Selman S. Akyüz
Haftasonu kaçamağı Konyaspor
Bir futbolcu, teknik direktörün hatasını düzeltemez mi? Hani topu elle kestiğini söyleyip Fair Play alan oyuncular var ya, tıpkı onlar gibi, kendisi yerine formda ve o işi daha iyi yapacak bir arkadaşını oynatması için teknik direktörle konuşamaz mı bir oyuncu? 3 maçta 2 galibiyet 1 beraberlik alan bir takımın kurgusunu bozan teknik direktöre kim müdahale edecek yoksa. Rakip Murat’a feyk atıp orta sahayı elini kolunu sallayarak geçerken, yine aynı Murat rakibin peşinden bile koşmazken, 40 metreden topa vururken, Djiehoua Murat Kalkan’ı delip geçerken (soyadı da Kalkan) kenardan izleyen teknik direktörün ve yardımcılarının hiç mi içi sıkılmaz.
Biliyorum çok şey istiyorum, öyle futbolcuyu da hocayı da bulmak zor. Ama dayanamıyorum. İyiye iyi, kötüye kötü demek de boynumuzun borcu.
Konyaspor-Boluspor maçında, kötü kadro seçimine rağmen sahadaki oyuncular kazanmak için ellerinden geleni yaptılar ama deplasmanda öne geçen rakibi açmak hayli zor iş. Kaldı ki Boluspor’un kadrosu 9. sırayı hiç de hak eden bir kadro değil. Jimmy Dixon, Wilfried Dalmat ve Djiehoua gibi çok iyi yabancıları var. Süper Lig’e yakın takımlardan biri de Bolu bence. Bunlara Kaleci Kaya’nın hatalı yediği golü ve “Süper Golcü Ars”ın şanssızlığını da ekleyince her şey Konyaspor’un aleyhine işledi. Bir penaltının yanı sıra öyle pozisyonları harcadı ki, “nazar oldu” demekten başka bir şey gelmedi aklımıza.
Benim gibi, Torku Konyaspor’dan bu sene beklentisi olmayanlar için maçlar iyi bir hafta sonu kaçamağı olur.
İKİ KÖTÜ YÖNETİCİ ÖRNEĞİ
1. Örnek: Yöneticilik hakikaten zor iş. Spor yöneticiliği daha da zor. Uğur Abi (Özteke) Cuma günü bir yazı yazdı ve yöneticiliği herkesin yapamayacağını, yılların verdiği tecrübeyle bir kez daha, çok güzel anlattı. Bu yöneticilerin kimisi art niyetli kimisi beceriksiz kimisi de iş yapmaktansa fazla konuşmayı ediyor. Boluspor maçının 2. dakikasında hakem penaltı çalınca aklıma Konyaspor Basın Sözcüsü İbrahim Çınar geldi. Hafta arasında konuşmuş ve “hakemler sezon başından beri bizi mahvetti, hep sonuca tesir ediyorlar, bıktık” anlamında sözler sarf etmiş. Bravo vallahi, hakemler duymuş, hemen 2. dakikada verdiler penaltıyı (!). Ve adam maç sonuna kadar Konyaspor’un lehine karar verdi. Peki sonuç ne? Demek ki yenilgi de galibiyet de tamamen hakemin elinde değilmiş.
Yöneticilik kulübü yönetemeyince, kamuoyunu, taraftarları, gazetecileri yönetmek daha doğrusu hedef şaşırtmak oluyor. Neyse bari bunu doğru yapıyorlar.
2. Örnek: Bir takımın antrenörü, bir gazetecinin kendisiyle ilgili eleştirilerini beğenmeyip yönetime “bu gazeteciyle ilgilenin yoksa karışmam” diyor. O da gidip utanmadan, sıkılmadan, Konyalı olan ve o takımı kendisinden daha fazla düşündüğü kesin olan gazeteciye dolaylı baskı yapıyor. Basiretsizliğe bakar mısınız? Ve aynı yöneticinin içinde bulunduğu yönetim O antrenörü ertesi hafta görevden alıyor. Ne diyeyim?
İnsanların erken “öten”, fazla “öten” horozlara kızmasının sebebi, onları rahat uykularında rahatsız etmesidir.