Yücel Kemendi
Haddini bilmeyene haddini bildirmek!
Baro başkanının son konuşmasından sonra, seksenli yılların bir reklam filmini hatırladım,
Reklamda, Kamyon şoförü “Ağzı olan Konuşuyor” diyordu.
Maalesef öyle,
Türkiye’de, cumhuriyet tarihi boyunca “Ağzı olan Konuşuyor”
Garip bir ülkede yaşıyoruz, kimin eli kimin cebinde belli değil.
Askerler, Patronlar, O şahıs, Anayasa mahkemesi başkanı derken, bugünde Baro başkanı, Açtı ağzını kapattı gözünü.
Şimdiye kadar konuşanın yanına kalıyordu.
Seçilmişler, şort la teftiş yaparak, yada bir askerin hakaretlerine susarak ayar yapmaya çalışsılarda. bunlar nazik ve ince ayardan kesinlikle anlamıyorlardı,
Sonunda olan oldu, tarih boyunca şamar oğlanı olan siyaset, yeter artık dedi.
Mustafa Kemal’in ölümünden sonra Askerler İsmet İnönü’yü ziyarete gidip “biz aramızda toplandık ve Reisicumhur makamına sizin gelmenizi uygun gördük” dediler ve dedikleri de olmuştu.
İktidarda olduğu süre bileği bükülmeyen başbakanını, görevinden indiremeyenler, Adnan Menderes’in idamıyla noktalanan süreçte, önce konuşmuş, ardından da kurucu meclisin sıralarını doldurmuşlardı,
O gün Yassı ada’da sanık sandalyelerine oturtulanlara hakaretler yağdıranlar da, bu hakaretlerle yetinmeyip sonunda kalem kıranlarda, Seksen öncesi Türkiye’nin sokaklarını kan gölü haline getirenlerde, 12 eylül inhilalini yapanlarda, 28 şubatta sokaklara eli sopalı insanları salanlarda hep bunlardı.
Biri çıkıyor yazdığı kitapla, biri yaptığı ordu komutanlığını öne sürerek hak sahibi olmaya çalışıyor. başarılı iktidarların düzene soktukları ekonominin anasını ağlatıp milletin kasasını soyup soğana çeviriyorlardı,
Kısacası, “Bunlar bu ülkeyi batırıyorlardı”
Mesela, son olaya bakalım;
Mustafa Kemal’in “meclise girmek isteyen önce üniformasını çıkaracak” sözüyle bugün Recep Tayip Erdoğan’ın baro başkanı için söylediği “çıkar cübbeni, git milletin huzuruna, oy iste, seçil sonra gel siyaset yap!” demesi arasında ne fark var.
Artık herkes haddini bilecek,
AYM ya da Danıştay törenlerinde “cübbenize” güvenip Cumhurbaşkanı ve Başbakanın karşısına geçip parmak sallayıp ders vermeye kalkarsanız, üzerine “kefen” giyen Başbakan da size haddinizi bildirir!
Darbe ürünü olan anayasamızı anlatırken, yasama yürütme yargı ya güçler ayırımı diyeceksin, sonrada çıkıp. Cumhurbaşkanı ve Başbakana ülke yönetimi konusunda buyruklar yağdıracaksın.
Hangi anayasa bir baro başkanına yürütmeyi bir Danıştay töreninde eleştirme hakkı veriyor?, Yada Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde nasıl davranılması gerektiği anlat diyor?,
Baro başkanının gönlünde siyaset yatıyor arkadaş,
Cumhurbaşkanlığının kendisi için çok uzak olduğunu da biliyor, bu şahıs “Anne babasının” bir türlü ulaşamadığı CHP Genel Başkanlığı koltuğunu istiyor.
Danıştay töreninde, yürütmeye ülkeyi yönetmek konusunda ders verirsem istediğimi alırım zannediyor. Karşısında oturan CHP genel başkanı da tehlikenin farkında değil bunu alkışlıyor.
Bu ülkede artık herkes kendi işini yapmalı, yapmadığı zaman başımıza neler geldiğini gördük,
İlk önce atanmışlar seçilmişlerin görevine müdahale etmekten vaz geçmeli dir
İşte o zaman milletçe rahat bir soluk alırız ve dünya devleti haline geliriz.
Yada; Haddini bilmeyene haddini bildirmek fakire don ve gömlek giydirmekten evladır!