FETÖ'de tahliye kararı verenlerin açığa alınma gerekçesi
HSYK Başkanvekili Yılmaz, FETÖ'nün medya yapılanmasına ilişkin davada tahliye kararı veren İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı, üyeleri ve duruşma savcısının geçici görevden uzaklaştırmalarıyla ilgili kararın gerekçesini açıkladı- Yılmaz:- "Hakimleri
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili Mehmet Yılmaz, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) medya yapılanmasına ilişkin davada tahliye kararı veren İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı İbrahim Lorasdağı, üyeler Barış Cömert ve Necla Yeşilyurt Gülbiçim ile duruşma savcısı Göksel Turan'ın geçici görevden uzaklaştırılmalarıyla ilgili kararın gerekçesini açıkladı.
HSYK 2. Dairesinin oy birliğiyle aldığı kararın gerekçesinde, mahkemenin, 28 Şubat 2017 tarihli ara kararında "... tutuklu sanıklara isnat edilen suçların niteliği, atılı suçların CMK'nın 100/3-a maddesinde sayılan katalog suçlardan olması, suçu işlediklerine ilişkin kuvvetli suç şüphesini gösterir somut delillerin bulunması, atılı suçların yasada öngörülen cezanın üst sınırı, adli kontrol tedbirlerinin uygulanmasının yetersiz kalacağı..." gerekçesiyle sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verdiği anımsatıldı.
Gerekçede, 27 Mart'taki ilk duruşma ve devam eden 2 günde, sanıkların savunmasının alındığı ve 4 tanığın dinlendiği belirtilen gerekçede, bunun dışında dosyadaki delillerde değişen bir durum olmaması ve tensip zaptıyla toplanmasına karar verilen delillerin dahi toplanmamasına rağmen, 28 Şubat tarihli kararla da çelişki oluşturacak şekilde, duruşmada hazır bulunan cumhuriyet savcısının mütalaasına uygun 13, mütalaaya aykırı olarak 8 tutuklu sanık olmak üzere 21 kişinin tahliyesine karar verildiği kaydedildi.
Gerekçede, şu ifadeler yer aldı:
"Delillerin henüz toplanmamış olması ve dosyanın tekemmül etmemiş olması nedeniyle hakimin takdir yetkisi kapsamında değerlendirilebilecek bir durumun söz konusu olmadığı, verilen tahliye kararının makul, mantıklı ve geçerli nedenlere dayanmadığı, tutarsız ve hukukilikten uzak olduğu, haklarında eş değer deliller bulunan sanıklar arasında farklı işlemi gerektiren sebebi ikna edici, adil ve tutarlı bir şekilde izahtan uzak olduğu, sanıklara isnat edilen suçların 'Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, silahlı terör örgütü kurma ve yönetme' suçları olduğu, 15 Temmuz kanlı darbe girişimi esnasında verilen şehit ve yaralı sayısı, kalkışmanın meydana getirdiği toplumsal travmanın izlerinin halen devam etmesi gibi realiteler göz önünde bulundurulduğunda, deliller tamamıyla toplanmadan ve kuvvetli suç şüphesini gösteren mevcut somut deliller de yeterli derecede incelenmeden, işin önemi, tutuklu sanıklara atılı suçlar için Türk Ceza Kanunu'nda öngörülen ceza miktarları ile ölçülülük ilkesi gözetilmeden verilen tahliye kararının toplumda infial uyandırdığı ve kamuoyu vicdanını yaraladığı dosya kapsamından anlaşılmıştır.
Yargının saygınlığına gölge düşürebilecek davranışlar, ciddi ve istisnai durumlarda ve adalet yönetimi için gerekli olduğu hallerde hakim ve cumhuriyet savcılarının görevden tedbiren uzaklaştırılabilmeleri mümkündür."
Gerekçeyle ilgili basın mensuplarına bilgi veren Mehmet Yılmaz, hakim ve savcıları açığa almanın yasa ile belirlendiğine işaret ederek, bu kararı, hem hakimleri korumak hem de milletin yargıya inancını zayıflatmamak için aldıklarını söyledi.
Yılmaz, "Hakimlerin kararlarını didikliyor değiliz. Bir ay önce 'tahliye taleplerinin reddine' diyorsun, bir ay sonra ByLock kullanıp kullanmadığı cevabı bile gelmeden, sanıkların üzerinde çıkan dijital delillerle ilgili cevap gelmeden, tanıkların yarısı dinlenmeden, değişen bir delil durumu olmadan sen çıkıyorsun tahliye diyorsun. Yani çok şüpheli hale getiriyorsun, bu çok şüpheli hal araştırılmalı." diye konuştu.
Söz konusu tahliye kararında, tahliye edilenler ile edilmeyenler arasında makul bir denge bulunmadığını aktaran Yılmaz, tahliye edilmeyen sanıklarda bulunan delillerin, tahliye edilenlerde çıkanlardan daha az olduğunu söyledi.
Yılmaz, sanıklar hakkındaki delillerle ilgili gerekli incelemenin henüz tamamlanmadığını, tahliye kararı verilenlerin ByLock kullanıcısı olup olmadıklarına ilişkin KOM Daire Başkanlığı raporlarının da henüz gelmediğini kaydetti.
Açığa alma kararının ardından basında, "Şimdi hangi hakim tahliye kararı verecek, HSYK nereden emir mi aldı?" şeklinde eleştiriler geldiğini hatırlatan Yılmaz, şöyle konuştu:
"Aldığımız kararların nedeni hem ilgili hakimleri korumak, aslanların önüne atıp parçalatmamak, hakimleri de korumak hem yargının saygınlığını ve inandırıcılığını korumak hem de milletin yargıya olan inancını muhafaza etmek. HSYK olarak, hakimlerin aldığı her kararı didikliyor değiliz. HSYK, ulusal basını, sosyal medyayı, yerel medyayı da inceleyerek, adliyeyle ilgili bilgileri çıkarıyoruz. Hakim edep ve adabıyla bağdaşmayan, yargının saygınlığına gölge düşürecek birtakım tavır, davranış ve eylemler görürsek HSYK'nın gündemine alıp, inceleme ve soruşturma izni vermeyi teklif edip etmemeyi görüşüyoruz."
İnceleme ve soruşturma izni verilen kararların yüzde 97-98'inin şikayete bağlı olduğunu, geri kalanların resen başlatılan inceleme ve soruşturma sonucu alındığını kaydeden Yılmaz, "Verilen karar gerçekten dosya kapsamına, delillerle, hukuka uygun mu, adil mi, böyle bir şey varsa, sıkıntı varsa bunun arkasındaki nedenler bilgisizlik, dikkatsizlik, özensizlik, tecrübesizlik mi yoksa suistimale dayanan rüşvet, hatır gönül işi veya örgüt üyeliğinden kaynaklanan bir davranış biçimi mi" konularının araştırıldığını anlattı.
Yılmaz, şöyle devam etti:
"İddianameyi okuduğunuz zaman 'bunlar niye tahliye edilmiş, diğerleri neden edilmemiş' diyorsun. Bunların örgüt üyesi olduğu noktasında deliller de mevcut. Silahlı terör örgütü üyesi olduklarına dair çok kuvvetli şüphe mevcut. O terör örgütü üyesi olup da örgüt adına eylemleri de mevcut. Dijital deliller çözülmemişken, deliller tam toplanmamışken, neye dayanarak 21'ini tahliye ediyorsun. Delillerin yüzde 90'ını toplamamışsın. Mevcut delillere göre kuvvetli suç şüphesi bulunduğu, ortaya lehe bir delil çıkmadığı halde neye dayanarak 21'ini tahliye ettin de kalan 5'ini etmedin? İşte bu şüphe, araştırılması ve nedeninin muhakkak bulunması gereken bir şüphe. Toplumun da, bizim de, hukuk ile ilgili herkesin de kafasını kemiren şüphe. Bu araştırılmasın mı? Böyle ağır şüphe araştırılırken, önlem olarak yargının saygınlığı ve soruşturmanın selameti açısından tabii ki açığa alınacaklar. Mesele budur. 'Rüşvetle karar veren, hatır gönülle, örgütsel menfaatler için örgüt talimatıyla karar veren hakimler göreve devam etsin' diyorsanız, bana izin verin gideyim, oturmam burada. Bana, 'hakimleri doğradın, hakim teminatını perişan ettin' deyin gideyim. Ben, Türk yargısı daha güvenilir, daha saygın olsun diye gece gündüz çaba sarf ediyorum. Diğer FETÖ davalarında hala tahliyeler devam ediyor. Bunlar ne eleştiriliyor, ne tartışılıyor. Bunlar da FETÖ sanıkları."
Bir soru üzerine HSYK Başkanvekili Yılmaz, "Açığa alınanlarda, FETÖ bağlantısı veya ByLock uygulaması bulunsa, şu anda ihraç edilmişlerdi zaten. HSYK bir tek ByLokçu'yu görevde bırakmadı." dedi.
- Şimdiye kadar 4 bin 24 hakim ve savcı ihraç edildi
Yılmaz, HSYK tarafından şimdiye kadar 4 bin 24 hakim ve savcının meslekten ihraç edildiğini, bunların bin 780'inde ByLock uygulamasının tespit edildiğini belirterek, hakim ve savcılardan 374'ünün ise göreve iade edildiğini bildirdi.
Terör örgütü FETÖ'nün toplumun her kesimine zarar verdiğini, toplumda topyekun FETÖ'ye karşı bir tepki bulunduğunu vurgulayan Yılmaz, "Bugüne kadar ihraç ettiğimiz hakimler de dahil, bu olay da dahil olmak üzere FETÖ dışında hiçbir unsurda, yargı bağımsızlığını zedeleyici, yargıç güvencesini ayaklar altına alıcı bir tek adımı olmadı HSYK'nın. Tam tersine hakim ve savcıların kılına zarar gelmemesi için kale gibi arkasında durdu. Bizim gayemiz sadece yargıdaki bu çetenin uzaklaştırılması." diye konuştu.
Yılmaz, yalnızca FETÖ mensuplarını değil, yargıda güven sarsıcı, rüşvet alan, yargıya güveni azaltacak hakim ve savcıların da görevde kalmamasını amaçladıklarını söyledi.
- Gerekçeden
HSYK 2. Dairesinin oy birliğiyle aldığı kararın gerekçesinde, yargının saygınlığına gölge düşürebilecek davranışların ciddi, istisnai durumlarda ve adalet yönetimi için gerekli olduğu hallerde hakim ve savcıların görevden tedbiren uzaklaştırılabilmelerinin mümkün olduğu belirtildi.
Avrupa Hakimleri Danışma Konseyinin "Hakimler Magna Carta"sı metninde, görevden alma şartlarına yer verildiği, Avrupa Yargıçlar Birliği Hakimler Şartında da "Mahkemelerin yargısal değerlendirmelerinin, hataların veya hükümlerinin içeriği değil, ağır veya mazur görülemez nitelikte olan veya mesleğin itibarına gölge düşüren görevi kötüye kullanma eylemlerinin disiplin müeyyidesine tabi tutulmalarının mümkün olduğunun belirtildiği" aktarıldı.
Hakimlerin Rolü, Etkinliği ve Bağımsızlığı Konusunda Avrupa Konseyi Üye Devlet Bakanlar Komitesinin tavsiye kararının, "Görevlerin Yerine Getirilmemesi ve Disiplin Cezasını Gerektiren Suçlar" bölümü ve Avrupa Yargı Kurulları Ağı raporunun yer aldığı gerekçede, hakimin, bağımsızlık, tarafsızlık ve adil yargılama ilkelerini her zaman uygulaması gerektiği vurgulandı.
Hakim ve cumhuriyet savcılarının görevden uzaklaştırılmalarına ilişkin düzenlemelere 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanun'da yer verildiği hatırlatılan kararda, HSYK'nın, hakkında soruşturma yapılan hakim ve cumhuriyet savcısının göreve devamını, soruşturmanın selametine yahut yargı erkinin nüfuz ve itibarına zarar vereceğine kanaat getirirse, geçici bir tedbir olarak hakim ve cumhuriyet savcısının görevden uzaklaştırılmasına veya soruşturmanın sonuçlanmasına kadar geçici yetki ile bir başka yargı çevresinde görevlendirilmesine karar verebileceği belirtildi.
Görevden uzaklaştırılan hakim ve cumhuriyet savcılarının haklarının anımsatıldığı kararda, şu değerlendirmelere yer verildi:
"Hakim ve cumhuriyet savcıları bütün işlem ve eylemlerinde hukuka bağlı olmalı, hukukun üstünlüğünü ve evrensel ilkelerini zedeleyecek tutum ve davranışlardan kaçınmak zorundadır. Açıklanan nedenlerle, İstanbul Cumhuriyet Savcısı Göksel Turan, İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı İbrahim Lorasdağı, İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi üye hakimleri Barış Cömert ve Necla Yeşilyurt Gülbiçim'in müsnet eylemleri nedeniyle görevlerine devamının, soruşturmanın selametine, yargı erkinin nüfuz ve itibarına zarar vereceğine kanaat getirilmekle, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun 77/1 ve 81/1'inci maddeleri gereğince ayrı ayrı olmak üzere tedbiren üç ay süreyle görevden uzaklaştırılmalarına, oy birliği ile karar verildi."
Kaynak: