Erzurum'da "İstikamet Üzere Konferansı"

Erzurum'da "İstikamet Üzere Konferansı"

TÜRGEV Yönetim Kurulu Üyesi Erdoğan: - "Aslında birilerine yalancı cennet vadedenler, birilerine menzili vadedenler kendilerine maalesef ilahlık zannına kapılanlardır. Akıllarınca bir 'altın nesil' yetiştireceklerini düşünenler, kendilerini haşa Allahü Te

ERZURUM (AA) - Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV) Yönetim Kurulu Üyesi Bilal Erdoğan, "Aslında birilerine yalancı cennet vadedenler, birilerine menzili vadedenler kendilerine maalesef ilahlık zannına kapılanlardır. Akıllarınca bir 'altın nesil' yetiştireceklerini düşünenler, kendilerini haşa Allahü Teala'nın yerine koymaya çalışanlar olmuştur." dedi.

Erdoğan, ÖNDER İmam Hatipliler Derneği ve Erzurum İmam Hatip Mezun ve Mensupları Derneği (ERZİMDER) tarafından Palandöken ilçesindeki Necip Fazıl Kısakürek Kültür Merkezi'nde düzenlenen "İstikamet Üzere Konferansı"nda, daha önce millete bir tarafı bol, bir tarafından patlak veren elbise giydirildiğini söyledi.

Milletin, başkaları tarafından zorla giydirilen bu elbisenin içinde ne rahat edebildiğini ne de huzura erebildiğini belirten Erdoğan, "İşte şimdi 10 yıldır bu millet yeniden 'Ben kendi özümle barışık olacağım, ben kendimle huzur içinde yaşayacağım' azmiyle adım atmaya başladı. 15 Temmuz da herhalde bu adımların adeta mihenk noktası oldu elhamdülillah." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, ünlü Türk denizcisi Barbaros Hayreddin Paşa'nın hatıratını okuduğunu dile getirdi.

Paşa'nın, hatıratında Avrupalılardan "gavur" diye bahsettiğini aktaran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Erzurum'da koşturmaca içinde ara sıra mesajlara bakıyoruz, haberleri takip ediyoruz. Avrupalıların bugün olanlarla ilgili tepkileri var, malumunuzdur belki. Şimdi Halit başkanım (ÖNDER İmam Hatipliler Derneği Genel Başkanı Halit Bekiroğlu), 'gavur' kelimesini kullanınca hani literatüre tekrar geri kazandırdığı için kendisine teşekkür etmek istedim. Zira Barbaros Hayreddin Paşa hatıratında, Avrupalılardan 'gavur' diye bahsederken onların kendileriyle olan çarpıklıklarını, o zamanki işte kilisenin halkları nasıl kandırdığını, nasıl Müslümanlara karşı kışkırttığını, nasıl yalanlar söylediğini çok alaycı bir dille anlatır ve hep 'Gavurlar şöyle yapmış, papazları böyle demiş' diye anlatır. Gavur, kötü bir kelime değildir, içerik itibarıyla bir tanımlama kelimesidir. 'Kafir' kelimesinden türetildiği söylenir. Halit başkanımın da güzel söylediği gibi Müslümanlar açısından adeta bir referans noktasıdır gavurluk. Gavura karşı nerede durduğun, gavura referansla nasıl pozisyon aldığın bizim inancımız açısından, duruşumuz açısından önemlidir."

Bilal Erdoğan, Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarından sonra dünyada bir barış demokrasisinin liberal değerler üzerinden kurgulanmaya çalışıldığını ifade ederek, gelinen noktada ne barış ne demokrasi ne huzur ne de adaletin olduğunu anlattı.

Bu düzeni kuranların bir taraftan barıştan bahsettiğine, diğer yandan dünyanın her tarafında savaş başlattığına değinen Erdoğan, "Nasıl bize adaletten bahsediyor? Kendisi dünya üzerindeki en büyük adaletsizlikleri başlatıyor. Nasıl bize demokrasiden bahsediyor? Seçimlerin sonuçlarını kabul etmediği, beğenmediği zaman oralara müdahale ediyor. Nasıl insan haklarından bahsediyor? Yüz binlerce insan gözünün önünde ölürken Bosna'da, Kosova'da, Myanmar'da, Ruanda'da, bunlara göz yumuyor, kendi askerleri ile onlara teşne oluyor, onlara yol açıyor." diye konuştu.

- "Zaferle değil, seferle mükellefiz"

Erdoğan, "istikamet üzere olma" hikayesinin, alemlerin yaradılışı ile başladığını belirtti.

Allah'ın, insanları ona kulluk etsinler diye yarattığını hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"İstikamet üzere olmak aslında dinamik bir hal, statik bir hal değil. İstikamet üzere olmak yani 'Hedefe varın ve orada durun' anlamına gelmiyor. Devamlı hedefe doğru hareket halinde bize olmayı vaaz ediyor. Yani sadece gavurun yanında olmamak değil, aynı zamanda karşısında olma hali. Daha dinamik, daha hareketli bir hal. Pasif değil, aktif bir hal. Bazıları maalesef etrafındaki insanlara sahte cennetler vadetti. Onları menzile ulaştıracağını vadetti, menzili vadetti. Yani istikamet üzere olmayı değil, sonuçta bulunmayı, durmayı vadetti. Aslında Kur'an'ı anlayan bir Müslümanın böyle bir vaade aldanmaması gerekir çünkü biz 'Zaferle değil, seferle mükellefiz' dediğimiz zaman, büyüklerimiz bunu bize söylediği zaman hareket halinde olmaktır; Kabe'ye giden karınca misali. Kabe'de olmak değil, Kabe'nin yolunda olmak bize emredilen. Dolayısıyla bir Müslüman, birisi ona cennet vadettiği zaman Hasan Sabbah'ın, Haşhaşilerine cennet vaat edişi gibi cennet vadederse, 'Bir dakika ya zaferin nereden geleceğini sen nereden bilebilirsin ki?' demesi lazım."

Bilal Erdoğan, insanların ahirette hesaba çekileceğini ve masum insanlara ateş edilmesinin de sorulacağını anlattı. Bunun yanı sıra namazdan, haram kılınan içkiden, başka konulardan sorular olacağını dile getiren Erdoğan, "Ne diyecek cevap olarak? Diyecek ki 'Filanca bana dedi ki belli durumlarda bunları yap sen, merak etme sonunda cennet var.' Düşünebiliyor musunuz? Bakın bu hepimiz için geçerli. Sorgu meleğine, 'Filanca bana dediği için yaptım' dediğiniz zaman o sorudan geçemeyeceğiz çünkü Allah bize Kur'an'da hep 'Akletmez misiniz?' diyor, 'Oku' diyor." değerlendirmesinde bulundu.

- İmam hatip okulları

İmam hatip okullarının, kurulduğu günden bu yana çocuklara, gençlere dini bilgileri doğru kaynaklardan doğru bir şekilde edinmeyi, birilerinin boş lakırdılarına, yalancı cennetlerine aldanmamayı öğrettiğini dile getiren Erdoğan, bundan dolayı imam hatip neslinin 65 yıldır dimdik, sapasağlam ayakta durduğunu bildirdi.

İstikamet üzere bulunmanın aynı zamanda bir inanç hareketi, imanlı olma hali olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle konuştu:

"Aslında birilerine yalancı cennet vadedenler, birilerine menzili vadedenler kendilerine maalesef ilahlık zannına kapılanlardır. Akıllarınca bir 'altın nesil' yetiştireceklerini düşünenler, kendilerini haşa Allahü Teala'nın yerine koymaya çalışanlar olmuştur. Eğitim alanında faaliyetler gösteriyoruz, okullar, imam hatipler, öğretmenler, STK'lar olarak birçok çalışmalar yapıyoruz. Eğer biz de aynı zanna kapılırsak, bu yaptığımız çalışmalarla ilgili olarak yani eğer sanırsak ki buradan öyle bir nesil yetiştireceğiz, dünyayı şöyle yapacak, böyle yapacak Allahualem ama biz öyle bir nesil yetiştirelim ki istikamet üzere kalmak için gece gündüz çabalasın, gayret etsin. Ondan sonra menzile varır varmaz o işte Allah'ın takdirine kalacak. O da bizim imanımızın nişanesi olacak. O işte Allah'a havale etme hali, o da bir istikamet üzere olma halidir. 'Ben yapmalıyım, ben bitirmeliyim, ben sonucunu görmeliyim ve sonucunu insanlara göstermeliyim.' Bu endişelere düçar olduğunuz zaman bilin ki imanını tazeleme zamanı gelmiştir."

İnsanların bugünden yarına çıkacağının garantisinin olmadığını vurgulayan Erdoğan, bunun bilinciyle bir yandan ahiret için bir yandan da uzun yıllar yaşayacakmış gibi dünya için çalışmak gerektiğini söyledi.

"Havf ve reca arasında yaşamak" sözünü anımsatan Erdoğan, hem Allah'a havale eden hem de gayreti hiçbir zaman bırakmayan bir aralıkta olunmasının önemine işaret etti.

- "O günlerden 15 Temmuz 2016'ya geldik"

Türkiye'nin, dünyanın çok büyük çalkantılar içinde olduğu bir dönemde özüyle barışmaya, istikameti üzerine geri dönmeye devam ettiğine dikkati çeken Erdoğan, 15 Temmuz'daki darbe girişiminin bunun çok önemli bir dönüm noktası olduğunu belirtti.

Necip Fazıl Kısakürek'in "Sakarya Türküsü" şiirinin mısralarında yer alan "Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk." mesajını alanların çok güzel yollar açtığını, çok güzel adımlar attığını dile getiren Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"İmam Hatiplerin kurulmasından bugüne kadar işte 'Yüzüstü çok süründün ayağa kalk' mesajı duyulmuş, anlaşılmış. Demek ki o günlerden bugünlere gelmeyi başardık. 5'inci sınıf öğretmeninden dayak yemekten, bacaklarını kırdırmaktan bugünlere geldik. Çok nazik, çok beyefendi bir Başbakan'ı astığı zaman vesayetçiler, üzerimizde o planları planlayanlar hangi mihraklarsa, o dönem kimse sokağa çıkmadı. O günlerden 15 Temmuz 2016'ya geldik. Demek ki umutlu olmak için çok malzememiz var. Yeise düşmeyeceğiz, umutsuzluğa kapılmayacağız. İstikamet üzere çalışacağız, çabalayacağız, ondan sonra neticeyi Allah'a havale edeceğiz. 15 Temmuz'u planlamadık. 15 Temmuz kimsenin ummadığı, kimsenin beklemediği 6-7 saatlik bir hadise. Demek ki Allah'a havale edeceğiz, istikamet üzere olacağız ve ondan sonra Allah'ın nimetlerini seyredeceğiz. Evelallah İmam Hatip çatısı altında olmak, İmam Hatiplilerle olmak da bunu gerektirir."

Konferansa, AK Parti Erzurum Milletvekilleri Mustafa Ilıcalı ve Zehra Taşkesenlioğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, ÖNDER Genel Başkanı Halit Bekiroğlu, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile vatandaşlar katıldı.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı