinde AK Parti'nin rakamsal olarak hedeflerine ulaşmış olabileceğine dikkat çekti.
YENİ PARTİ İLE CHP-HDP-İYİ PARTİ İTTİFAKI OLASILIĞINI MI İŞARET ETTİ?
İşte tam da bu noktada, Fehmi Koru üstü kapalı olarak Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu ekibinin yeni parti kurma çalışmalarını ima ederek, bazı ilginç mesajlar verdi.
AK Parti tabanından oy alma potansiyeli bulunan yeni partinin 2013 seçimlerine olası etkilerini işaret eden Koru; "İttifaklar bir sonraki genel seçimde AK Parti’yi daha da zora sokabilir, demekle yetineyim." ifadelerini kullandı.
Koru, yeni partiden ve Abdullah Gül isminden hiç bahsetmese de, "Neden böyle dediğimi de AK Parti yöneticileri artık kendileri tefekkür etsinler…" cümlesi ile yazısının satır aralarında neyi kastettiğini gözler önüne serdi.
İşte o köşe yazısı;
- AK Parti başına gelen yüzünden başkalarını suçlamasın. Sebebini açıklıyorum
Bu yazının girişinde siz okurlardan bir ricam olacak…
Yanlış biliyorsam lütfen düzeltin: Belli aralıklarla yapılan seçimler iktidarda bulunan partilerin bu konumlarını devam ettirmek için yapılmıyor, ara sıra da olsa seçimler iktidarla muhalefetin yer değiştirmesini de getiriyor değil mi?
Bir tür güven oylaması diye biliyorum seçimleri…
Pazar günü yapılan seçimde sandık başına giden vatandaşlar olarak bu gerçeği bilerek oylarımızı kullandık. Yerel bir seçimdi, bulunduğumuz ilçeyi, o ilçenin bağlı olduğu ili hangi partinin adayının yönetmesini istiyorsak, mührü o kararımızı belli edecek biçimde pusulanın ilgili bölümüne bastık.
Verdiğimiz oyun ülke yönetimini değiştirmeyeceğini biliyorduk; yeterli oyu kim bulursa onun belediyelerde iş başına geleceği bilinciyle hareket ettik.
Sizden ricam şu soru üzerinde düşünmeniz: Eğer buraya kadar yazdıklarım doğruysa şu sırada yapılan tartışmalara sizler bir anlam verebiliyor musunuz?
Vatandaşın hep aynı sonucu doğuracak biçimde oy kullandığı sistemin adı mıdır demokrasi? Yoksa demokrasi rafa kaldırıldı da haberimiz mi olmadı?
50 milyondan fazla insanın oy kullandığı bir seçimde hatalar olabilir elbette. Bunun için yasada itiraz süresi tanınmış. Seçim kurulları yapılan itirazları değerlendirir, yanlışlıklar yapıldıysa düzeltilir ve nihai karar da yasanın öngördüğü süre içerisinde kamuoyuyla paylaşılır.
Muhalefetin adayları seçimi kazanmışsa, iktidara ve iktidar taraftarlarına düşen, kazananı yeni belediye başkanı olarak tebrik etmektir.
Nasıl olsa beş yıl sonra yerel seçim yeniden yapılacak; kaybeden o zamana kadar nerede hata yapıldığı üzerinde kafa yorup gerekli düzeltmeleri yapmaya çalışarak o seçime hazırlanır.
AK Parti’ye büyük kentleri kaybettiren…
Yukarıdaki soruya, ‘nerede hata yapıldığı’ sorusuna, bir ilk cevap denemesi benden:
Rakamlar bu seçimi toplamda AK Parti’nin kazandığını açıkça gösteriyor. AK Parti bazısını CHP’ye diğer bazılarını da MHP’ye kaybettiği pek çok ilçe ve ilde de sandıktan birinci parti olarak çıktı.
Yapılan genel seçim olsaydı iktidar cephesi (AK Parti ile MHP) halktan güvenoyu anlamına gelecek tasvibi sandıkta alacaktı.
Peki ne oldu da, rakamsal olarak kazandığı seçimde AK Parti pek çok il ve ilçede belediye başkanlıklarını kaybetti?
Cevap belli: İttifaklar yüzünden…
Ankara ve İstanbul’da alınan seçim sonuçlarına yakından baktığımızda bu gerçeği apaçık görebiliyoruz: Her parti seçime tek başına ve kendi adaylarıyla girmiş olsaydı, kaybettikleri ilçe ve illerin çoğunu AK Partili adaylar kazanacaktı.
Genel seçim öncesinde başlatılan ittifak yeniliği o seçimde genel hatlarıyla AK Parti’nin işine yaradı. [Genel hatlarıyla dememin sebebi, o ittifaktan genel seçimde de, MHP’nin AK Parti’den daha fazla yararlanmış olması yüzünden…]
Yerel seçimlerde ittifak oluşturmak yasalara aykırı olmasına rağmen, MHP’nin yönlendirmesiyle yeniden oluşturulan ‘Cumhur İttifakı’, karşı tarafı da ittifak oluşturmaya sevk etti.
Ankara ve İstanbul’da yönetim değişikliğine yol açacak kadar dengeleri değiştiren işte o uygulamadır.
İki ittifaktan kazanan, iktidar cephesinde MHP, muhalefet cephesinde ise CHP oldu.
HDP’yi hedef alan kampanya söylemi de, o partinin ‘stratejik’ bir tavır almasına ve taraftarlarının da zor olmasına rağmen büyük kentlerde CHP adaylarına oy aktarmasına yol açtı.
Zor olanı başardı AK Parti: HDP seçmenini kolay kolay oyunu veremeyeceği CHP seçeneğine kendi eliyle iterek…
CHP’nin bu seçimde doğru adaylarla seçmenden oy talep etmesi de sonuca katkıda bulundu.
Demek ki neymiş?
Aslında iktidarı bu seçimde zora sokan ve eğer şimdiki tablo YSK kararıyla kalıcı hale dönüşürse ülkenin en büyük beş kentini birden kaybetmesine sebep olan, iktidarın kendisi imiş…
Öyle değil mi?
AK Parti MHP’yi yanına almadan bu seçime gitseydi şimdi Binali Yıldırım İstanbul’da, Mehmet Özhaseki de Ankara’da belediye başkanlığı mazbatalarını teslim almış ve hatta göreve de başlamış olacaklardı.
Bu gerçeği görmeden atılacak her adım, dışa vurulacak her his ve dile getirilecek her söylem yanlıştır ve bu yüzden de iktidara herhangi bir getirisi olmaz.
“İttifaklar bir sonraki genel seçimde AK Parti’yi daha da zora sokabilir” demekle yetineyim.
Neden böyle dediğimi de AK Parti yöneticileri artık kendileri tefekkür etsinler…