Kira uyuşmazlıklarının artmasıyla birlikte, avukatlar arasında tartışılan konulardan biri olan tahliye taahhütnamesiyle ilgili önemli açıklamalarda bulunan Avukat Fırat Bilici, bu belgenin hukuki geçerliliğini ve eşin rızası konusunu ele aldı.

Bilici, tahliye taahhüt tarihini kira sözleşmesi tarihinden farklı olması gerektiğini vurgulayarak, Yargıtay'ın bu konuda tahliye taahhüdünü kira sözleşmesi yapılması şartı olarak görmesine rağmen, tarih farklılığı durumunda taahhüdün geçersiz sayıldığını ifade etti.

Özellikle aile konutu olarak kiralanmış dairelerde, eşin rızasının önemine dikkat çeken Bilici, Medeni Kanun'un ilgili maddesine atıfta bulunarak, tahliye taahhüdünde eşin rızasının bulunması gerektiğini belirtti. Aile konutuyla ilgili olarak eşlerden birinin açık rızası olmadan kira sözleşmesinin feshedilemeyeceğini ve taşınmazın devredilemeyeceğini vurguladı.

Bilici, Yargıtay'ın kararına da atıfta bulunarak, tahliye taahhütnamesine her iki eşin imzasının bulunmaması durumunda tahliyenin gerçekleştirilemeyeceğini ifade etti. Tahliye taahhüdü içeren belgede eşin açık rızasının olmaması halinde ev sahiplerinin tahliyeyi gerçekleştiremeyeceklerini söyledi.

Son olarak, tahliye taahhüdüyle başlatılan icra takibine itiraz süresinin tebliğ tarihinden itibaren 7 gün olduğunu hatırlatan Bilici, bu sürenin önemine dikkat çekti ve rızası olmayan eşin, taşınmazın aile konutu olarak kabul edilmesi için dava açması gerektiğini belirtti.