FETÖ haberlerinin sosyal medyadan paylaşılması suç sayıldı
FETÖ haberlerinin sosyal medyadan paylaşılması suç sayıldı...
Prof. Dr. Mehmet Karaca ile ilgili “FETÖ yapılanması yaptığı”na dönük iddiaları sosyal medyadan paylaşan Diriliş Postası Ankara Temsilcisi Gazeteci-Yazar Hasan Taşkın hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 79. Asliye Ceza Mahkemesinde Rektör Karaca’nın şikâyetiyle dava açtı.
İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca ile ilgili birçok gazete ve televizyonda çıkan “FETÖ yapılanması yaptığı”na dönük iddiaları sosyal medyadan paylaşan gazetemizin Ankara Temsilcisi Gazeteci-Yazar Hasan Taşkın hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 79. Asliye Ceza Mahkemesinde Rektör Karaca’nın şikâyetiyle dava açtı.
Savcılık suç delili olarak Taşkın’ın, “YÖK bütün dekanların istifasını isteyeceğine FETÖ’cü rektörleri görevden alsın” tweetiyle birlikte ve İTÜ Rektörü Mehmet Karaca ile ilgili çıkan haberlerden bir tanesinin linkini paylaşmasını gösterdi. Savcı iddianamesinde Gazeteci yazar Hasan Taşkın hakkında TCK 53 maddesine göre hapisle cezalandırılmasını da talep etti. Bu maddeye göre, Milletvekilliği, sivil toplum temsilciliği ve tüm çalışmalardan mahrum bırakılması söz konusu. Konu hakkında açıklama yapan Hasan Taşkın, “Anlaşılan benim milletvekili olmamdan FETÖ üyeleri korkuyor. Çünkü 25 ve 26. Dönem AK Parti milletvekili aday adayı olduğumda FETÖ üyelerinin karşısına çıktığımı şu sözlerle ifade etmiştim:
“Bana yol göründü. Hainler, hançerlerini çekip, memleketin böğrüne böğrüne vurmaya kalkınca, bize de yola çıkıp hainlerin karşısına dikilmek kaldı! Hem memleketin en önemli yönetim kademelerine layık görül, hem de elde ettiğin devlet gücünü layık gören memleket sevdalılarına karşı kullan ve milletine hainlik et. Yazı yazarak, TV programı yaparak mücadele dönemimi bitirdiniz. Sahaya inerek mücadele etmeye zorladınız. Peki siz bilirsiniz, buyrun sahadayım” demiştim. Bu sözlerim bazı haber sitelerinde de haber olmuştu. Şimdi anlıyorum ki, benim Milletvekili olabileceğimden korkanlar, böyle bir yola başvurdu.”
İTÜ Rektörü Karaca’nın FETÖ üyeliği ve yapılanmasıyla ilgili birçok gazete ve televizyonda haber çıkmıştı. Gazeteci Hasan Taşkın’ın çıkan haberler arasında sosyal medyada linkini paylaştığı haber ise şu şekildeydi:
Rektör Karaca ile ilgili iddialar
İddialara göre; İTÜ Rektörlüğü, 17-25 Aralık darbe girişiminden sonra İTÜ’den bazı öğretim üyelerini paralel yapının üniversitelerinde görevlendirdi. Bunun amacı hoca bulamaz hale gelen ve maddi darboğaza giren paralel yapının üniversiteleri olan Fatih Üniversitesi, Süleyman Şah Üniversitesi ve Gaziantep Zirve Üniversitesi’ne dışarıdan destek vermekti. Bunun yanı sıra Fatih Üniversitesinden 4 öğretim üyesine İTÜ’de daimi kadro verildi. 1773’te Mühendishane-i Bahri-i Hümayun adıyla kurulan İstanbul Teknik Üniversitesi, Türkiye’nin yüzyıllardır önemli devlet adamlarını, bürokratlarını, işadamlarını yetiştiren en köklü ve prestijliüniversitesi. İTÜ’nün son dört senedir, Rektör Mehmet Karaca ve ekibi tarafından paralel yapının kadrolaşmasına açıldığı, paralel yapının üniversitelerine İTÜ’den hoca görevlendirilmek suretiyle Fatih Üniversitesi, Zirve Üniversitesi ve Süleyman Şah Üniversitesi gibi üniversitelere insan kaynağı desteği verildiği ortaya çıktı. İTÜ’nün internet sitesinde yer alan bilgilerde üniversite Rektörü Mehmet Karaca ve ekibi, hem 2014 yılı hem de 2015 yılında, paralel yapının üniversiteleri olan Fatih Üniversitesi, Zirve Üniversitesi ve Süleyman Şah Üniversitesi’nde ders vermek üzere, İstanbul Teknik Üniversitesi’nden çok sayıda hoca görevlendirmesi yaptı. 17-25 Aralık darbe girişiminden sonra, paralel yapının üniversiteleri olan Fatih Üniversitesi, Zirve Üniversitesi ve Süleyman Şah Üniversitesi maddi darboğaza girmiş, hoca bulamaz olmuştu. Bunun üzerine devletin birer bürokratı olan İTÜ Rektörü Mehmet Karaca ve ekibi, İTÜ’den çok sayıda hocayı, 2014 ve 2015 yıllarında paralel yapının üniversitelerinde görevlendirmek suretiyle paralel yapının üniversitelerine İTÜ’den adeta serum bağladı, destek verdi.
İTÜ Rektörlüğü tarafından çok sayıda paralel yapı mensubuna akademik kadro verildiği de iddia ediliyor. Hatta paralel yapının mensubu olan öğretim üyeleri için bölüm başkanlarının ve bölüm öğretim üyelerinin haberi dahi olmadan adeta adrese teslim kadro ilanlarına çıkıldığı, ilanda “nerdeyse adayın ismini verecek kadar kısıtlayıcı anahtar kelimeler” kullanıldığı da diğer iddialar arasında. Ayrıca, Fatih Üniversitesi öğretim üyesi D.G., M.A.S., Ö.F.D ve N.B’ye, İTÜ’de daimi kadro verildi. İTÜ öğretim üyeleri, araştırma görevlilerinin doktoraları bittiğinde üniversite ile ilişiklerinin kesilmesinin nedeninin, paralel kadrolara yer açmak olduğunu iddia ediyorlar. Bu şekilde pek çok araştırma görevlisi üniversiteden uzaklaştırıldı, üniversitenin akademik kadro piramidi bozularak, araştırma görevlisi oranı dip yaptı.
İDDİA: Kızını üniversiteden almadı
Mevcut Rektör Karaca’nın kızı Z.K.’yı, 17-25 Aralık darbe girişiminden sonra Fatih Üniversitesi Konservatuarı’nda okuttuğu, Sayın Cumhurbaşkanımız tüm bürokratlara “Çocuklarınızı paralel yapının üniversitelerinden alın!” demesine rağmen fütursuzca başka üniversiteye almadığı, Rektör Karaca’nın kızı Z.K.’nın bugünlerde Fatih Üniversitesi’nden mezuniyet evraklarının hazırlandığı bildirildi. Ayrıca, Mehmet Karaca’nın kızı Z.K.’nın, change.org adresinde Fettullah Gülen web sayfasında yazar olan Adem Güneş isimli paralel yapı mensubunun, 17-25 Aralık darbe girişimi sonrası program yaptığı TV8’den atılmaması için imza kampanyasına katıldığı ve facebook sayfasında da bu kampanyaya verdiği imzayı paylaştığı ortaya çıktı.İTÜ Rektörlüğü tarafından çok sayıda paralel yapı mensubuna akademik kadro verildiği de iddia ediliyor. Hatta paralel yapının mensubu olan öğretim üyeleri için bölüm başkanlarının ve bölüm öğretim üyelerinin haberi dahi olmadan adeta adrese teslim kadro ilanlarına çıkıldığı, ilanda “nerdeyse adayın ismini verecek kadar kısıtlayıcı anahtar kelimeler” kullanıldığı da diğer iddialar arasında. Ayrıca, Fatih Üniversitesi öğretim üyesi D.G., M.A.S., Ö.F.D ve N.B. ye, İTÜ’de daimi kadro verildi. İTÜ öğretim üyeleri, araştırma görevlilerinin doktoraları bittiğinde üniversite ile ilişiklerinin kesilmesinin nedeninin, paralel kadrolara yer açmak olduğunu iddia ediyorlar. Bu şekilde pek çok araştırma görevlisi üniversiteden uzaklaştırıldı, üniversitenin akademik kadro piramidi bozularak, araştırma görevlisi oranı dip yaptı.