Erzurum'da ilk FETÖ davası açıldı (2)

Erzurum'da ilk FETÖ davası açıldı (2)

Davanın iddianamesinden:- "FETÖ elebaşı Gülen, teyp/video kasetlerine çekilen vaaz ve konuşmaları, sohbet toplantıları ve özellikle yaz kamplarında görüşlerini ulaştırdığı sempatizan grubuyla kendi adıyla anılan örgütünü kurmuştur. Özellikle 1990'lı yılla

ERZURUM (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY), 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Erzurum'da açılan ilk davanın iddianamesinde, örgütün elebaşı Fetullah Gülen'in FETÖ/PDY mensuplarınca "Kainat İmamı" ve "Mehdi" olarak kabul edildiği bildirildi.

FETÖ/PDY'ye ilişkin Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan ve Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen davanın 32 sayfalık iddianamede, örgütün kuruluşu, amacı, stratejisi ve hiyerarşik yapısı anlatıldı.

Örgütün kuruluşundan bahsedilen iddianamenin giriş bölümünde, 1970'li yıllara kadar Yeni Asya Grubu'nda yer alan Fetullah Gülen'in bu tarihten sonra İzmir Kestanepazarı Kur'an Kursu'nda görev yaptığı dönemde, arkadaşlarıyla dini motifleri istismar edip örgütünün çekirdek kadrosunu oluşturarak müstakil hareket etmeye başladığı belirtildi.

Gülen'in söz konusu dönemde faaliyetlerini genellikle 13-18 yaş grubundaki öğrenci ve gençler üzerinde yoğunlaştırdığı anlatılan iddianamede, "Gülen, teyp/video kasetlerine çekilen vaaz ve konuşmaları, sohbet toplantıları ve özellikle yaz kamplarında görüşlerini ulaştırdığı sempatizan grubuyla kendi adıyla anılan örgütünü kurmuştur. Özellikle 1990'lı yılların başından itibaren yurt dışına da açılmaya başlayan yapı, zamanla hayatın doğal akışına aykırı şekilde dünya genelinde 160 ülkede faaliyet gösterir hale gelmiştir." ifadeleri yer aldı.

- Örgütün amacı

İddianamede, örgütün amaçlarının ele alındığı bölümde, FETÖ'nün toplumun dini duygularını suistimal ederek "himmet" adı altında finans kaynağı oluşturduğu vurgulandı.

Gülen'in toplanan "himmet"lerle yurt içi ve yurt dışında faaliyete geçirdiği eğitim müesseseleri üzerinden amaç ve ilkeleri doğrultusunda yetiştirdiği öğrencilerini, elde ettiği finans ve siyasi gücünü, örgütsel menfaat ve ideolojisi çevresinde kullandığı kaydedilerek, "FETÖ'nün Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yasama, yürütme, yargı gibi tüm anayasal erklerini ele geçirmek, aynı zamanda uluslararası düzeyde büyük ve etkili siyasi/ekonomik güç haline gelmek istediği geçmişte örgütte faaliyet göstermiş kişilerin beyanlarından anlaşılmaktadır." denildi.

- Örgütün stratejisi

Örgütün stratejisine değinilen iddianamede, FETÖ'nün öğrenci seçme ekipleri ile köy ve semtlerden topladığı gençleri, bünyesindeki vakıf, ışık evleri, okul ve dershaneler aracılığıyla kendi ideolojisi doğrultusunda yetiştirdiği kaydedildi.

İddianamede, örgütün devlet modeline uygun bir paralel örgütlenme ile gizlice başta siyaset, mülkiye, adliye, maliye, askeriye ve emniyet olmak üzere devletin tüm kılcal damarlarına sızmak gibi bir stratejilerinin olduğunun altı çizilerek, şu bilgiler aktarıldı:

"Örgütün yurt, okul, dershane ve ışık evlerinde, beyin yıkama metotları ile sorgulamayan, düşünmeyen, mutlak itaati esas alan yapıya bağlı insan tipi yetiştirme, dinler arası diyalog çerçevesinde semavi dinlerin temsilcileri ile görüşerek kendisini İslam adına muhatap göstermeye çalışma, devlet dışında kendisine bağlı bir ekonomik sistem kurma, şirket birlikleri ve konfederasyonlar kurarak zenginler kulübü oluşturma, böylelikle ulusal ve uluslararası ticarette söz sahibi olmak istediği anlaşılmaktadır. Örgütün, ÖSYS gibi sınavlardaki soruları hukuka aykırı yollarla ele geçirip, kendi mensuplarının sınavlarda başarılı olarak kamu kurumlarına ve etkin okullara girmesini sağlamanın yanında, ürettiği sahte belge ve delillerle, örgüt mensubu olmayan kişiler hakkında adli ve idari soruşturmaların açılmasını sağlayarak devlet kadrolarından tasfiye etme ve bu kadrolara kendi örgüt elemanlarını yetiştirme yöntemlerini amacına ulaşmak için kullandığı anlaşılmaktadır."

- Örgüt dini değerleri ideallerine göre yorumlayıp devleti "hasım" gördü

İddianamede, "örgütün dini değerleri zamana ve şartlara göre kendi idealleri doğrultusunda yorumladığı, ülkesi ve devleti ile barışık olmak yerine devleti kendisine hasım olarak gördüğü" bildirildi.

FETÖ'nün açık ve şeffaf olmak yerine bir istihbarat örgütü gibi "kod isimler, özel haberleşme kanalları, kaynağı bilinmeyen paralar" kullandığı belirtilen iddianamede, "Yönetim kadrosunun faaliyetleri yurt dışında idare etmesi ve hasımlarını saf dışı etmek için her türlü baskı, şantaj ve yasa dışı yöntemi kullanması, çeşitli yabancı misyon temsilcileriyle mahiyeti bilinmeyen görüşmelerde bulunması, söz konusu yapının casusluk faaliyetlerini de kapsayan organize olmuş bir örgüt olduğunu ortaya koyan unsurlardır." ifadesi yer aldı.

- Örgütün hiyerarşik yapısı

Örgütün hiyerarşik yapısına da yer verilen iddianamede, FETÖ'nün hiyerarşik yapısında ilk sırada "İstişare Grubu"nun yer aldığı görülüyor.

Örgütte hiyerarşik olarak ikinci sırada "dünya imamı"nın yer aldığı iddianamede, diğer yapılar ise sırasıyla "Coğrafi bölge, ülke, bölge, il, ilçe, semt, mahalle, ev (Işık evleri) imamı, ser rehberler, belletmenler, öğrenciler ve örgüt mensupları (şakirt ve şakirdeler)" olarak sıralandı.

İddianamede, Getullah Gülen'in ise örgüt mensuplarınca "Mehdi" olarak kabul edildiği belirtilerek, şu ifadelere yer verildi:

"FETÖ/PDY mensuplarınca 'Kainat İmamı' ve 'Mehdi' olarak kabul edilen Fetullah Gülen'in liderliğini yaptığı örgüt, danışman kadrosunu, kıta imamları, ülke imamları, bölge imamları, il imamları, ilçe imamları, esnaf imamları, semt imamları, ev imamları üzerinden örgütlenmiş ve tabana yayılmıştır. Kıta, ülke, bölge, şehir, ilçe, semt ve ışık evi sorumlularının yanı sıra kamuda bakanlıklar ve taşra teşkilatları, yerel yönetimler, üniversiteler, kamu iktisadi teşebbüsleri ile özel sektörde hukuk büroları, bilişim şirketleri, muhasebe firmaları gibi faaliyet gösteren kurumların her birinin başına, örgütçe "imam" olarak adlandırılan ilgili kurumların hiyerarşik yapıları dışında sorumlular atanmaktadır. Kurumsal imamların genelde kurumun dışından olması söz konusu olmakla birlikte her kurumun ayrıca kendi içerisinden sorumlu imamları da olabilmektedir. Bunlar kurum imamına karşı sorumludurlar."

İddianamede, örgütün mülkiye, emniyet, TSK, MİT ve yargıda faaliyet gösteren imamlarının ise ayrı bir yapılanma içerisinde yer aldığı anlatılarak, bu yapılanmada yer alanların devletin hassas kuramlarında görev yapmaları nedeniyle takip edilmemek için diğer örgüt mensuplarına nazaran daha fazla önlemler aldığı ve teknolojinin iletişim imkanlardan kontrollü seviyede istifade ettiğine işaret edildi.

(Sürecek)


AA

Kaynak:Haber Kaynağı