Gazeteci Ziya Tanrıkulu anıldı
Konya Aydınlar Ocağı tarafından vefatının 36. yılında gazeteci Ziya Tanrıkulu için anma programı düzenlendi.
Konya Aydınlar Ocağı'nın bu haftaki Salı Sohbetleri'nde, gazeteci-yazar Ziya Tanrıkulu, vefatının 36. Yılında yâd edildi. Konuşmacılar, Ziya Tanrıkulu’nun milliyetçi, mukaddesatçı, muhafazakâr düşünceye sahip iyi bir insan, iyi bir gazeteci ve iyi bir Müslüman olduğunu dile getirdiler.
Hotel Rumî’de gerçekleştirilen Anma Programı’na 23. ve 24 Dönem Konya Milletvekili Mustafa Kabakcı, Konya Aydınlar Ocağı Genel Başkanı Dr. Mustafa Güçlü, gazeteci ve yazarlar ile Ziya Tanrıkulu’nun ailesi ile yakınları katıldı.
Yemeğin ardından yapılan Anma Programında bir selamlama konuşması yapan Ak Parti eski Konya Milletvekili Mustafa Kabakcı, Hadimî Hz’lerinin “Kâmil odur ki bıraka bir eser, eseri olmayanın yerinde yeller eser” sözünü hatırlatarak “Şehrimize faydası dokunan ve eser bırakan isimlerin birer caddede yaşamasını arzu ederdim. Bu dünyada iyi eserler bırakan merhum Ziya Bey’i rahmetle anıyor ve Allah mekânını cennet etsin diyorum” dedi.
Şeyh Memiş Efendi ahfadından, Müderris Abdulhalim Efendi'nın yeğeni ve Müderris Abdullah Fevzi Efendi'nın oğlu olan Ziya Tanrıkulu’nun biyoğrafisi ile hayatından kesitler sunan konuşmacı Ziya Kuz, Bozkırlı Abdullah Fevzi Efendi’nin “Risaleler”, “Bir Müderrisin Sürgün Yılları” ve “Çanakkale Cephesinde Bir Müderris” adlı eserlerinden de kesitler sunarak Prof. Dr. Ali Osman Koçkuzu tarafından günümüze kazandırılan Risaleler’de; günümüz Türk-İslâm dünyasında görülen sapkın akımlara karşı bir cevap niteliği taşıdığını kaydetti.
CEZAEVİNDE KÜTÜPHANE KURDU
Türkiye’de Yarın gazetesinde nasıl işe başladığını ve bir yıl sonra nasıl yazı işleri müdürü olduğunu akıcı bir üslûbla dile getiren gazeteci-yazar ve eğitimci Cengiz Dönmez, “Ben Türkiye’de Yarın’a, Ziya Ağabeye “bedava çalışmak istiyorum” diyerek işe başlamıştım. 1975 yılında haftada 5 lira alıyordum. Ayda 20 lira aylık o zaman iyi paraydı. Yazı İşleri Müdürü olmak için 21 yaş sınırı aranıyordu. Benim yaşım da 20 idi. Yaşımı 1 yaş büyütmek için mahkemeye dilekçe verdim ve iki şahidi de yoldan geçenlerden göstermiştim. SEKA’dan o zamanlar tahsisli gazete kâğıdı alınırdı. Basın – İlân Kurumu ise, işi sıkı tutar ve çok denetim yaparlardı. Ziya abi milliyetçi, mukaddesatçı ve muhafazakâr yapıya sahip bir insandı. O yıllarda Şafak ve Türkiye’de Yarın gazetesi milliyetçi ve mukaddesatçı yazarların yoğunlukta olduğu Konya’nın üçüncü ve dördüncü gazeteleriydi. Hanifi Aytekin’den cemiyet başkanlığını 1 oy farkla kazanmıştı. Ertesi gün vefat haberini alınca inanamadım. Devlet Hastanesine gittim ve ölüm haberini, dışarıda bekleyen ailesine söyleyemedim. Dr. Numan Eminoğlu’ndan rica ettim. O da gitti babanız ve eşiniz vefat etti diye kestirmeden ailesine söyledi. Ziya ağabeyin bir de cezaevi yılları vardır. Cezaevinde kütüphane kurmuş ve mahkûmlara seminerler vermiş. Yazılarını “ÖLÇÜ” başlığı altında yazardı” dedi. Gazeteci Dönmez, Ziya Tanrıkulu’ya ait ve kendisinde 37 yıldan beri hatıra olarak sakladığı fotoğrafları da o anma programında Tanrıkulu ailesine teslim etti.
ONU SIRTINDAN HANÇERLEDİLER
Ziya Tanrıkulu’nun 4 evladından biri olan kızı Av. Ruhsar Tanrıkulu ise, Cengiz Bey’in kanuşmasından son derece duygulandığını belirterek fazla bir konuşma yapmazken, “Babam iyi bir insan olmasının yanısıra iyi bir milliyetçi, iyi bir müslüman, başarılı bir gazeteci, mükemmel derecede dava ve fikir adamı, yazar ve muhteşem bir aile reisi, müşfik ve sevgi dolu bir baba idi.. .Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun” dedi.
Gazeteci-yazar Seyit Küçükbezirci de, Ziya Tanrıkulu’nın 24 Temmuz 1961’de Şafak Gazetesi’ni çıkartarak gazetecilik hayatına başladığını ve Kubilay İmer’in de gazetenin yazı işleri müdürü olduğunu söyledi. O yıllarda Konya’da Yeni Meram ve Yeni Konya gazetelerinden başka bir gazete olmadığını kaydeden Küçükbezirci, gazeteciliğinin yanı sıra Ziya Bey’in iyi bir insan ve iyi bir Müslüman olduğunu belirtti.
Gazeteci yazar İhsan Kayseri de, o dönemin gazetecilik hayatı ve mücadelelerinden bazı kesitler sunarak Ziya Tanrıkulu’nun, rakipleri tarafından arkasından adeta hançerlendiğini ifade etti.
Hotel Rumî de, bu anma programına katılan davetlilere yemek ikramında bulundu. Program Ziya Tanrıkulu’nun ruhuna Mustafa Erol Hoca’nın okuduğu aşr-ı şerif’den sonra Mevlüt Gönen Hoca tarafından yapılan meal-i şerif açıklaması ve dua ile son buldu.