Evet, yandaşım ama...

Evet, yandaşım ama...

Star gazetesi ve 24'ün sahibi Ethem Sancak, gazete ve televizyonunda yapılan yayınlara nasıl bakıyor?

Basın dünyasına Star Gazetesi'ni alarak adım atan işadamı Ethem Sancak, iletişim sektörüne girmesinde statükocu medyanın önemli rol oynadığını söylüyor. Tecrübeli işadamı, statükocuların değişimin önünü kestiğini, bunun için kendi kuruluşlarının yayınlarına hiçbir zaman müdahale etmediğini belirtiyor. Sancak, 'Demokrasiye aykırı yayın yapmasınlar yeter' diyor

İş ve siyaset dünyasına yönelik ilginç açıklamalarıyla gündeme gelen ilaç dağıtım şirketi Hedef Alliance Yönetim Kurulu Başkanı ve Kanal 24 ile Star Gazetesi Medya Grup Başkanı Ethem Sancak, Mısır ve Cezayirli iş ortaklarıyla bir araya geldiği toplantı sonrasında tecrübelerini ve tavsiyelerini Zaman'la paylaştı. Sancak özellikle medya ile ilgili tartışmalar üzerinde duruyor. Bazı yazılı ve görsel medyanın satır aralarında geçen 'yandaş medya' sözüne atıfta bulunan Sancak, "Yandaş medya sözü çok yanıltıcı bir laf. Yandaş olmayan bir medya mı var?" diye soruyor. Kendilerini yandaş olarak adlandıranların geçmişlerine bakmalarını isteyen Sancak, bu kesimin son 300 yıldır sömürü düzeninin, statükonun yanında yer aldığını vurguluyor.

"İnkar etmiyorum, yandaşım ama demokrasinin, herkesin eşit olduğu fikrin yandaşıyım." diyen Sancak, medyaya girmesinde de statükocu medyanın önemli bir rol oynadığını ifade ediyor: "Onlar değişimin önünü kesiyordu. Fikir ve düşünce özgürlüğüne set çeken medyadan çok çektik. Ondan dolayı üç beş kuruşumuz vardı. Paraya tamah etmeyen bir kişiliğim var. Kazancımı, fikirlerim için kullandım." Hiçbir zaman kendilerine bağlı medya kuruluşlarının yayınlarına müdahale etmediğini de belirten Sancak, "Onlara sadece şunu söyledim; paramla demokrasiye aykırı şeyler yapmayın." diyor. Tecrübeli işadamı, yayın politikalarını da şu şekilde özetliyor: "Demokrasiyi savunmak hangi partiye, hangi vakfa ya da derneğe tekabül ediyorsa onları destekleriz. Kazancımız sonuna kadar helaldir ve son kuruşuna kadar da bu yolda harcamaya hazırız." Para kazanmak için medyaya girmediklerini, tam tersine bunu bir özveri ve demokrasi mücadelesi şeklinde gördüğünün altını çizen Sancak, "Kazandıkça fikrimizin zekatı olarak basına yatıracağız." diyor. Sancak, hükümetten kendilerine yönelik herhangi bir dayatma gelmesinin de söz konusu olmadığını vurguluyor ve ekliyor: "Hükümet doğru işler yaptıkça halka ulaşacağı mecralar bulacaktır." Türkiye'nin ilaç dağıtımında en büyük şirketlerinden birine imza atan Ethem Sancak, yurtiçiyle sınırlı kalmayıp özellikle uzman olduğu sağlık işini yurtdışına taşıdı.

Türkiye'de yaklaşık 13 hastane açan Sancak, Mısır ilaç dağıtım pazarının yüzde 32'sini elinde bulunduruyor. Sadece Türkiye'de değil, Mısır'da da ilaç işinde liderliğe oynayan Ethem Sancak, kapitalizmin büyük bir krize girdiğini, bunun da 500 yıl sonra Türk şirketlerine tarihî bir fırsat doğurduğunu belirtiyor. Sancak, Ortadoğu ve Afrika'ya açılacak Türk şirketlerine de Kanuni Sultan Süleyman'ın Barbaros Hayrettin Paşa'ya muamelesini örnek almaları tavsiyesinde bulunuyor. Hedef Alliance'ın 2003 yılında ilk yurtdışı yatırımları olan Mısır pazarına girdiğini belirten Sancak, 7 binden fazla Mısırlıya istihdam sağladıklarını ifade ediyor.

Ortadoğu'da 500 yıl sonra tarihî bir fırsat çıktı
Mısır'dan başlayarak Arap dünyası ve Afrika'ya açılmak istediklerini söyleyen Ethem Sancak, Türk şirketlerinin bu coğrafyalarda başarılı olmaları için önemli tavsiyelerde bulunuyor: "Başbakan Erdoğan'ın TRT Arapça'nın açılışında yaptığı konuşma, herhangi bir hesaptan duru, tamamen kalpten yapılan bir kardeşlik konuşmasıydı. Bizim tüccarlarımız da bu yaklaşımla bölgeye bakmalıdır. Herkesle dost olma siyaseti, dost kazanma siyaseti, eşit davranma siyaseti ile tüccarlarımız hareket etmeli. İşte siyaset, ticaret ve kültür bu hareket noktasıyla atbaşı hareket ederse bahsettiğim o 500 yıllık tarihî fırsat önümüzdedir. Türklerin bölgede başarılı olması için çok büyük avantajları bulunduğunun da altını çizen Sancak, "En büyük şansımız hem Batı'nın rasyonalist değerlerini biliyoruz hem de bölgeyle bin yıllık ortak değerlerimiz var. Bunlar parayla pulla kazanılacak şeyler değil." diyor.

"Osmanlı'yı Osmanlı yapan iki önemli atılımdır." diyen Sancak, bunları Mısır'ın sistemle birleşmesi ve Kanuni zamanında Cezayirli denizcilerin sisteme dahil edilmesi olarak sıralıyor. Kanuni'nin büyüklüğünde Cezayirli denizcilerin büyük bir payı olduğunu da ifade eden Sancak, buradan Türk girişimciler için çok büyük bir mesaj bulunduğuna şu ifadelerle işaret ediyor: "Kanuni, bütün diplomatik teamülleri hiçe sayarak Barbaros'u karşılamaya deniz kıyısına gitmiş ve orada elini sıkmıştır. Ona bir müstemleke mensubu muamelesi yapmamıştır. Eşit muamele yapmıştır." Dünya pazarlarına açılmak istedikleri zaman önlerinde çok büyük engeller bulunduğunu, Türkiye'nin itibarının uluslararası piyasalarda yerlerde süründüğünü, Türk pasaportunun bir değerinin olmadığını ifade eden Sancak, Mısır'da bile kimsenin yüzlerine bakmadığını söylüyor. Uluslararası bir pasaport elde etmek için Almanya'da, ABD'de arayışlara girdiklerini ancak başarılı olamadıklarını anlatan Sancak, daha sonra İngiliz-İtalyan ortaklığıyla Mısır pazarına girdiklerine işaret ediyor. Şu an Cezayir'de de en büyük dağıtım şirketinin yüzde 50'sini aldıklarını ve diğer Arap ülkelerine doğru genişlemek için ortaklarıyla toplantılar yaptıklarını ifade eden Sancak, "Farklılıklarımızın farkında olarak yüzyıllar önce oluşturduğumuz ortak kültürü yeniden canlandırabilirsek Türk şirketleri bölgede hızla büyüyebilir." diyor