Bundan önceki yazımda, Torku Konyaspor’un transfer çalışmalarından bahsederken kulübün, bazı eski yöneticilerin hacizleri nedeniyle zor durumda kaldığından bahsetmiştim. Yazıyı sosyal medyada da paylaştıktan sonra birçok taraftar, böyle yöneticileri açıklamam gerektiği yönünde bana baskı yaptı. Haklılar. Bu isimleri araştırdım. En çarpıcılarından birini aktarıyorum, buyurun: 
Olay 2011 yılında geçer. Konyaspor yönetimi toplantı yapmaktadır. Gündemde bir futbolcunun alacağının ödenmesi konusu vardır. Sağolsun(!), müteahhit olan bir yönetici “Oyuncunun parasını ben daire olarak vereyim, Konyaspor bana borçlu olsun, ben sonra alırım” der ve kulübü o anki nakit sıkıntısından kurtarır. Sonra futbolcu 95 bin TL’ye sayılan evi alır ve yöneticiye 2 bin 500 TL de tapu masrafı için ödeme yapar. Konyalı olan bu oyuncu eve yerleşir. Ancak aradan uzun bir süre geçmesine rağmen tapu devri yapılmaz. O da elindeki sözleşmeye güvenerek sorun etmez. 
Olayın üzerinden üç yıl geçer. Yönetim değişir ve müteahhit yöneticimiz, yönetimden ayrılır. Kulüpten yaklaşık 300 bin TL olan alacağının 200 bin lirasını alır fakat gerisi için para yoktur. Ve bir gün futbolcuya bir ihtarname gelir. Aynen şöyledir: “evimde üç yıldır kira vermeden oturuyorsun, hem bu parayı öde hem de evden çık.” Futbolcu soluğu Konyaspor’da alır. Haklıdır da. Buna hukukta ne dendiğini bilmiyorum ama toplumsal hayatta sözünde durmamak, arkadan iş çevirmek gibi ifadeler her halde yerinde olur. Ama şunu belirtelim: Bu yöneticinin parasını alması kadar doğal bir şey olamaz. 
O da haklıdır. Fakat onlarca futbolcu, teknik direktör ve yönetici kulübün gelirlerine haciz koyup parasını almak için sırasını beklerken bizim “zengin” yöneticilerimizin böyle yollara başvurması üzüyor insanı.
İşin bir de diğer tarafı var. Yöneticimiz bu davayı kazansa üç kez kâr etmiş olacak. Nasıl mı? Şöyle: Öncelikle Konyaspor yönetiminde olmanın “tüm avantajlarını” müteahhit olarak kullandı. Sonra futbolcuya evi satış değeri üzerinden vererek kâr elde etti. Şimdi de sattığı evin üç yıllık kirasını alacak ve o evi yeniden satacak. 
Bu yazdıklarımın hepsinin elimde belgeleri mevcut. Karar defterinde bu yöneticinin imzası da var. 
Nasıl ama? İyi yöneticilik değil mi?