Gargara Kullanan Sürücüye Alkol Cezası: Kan Testi Gerçeği Ortaya Çıkardı
Manavgat'ta trafik denetiminde alkollü olduğu iddia edilen sürücü, gargara kullandığını savunmasına rağmen cezadan kurtulamadı. Kan testi ise sürücünün alkolsüz olduğunu gösterdi.
Antalya'nın Manavgat ilçesinde yaşanan ilginç olayda, iş çıkışı kız arkadaşı ile buluşmak için yola çıkan Mehmet Akif Bakır'ın kullandığı gargara başına iş açtı. Sanayi kavşağında yapılan trafik denetiminde durdurulan Bakır, alkol metreye üflediğinde 3,76 promil alkollü olduğunu öğrendi. Şaşkınlık yaşayan genç sürücü, ne kadar alkol kullanmadığını anlatsa da cezadan kurtulamadı.
"Sadece Gargara Kullandım"
Olayın ardından açıklama yapan Mehmet Akif Bakır, "İşten çıktıktan sonra eve uğramadan kız arkadaşımla buluşmaya gidiyordum. Ağzımın kokmaması için aracımda devamlı bulundurduğum gargarayı kullandım. Trafik ekipleri tarafından durduruldum ve alkol metreyi üfledim. 3,76 promil alkollü olduğum söylenince inanmak istemedim. Ama baktığımda doğruydu. Ne kadar alkol kullanmadığımı söylesem de bir şey değişmedi ve alkollü işlemi yapıldı. Hastaneye giderek kan verdim ve alkolsüz olduğum ortaya çıktı. Ben sadece gargara kullandım ve 3,76 promil alkollü çıktım. Buradan araç kullanan vatandaşları araç kullanmadan önce ve araç kullanırken gargara kullanmamaları konusunda uyarıyorum" dedi.
Hastanede Kan Testi İle Rahatladı
Ceza tutanağı ile Manavgat Devlet Hastanesi'ne giden Mehmet Akif Bakır, burada yapılan kan testinde alkolsüz olduğu belirlenince rahat bir nefes aldı. Hastaneden aldığı raporla birlikte polis karakoluna giden Bakır, durumu yetkililere bildirdi.
Gargarada Alkolün Rolü Nedir?
Gargara, nefesi tazelemek, diş plağını azaltmak ve sağlıklı bir ağzı korumak için kullanılan yaygın bir ağız hijyeni ürünüdür. Alkolün gargara formülasyonlarına dahil edilmesinin başlıca nedeni antimikrobiyal özellikleridir. Alkol, bakterileri ve diğer mikroorganizmaları etkili bir şekilde öldürür. Ancak, bu antimikrobiyal etkileri elde etmek için alkol konsantrasyonunun yeterince yüksek olması gerekir. Bu da, etkinlik ile potansiyel riskler arasındaki dengeye ilişkin soruları gündeme getirmektedir.
Kaynak: