Ferrari mi, Lamborghini mi?

Ferrari mi, Lamborghini mi?

Boğanın boynuzu mu, atın çiftesi mi?

Her insanın içindeki otomobil aşkında mutlaka bir katkı payı bulunan Ferrari ve Lamborghini üretildikleri günden bu yana karizmalarından en ufak bir şey kaybetmemeyi başardılar. Peki yolların iki ezeli rakibinden hangisi daha iyi? Gazete Habertürk yazarı Rahşan Gülşan yazdı.

Çocukluğumuzda sakız kâğıtlarının içinden çıkan resimlerle başlamıştır Ferrari ve Lamborghini aşkımız.

Henüz otomobilin nasıl bir şey olduğunu anlamadan... Tuhaf tasarımlı ve sanki açmak için üretilmiş bu araçlar, internet çağı otomobilsever nesillerinin de gözbebeği. Şimdi tarihi soruyu bir kez daha soruyoruz:

Ferrari mi, Lamborghini mi?


TARİH

Lamborghini’nin hikâyesinde, İtalya’nın S’ant Agata bölgesinin önemi çok büyük. 1916 doğumlu Feruccio Lamborghini’nin 1963’te kurduğu Lamborghini spor otomobil firmasının kökleri, zengin bir adam olan Feruccio’nun traktör fabrikasından geliyor. Bay Feruccio’nun tek bir amacı var: “Ferrari’yi yenebilecek bir otomobil üretmek!” O yıl bu fikir İtalyanlar tarafından gülümsenerek karşılanıyor. Sahip olduğu lüks otomobilleri dağıtıp motor aksamlarının kendi traktörlerindekinin aynıları olduğunu görmek, onu bu fikre itiyor. İlk Lambo 350 GTV önce İtalyan medyasını çarpıyor. Sonra da dünyanın dört bir yanından yağmaya başlayan siparişler Lamborghini’ye cesaret veriyor.

Ferrari’ye göre daha gösterişli olan firma, zaman zaman maddi sıkıntılar yaşasa da hâlâ dünyanın en önemli spor otomobil üreticilerinden biri. Ferrari’nin tarihi, otomobil tarihinin en keyifli hikâyeleri arasında. Tüm sihir, Enzo Ferrari isimli pilotun 1929’da Alfa Romeo ile yarışan amatörlere sponsorluk ve eğitmenlik yapan, Alfa’ları modifiye eden ‘Scuderia Ferrari’yi kurmasıyla başlıyor. Her virajı bir öncekinden

daha hızlı dönme tutkusu Enzo’yu otomobillerin aerodinamik yapıları ve süspansiyonlarını mükemmelleştirme noktasına getirince, Alfa Romeo’da motorsporlarının başına getiriliyor.

Ama 1. Dünya Savaşı, bu küçük departmanın yarış otomobilleri üreten bir firmaya dönüştüğü olayları tetikliyor. Ferrari’nin ilk ticari otomobili 1947’deki 125S oluyor.

Ardından durmaksızın, spor otomobil dünyasını kökünden değiştiren motor ve otomobiller geliyor. Bir adamla başlayan hikâye, otomobil tutkusunun ve kırmızı rengin insanların hayatlarını nasıl değiştirebildiğinin kanıtı...

SÜRÜŞ

Bir internet blogunda, Audi öncesi döneminin Lamborghini’lerine sahip olmak, “Pamela Anderson ile Las Vegas’ta evlenmeye” benzetilmiş. “Birkaç haftayı çok mesut geçirdikten sonra boşanma kâğıtlarının basına sızması” olarak nitelendirilmiş ona sahip olmak. Gerçekten o dönem, hem tasarım hem de sürüş keyfi açısından özellikle Arap marketlerinin hedef alındığı yıllar olarak anahtar kelimesi gösteriş olan bir markadan söz ediyoruz. Ancak Audi’nin sahipliğiyle işin rengi değişti. Şimdi firma 4 çeker sürüş sistemi, mükemmel bir şanzıman ve yeniden bestelenmiş motor sesiyle eski hedefine yani Ferrari’yi geçme hedefine kilitlenmiş durumda. Ancak yine de kokpitte özgün bir Lamborghini hissinden söz etmek zor.

Sevenlerinin gözünde, Ferrari tarihi üç döneme ayrılıyor. Birincisi ilk dönem Ferrari’ler, ki bu en uzun dönem. Bu dönem 512 DB’de bitiyor. Sonra 348 ve 355 ile ikinci nesil geliyor, ki Ferrari fanatiklerinin en sevdiği, açık artırmalarda sahip olabilmek için birbirlerini paraladıkları otomobiller bunlar. Onlara göre tam sürüş keyfi sağlayan gerçek Ferrari’ler bunlar.

360’la beraber, üçüncü evreye geçiliyor. Bu evre, kısaca “elektronik sürüş desteği icat oldu, sürüş keyfi bozuldu” dönemi olarak adlandırılabilir.


SEKSAPEL

Lamborghini’yi doğru okuyabilmek için Miura öncesi ve sonrası olarak incelemek gerek. 1966 üretimi ortadan motorlu Miura, Lamborghini’nin Ferrari’yi geçmeye en yaklaştığı otomobildir. O dönem için yenilikçi tasarımı ve ortadan motor geleneğini

getirdiğinden, hem Lamborghini hem de dünya otomobil tarihinde önemlidir. 1966-1972 tarihleri arasında üretilen Miura’lar bugün bile en çok aranan klasik Lamborghini’dir. 1974’te gelen Countach modeli ise firmayı tasarım anlamında tamamen başka ve daha fütüristik, gösterişi öne çıkartan bir çizgiye oturtmuştur. Miura’yı tasarlayan Bertone firmasının çizdiği otomobil, dünyanın en çok dikkat çeken otomobili olarak adlandırılabilir. Arkasından gelen Diablo ve Murcielago da gösteriş geleneğini devam ettirmiştir. Bu tasarım anlayışı Ferrari ve Lamborghini müşterisini tamamen farklılaştırmıştır.

Ferrari’den bahsettiğimizde tasarımın sınırlarını konservatif duyguların sınırladığı bir markadan bahsediyoruz. Özellikle ikinci dönemde üretilen ve 355 ile en tepe noktasına çıkan tasarım anlayışındaki oturmuşluk, markanın bugün ulaştığı seksapelde büyük pay sahibi. Bu o kadar güçlü bir tasarım anlayışı ki, bu anlayış o dönemin tüm spor otomobil marka ve modellerini domine edip, benzer çizgiler kullanmalarını sağlamıştır. Taklit edilirlik, bir markanın efsaneleşmesinin en önemli özeliklerinden biridir.

Tabii bir de Ferrari sesi vardır ki, bunu bir kere duymak, bu sesi çıkaran bir otomobilin direksiyonuna oturmak insanı bir daha iflah etmeyebilir. Ferrari kullanırken, otomobilin, sürücünün vücudu ile birleşip aynı tepkimeleri verdiği söylenir. Ferrari sahipleri, yarışçı ruhlu ve rafine zevklere sahip insanlar olarak tanımlanır...

ALMAN MI? İTALYAN MI?

1973'te yaşanan petrol krizinde iflas eden Lamborghini’yi, önce Chrysler satın almış. Kâr edemeyince de, Endonezyalı yatırım şirketine geçen şirket 1998’de Audi tarafından satın alınmış. Ancak Audi öncesi geçen karanlık yıllar, markanın gelişim sürecini tamamen durdurmuştu. Audi yeni modeller üretip markaya hız kazandırmaya çalışırken İtalyan karakteristiği kaybolup yerine Alman anlayışı gelince, aracın genlerinde kayma meydana geldi. Bugün dört çeker Lamborghini’ler mükemmel yol tutuş ve şanzıman sunuyor. Ama kafa biraz karışık :)

Bir otomobile 12.5 milyon dolar verir miydiniz? Mayıs 2009’da bir açık artırmada 1957 model 250 Testa Rossa modeli tam 12.1 milyon dolara alıcı bulmuş.
Burada markalarına çok düşkün insanlardan yani “Tifosi”lerden söz ediyoruz. Her ne kadar son yıllarda özellikle Lamborghini’nin yeni sahibi Audi’nin enjekte ettiği geleneksel Alman mühendisliğiyle Lamborghini avantaj sağladıysa da, hâlâ en iyi spor otomobil motoru üretme becerisi İtalyanlarda. California, 548 Italia gibi yeni

modellerle efsaneyi devam ettiren firma, konfor ve günlük kullanım gibi özelliklerle
yeni pazarlara girse de, FXX ve Enzo Ferrari gibi modellerle fanatiklerini de hoş

tutmayı beceriyor. Üzgünüm ama spor otomobil kelimesi hâlâ kırmızı ve üzerinde şaha kalkmış at logosunu çağrıştırıyor...