"Fenomenler topluma model olarak sunuluyor"
Uzmanlar, bazı fenomenlerle YouTuber'ların yaydıkları içerikler, sosyal deney videoları ve paylaşımlarla ahlak dışı yaşantıların, suistimalin, kişilik erozyonunun, psikolojik tahribatın ve nihilistçi uygulamaların meşrulaştırmak istediğini belirtti- Dijit
İSTANBUL (AA) - İZZET TAŞKIRAN - Uzmanlar, özellikle internette hızla yayılan bazı fenomen ve YouTuber'ların yaydıkları içerikler, sosyal deney tarzı videolar ve paylaşımlarla ahlak dışı yaşantıların, suistimalin, kişilik erozyonunun, psikolojik tahribatın ve nihilistçi uygulamaların meşrulaştırılmak istediğini ifade etti.
Dijital Bağımlılıkla Mücadele Derneği Genel Başkanı Doç. Dr. Tuncay Di̇lci̇, AA muhabirine yaptığı açıklamada, internet ve medyanın günümüzde iç içe geçmiş önemli etkileşim araçları olduğunu söyledi.
Aynı zamanda Cumhuriyet Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi olan Dilci, dijitalleşen çağda oyundan eğlence alışkanlıklarına kadar uzanan birtakım paradigmaların yeni bir tehdit ve savaşa dönüştüğüne dikkati çekerek, "Sosyal ağlar üzerinden meşrulaştırılan birçok yaşam biçimi subliminal etki yaratacak şekilde planlanarak, toplumsal zaaf ve yumuşak bölgelerimiz üzerinden gerçekleştiğini görüyoruz. Siber ve sanal saldırı, kültürümüze yönelen yeni jenerasyon terör faaliyetleri boyutuyla karşımıza çıkıyor." diye konuştu.
Bu saldırıların sosyal medya üzerinden yürütüldüğünü vurgulayan Dilci, her türlü aymazlığın, ahlak dışı yaşantıların, suistimalin, kişilik erozyonunun, psikolojik tahribatın ve nihilistçi uygulamaların bu şekilde meşrulaştırıldığını kaydetti.
Dilci, popüler kültürün, dijital toplumun istekleri ve beklentileri doğrultusunda şekillenen yeni metaların, toplumun her türlü hassasiyetine etki edecek kültür endüstrisi içerisinde yer bulmasının, en başta tüketim toplumu oluşturma amaçlı olduğuna değindi.
Bu yapıda, bazı sosyal medya fenomenlerinin bazı işlevleri olduğunu ifade eden Dilci, şöyle devam etti:
"Yeni sanal evren içerisinde medya fenomenleri topluma model olarak sunuluyor. Böylece fenomenlerle yüzeysel kişilerin derinleştirildiği, derin olanların ise kamufle edildiği popüler kültür argümanlarının toplum aleyhine dönüştürüldüğü bir dönemde yaşıyoruz. Bu dönemde bireylerin vazgeçilmezi olarak sunulan, Freud'un 'id 'figürünü harekete geçiren, müstehcenliğin özgürlük fetişizmine dönüştüğü algı yaratma süreci başarıyla gerçekleşiyor. Genç beyinler üzerinde etkisi en derinden hissedilen, gelecek kuşakların değerini olumsuzluklarla dolduracak olan bu algı eşiği üzerinden yeni, manipülatif uygulamalar şeklinde kendini gösteriyor. Dijital pazarlama ile tüketim kültürünün sınırsız ve fütursuz bir şekilde kullanıldığı bu dönemde özgürlük kavramının çeşitli toplumsal değerler üzerinden içi boşaltılarak farklı illegal amaçlar için kullanılması söz konusu."
- "Sosyal medya düzenlemelerine acil ihtiyaç var"
Dilci, ilgili bakanlık ve kurumların harekete geçmesiyle sosyal medya kullanım düzenlemeleri yapılmasına acil ihtiyaç olduğunu kaydetti. Türkiye'ye yapılan saldırıların boyut değiştirdiğini dile getiren Dilci, son zamanlarda sosyal medya üzerinden sıkıntılı bireylerin bir anda parlatıldığını bildirdi.
Bazı kişilerin, toplumun kabul ettiği, özendiği ya da özenmesi gereken bireymiş gibi sunulmasının çocuklar ve gençler üzerinde kara lekeler oluşturduğuna ve birçok açmazı da beraberinde getirdiğine dikkati çeken Dilci, şunları kaydetti:
"Sosyal medya araçları üzerinden bu tür tehlikeli fenominal kişiliklerin pazarlanması, topluma dayatılması elbette ülke düşmanlarının başvuracağı yöntemlerinden birisidir. Bu şekilde toplumsal sağlığı tehdit eden kişilikler elbette her zaman bulunabilir. Asıl olan bu tür kişiliklere pirim verilmemesi, takip edilmemesi ve toplumsal duyarlılık çerçevesinde önemsenmemesi şeklinde karşılık bulması halinde bu enstrüman ortadan kalkacaktır. Toplumsal ahlakı ve vicdanını sarsarak yol almaya çalışan zararlı ve sinsi düşünceler, Atatürk gibi Türk milletinin vicdanına mal olmuş değerlere bile saldırıda bulunmaya başladı."
Her türlü değer ile kültürel dejenerasyon içeren yayın ve paylaşımlarıyla saldırıların sürdüğüne dikkat çeken Dilci, "Sosyal medya düzenlemeleriyle önlemler alınırken diğer taraftan da bu uygulamaların bir özgürlük kısıtlaması olmadığının, bilakis ülkenin gerçek sahiplerinin yaşam alanına ve değerlerine karşı saldırıyla kısırlaştırılan sözde özgürlük eylemlerinin önüne geçerek Türk toplumunu özgürleştirme çabası olduğunun ifade edilmesi gerekir." değerlendirmesini yaptı.
- "Sosyal medyada hipnoz özelliği taşıyan özellikler mevcut"
Sosyal Medya Uzmanı Mehmet Burak Torun da internetin herkes için kolayca erişilebilen bir bilgi ve sınırsız eğlence kaynağı sunduğunu belirtti.
Cep telefonları, dizüstü bilgisayarlar, tabletler, oyun konsolları üzerinden sanal dünyaya rahatlıkla erişilebildiğini ifade eden Torun, "İnternet bağımlılığının standardını, henüz resmi bir teşhis olmadığı için belirleyemiyoruz. Hemen hemen tüm uzmanların üzerinde anlaştığı bir konu da çevrim içi harcanan sürenin tek başına bir sorunu göstermek için yeterli olmadığı." görüşünü dile getirdi.
Bağımlılık ve aşırılığın derecesinin, çevrim içinde kalınan zamanın iş, okul, sağlık ve sosyal ilişkiler gibi diğer önemli yaşam alanlarına müdahale etmeye bağlı olduğuna değinen Torun, "Aileler çocuklara ödüllendirme yöntemiyle internet kullanıma müsaade etmeliler. Ebeveynler, özellikle video siteleri veya 'YouTube'dan çocuklarına 'Gmail' hesabı açıp hangi videoları izlediğini takip edebilirler. Bazı YouTuber ya da fenomenlerin sıklıkla kullandığı 'Kanalıma hoş geldiniz' sloganı bazı durumlarda çocuk ve gençler için zararlı alışkanlıklara açılan birer kapı oluyor. Sonuç olarak dijital dünyayı nasıl kullanırsak bizi o yöne çekiyor. Fazlaya kaçmayıp yararlı şekilde kullanırsak zararlarından kendimizi muhafaza etmiş oluruz. Çünkü sosyal medyada çeşitli algısal hareketlerle sizi kendine bağlayan, hipnoz özelliği taşıyan özellikler mevcut. Çocuklarınızı sosyal deney tarzı videolar yerine eğitici ve ufuk açıcı videolara yönelmesini sağlayabilirsiniz." şeklinde konuştu.
AA
Kaynak: