Arif Köse /ey kavmim
HALİL İBRAHİM SOFRASI
İnsanoğlu haddin bilir kem söz söylemez iken
Elalemin namusuna yan gözle bakmaz iken
Bir sofra kurulmuş ki Halil İbrahim adına
Ortada bir tencere boş mu dolu mu bilen yok
Buyurun dostlar buyurun Halil İbrahim sofrasına
Daha çatal bıçak kaşık icat edilmemişken
İsmail'e inen koç kurban edilmemişken
Bir kavga başlamış ki nasip kısmet uğruna
Kapağı ver kulbu al, kurbanı hiç soran yok
Buyurun dostlar buyurun Halil İbrahim sofrasına
Yıllardır sürüp giden bir pay alma çabası
Topu topu bir dilim kuru ekmek kavgası
Bazen durur bakarım bu ibret tablosuna
Kimi tatlı peşinde kimininse tuzu yok
Buyurun dostlar buyurun Halil İbrahim sofrasına
Alnı açık gözü toklar buyursunlar baş köşeye
Kula kulluk edenlerse ömür boyu taş döşeye
Nefsine hakim olursan, kurulursun tahtına
Çalakaşık saldırırsan ne çıkarsa bahtına
Halat gibi bileğiyle, yayla gibi yüreğiyle
Çoluk çocuk geçindirir haram nedir bilmeyenler
Buyurun siz de buyurun
Buyurun dostlar buyurun
BARIŞ der her bir yanı altın gümüş taş olsa
Dalkavuklar etrafında el pençe divan dursa
Sapa kulba kapağa itibar etme dostum
İçi boş tencerenin bu sofrada yeri yok
Para pula ihtişama aldanıp kanma dostum
İçi boş insanların bu dünyada yeri yok
YAZ DOSTUM
Güzel sevmeyene adam denir mi?
Selam almayana yiğit denir mi?
Altı üstü beş metrelik bez için,
Boşa geçmiş ömre yaşam denir mi?
Yaz tahtaya bir daha, tut defteri kitabı,
Sarı Çizmeli Mehmet Ağa, bir gün öder hesabı.
Yoksul görsen besle kaymak bal ile,
Garipleri giydir ipek şal ile,
Öksüz görsen sar kanadın kolunu,
Kimse göçmez bu dünyadan mal ile.
BARIŞ söyler kendi bir ders alır mı?
Su üstüne yazı yazsan kalır mı?
Bir dünya ki haklı haksız karışmış,
Boşa koysan dolmaz, dolusu alır mı?
Yaz tahtaya bir daha, tut defteri kitabı,
Sarı Çizmeli Mehmet Ağa, bir gün öder hesabı.