Halk oylamasına doğru
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Şentop:- "Meclisin seçimleri 2019'un kasım ayında, cumhurbaşkanının görev süresi de 2019'un ağustos ayı başında dolacak. Dolayısıyla Türkiye için acilen bir seçim yapma mecburiyeti yok. Meclisin de cumhurbaşkanının da süresi
İSTANBUL (AA) - TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Mustafa Şentop, "Meclisin seçimleri 2019'un kasım ayında, cumhurbaşkanının görev süresi de 2019'un ağustos ayı başında dolacak. Dolayısıyla Türkiye için acilen bir seçim yapma mecburiyeti yok. Meclisin de cumhurbaşkanının da süresi var. Bu anayasa değişikliği, bir hükümet sistemi değişikliği içerdiği için birçok kanunda, mevzuatta değişiklik yapmamız gerekiyor. Erken seçim gibi bir niyet, bir karar, bir düşünce yok. Türkiye'nin buna ihtiyacı da yok şu anda." dedi.
Şentop, hukukla ilgili 25 sivil toplum kuruluşunun bir araya gelerek oluşturduğu Türkiye Hukuk Platformunca düzenlenen ve yabancı basın mensuplarının da katıldığı programda konuştu.
Toplantıda, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine neden geçilmesi gerektiği konusunda görüşlerini paylaşan Şentop, daha sonra soruları yanıtladı.
Mustafa Şentop, bir gazetecinin, "Cumhurbaşkanının meclisi fesih yetkisi" ve "referandumdan 'hayır' çıkması üzerine ne olacağı"na ilişkin görüşünü sorması üzerine, referandumdan "hayır" çıkması gibi bir ihtimali düşünmediklerini söyledi.
Bunun iki sebebinin bulunduğunu aktaran Şentop, Türkiye'de uzun zamandır böyle bir tartışmanın olduğunu, en azından metnin 5 yıldır tartışıldığını dile getirdi.
Bu değişikliği zaruri kılan tartışmanın da 10 yıllık bir maziye sahip olduğunu ifade eden Şentop, "27 Nisan 2007'de cumhurbaşkanı seçimi yapıyordu Meclis, seçtirilmedi cumhurbaşkanı. Anayasa Mahkemesinin kararıyla beraber o zaman bir adım atıldı, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi. Ama yetkileri ve cumhurbaşkanı-hükümet, cumhurbaşkanı-parlamento ilişkileri konusunda düzenleme yapılmamıştı. Bu adımı bugün tamamlıyoruz. Milletimiz bunun farkında, biliyor. Dolayısıyla 'hayır' ihtimalini görmüyoruz." ifadesini kullandı.
Parlamenterler sistemlerde fesihin olduğunu dile getiren Şentop, "Ancak bizim mevcut anayasamızda, fesih yok, seçimlerin yenilenmesi var. Bizim önerdiğimiz metinde de seçimlerin yenilenmesi var. Bu konu, fesih-seçimlerin yenilenmesi aynı şey midir değil midir tartışılabilecek bir şey. Bazı hukukçular aynıdır diyor bütünüyle, bazı hukukçular da teknik olarak fark vardır diyorlar." şeklinde konuştu.
- "Benzeri olmayan bir müessesedir"
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Şentop, önerdikleri sistemdeki fesih konusunu şöyle anlattı:
"Seçimlerin yenilenmesi kararını, cumhurbaşkanı da alabiliyor, meclis de alabiliyor ama hangisi alırsa alsın, ikisinin seçimleri aynı gün yenileniyor. Yani cumhurbaşkanı kendi seçimlerinin yenilenmesi kararı alırsa, meclisin seçimleri de onunla beraber yenileniyor. Birbirine bağlı. Meclis, seçimlerin yenilenmesi kararı alırsa, kendi seçimleriyle beraber cumhurbaşkanı seçimini de yenilemiş oluyor. Dolayısıyla burada parlamenter sistemdeki fesihe göre farklılık var. Sonuçta meclisin seçimleri yenilenmiş oluyor ama burada cumhurbaşkanı kendi seçimlerini yenilemek şartıyla ancak meclisinkini yenileyebiliyor.
Parlamenter sistemlere ait fesih müessesesi başkanlık sisteminde yoktur esasen. 59 civarında başkanlık sistemini uygulayan ülke var. Dört tanesinde parlamenter sistemlerin feshi vardır. Peru, Ekvator, Venezuella ve Uruguay. Bu dört başkanlık sisteminde vardır, bunun dışındakilerde yoktur. Hem fesih yoktur, hem erken seçim yoktur ama bu dört ülkede olan da parlamenter sistemindeki gibidir. Başkan parlamento seçimlerini yeniliyor ama kendi görevine devam ediyor. Bizim önermiş olduğumuz müessese, benzeri olmayan bir müessesedir. Uygulamada yok. Bunu biz teorik tartışmalardan çıkarttık. Bu bakımdan parlamenter sistemdeki alışılmış olan fesih ile Türkiye'deki sistemle bunu karşılaştırmak ve 'aynıdır' demek yanlış. Bunun adını fesih koymak da yanlıştır. Bu daha çok fesih ile erken seçim kararının birleştirilmesi suretiyle üretilmiş yeni bir mekanizmadır."
- "Bugünküne göre kuvvetler ayrılığı mevcut olacak"
Venedik Komisyonu'nda yeni sistemde kuvvetler ayrılığı noktasında eksiklik olduğunun söylenmesine ilişkin görüşü sorulan Şentop, şu yanıtı verdi:
"Bizim önerdiğimiz sistemde, bugünküne göre çok daha ileri bir noktaya gidiyoruz. Bir kere yasama ve yürütme arasında bugünküne göre kuvvetler ayrılığı mevcut olacak. Bugünkü sistemde Türkiye'de hatta genel olarak parlamenter sistemlerde tam manasıyla bir kuvvetler ayrılığı yok. Niçin? Çünkü halk, parlamentoyu seçiyor, hükümeti seçmiyor. Hükümet parlamentonun içinden çıkıyor ve güvenoyu ile kuruluyor. O halde bir hükümet varsa, bu hükümet güvenoyu almış demektir. Bugünkü sistemde bir hükümet varsa, yürütme ve yasama çoğunluğu tek elde toplanmak zorundadır. Aksi halde hükümet kurulmamıştır.
Bugünkü sistemde yasama çoğunluğu ile yürütmenin tek elde toplanması bir mecburiyettir. Denetim mümkün mü? Hükümet kendi kendini niye parlamentoda sahip olduğu çoğunluğa denetletsin ki? Bizim önerdiğimiz sistemde meclis, parlamento ayrı bir sandıkta seçilecek, hükümet, cumhurbaşkanı ayrı bir sadıkta seçilecek. Dolayısıyla cumhurbaşkanının partisinin yasama organında çoğunluğu sağlaması olabilir de olmayabilir de bir zorunluluk değildir. Buna halk karar verecek. Bugünkü mevcut sistemde halkın böyle bir şansı yok. Dolayısıyla kuvvetler ayrılığı bu sistemde gerçekleşiyor."
Şentop, Venedik Komisyonu'nun raporunu okuduğunu ve Türkiye ile ilgili çalışmalarının objektif olmadığını düşündüklerini ifade etti.
- "Acilen bir seçim yapma mecburiyeti yok"
"Evet" çıkarsa sistemin nasıl uygulamaya döküleceği, ne gibi zaman çizelgesi belirlendiğine ilişkin soruya karşılık Şentop, "Bu anayasa değişikliği, referandumda kabul edildikten sonra çok az hüküm hemen yürürlüğe giriyor. Esas olarak sistemle ilgili hükümlerin hepsi, 3 Kasım 2019'da yapılacak seçimden sonra yürürlüğe girecek. Bunu şunun için öngörüyoruz, cumhurbaşkanının yeni yetkilerini hükümet sistemi içinde kullanmasının, ancak yeni bir seçimle beraber olması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü şu an Cumhurbaşkanı mevcut sisteme göre seçildi. Halbuki biz sistemi değiştiriyoruz, onun için Cumhurbaşkanının yeni sistemdeki statüsü ve yetkilerine göre halktan yeniden destek alması gerekir diye düşünüyoruz. Onun için hükümlerin, değişikliğin önemli bir kısmının yeni seçimden sonra yürürlüğe girmesini öngörüyoruz." dedi.
Meclisin seçimlerinin 2019'un kasım ayında, cumhurbaşkanının görev süresinin de 2019'un ağustos ayı başında dolduğunu hatırlatan Şentop, "Dolayısıyla Türkiye için acilen bir seçim yapma mecburiyeti yok. Meclisin de cumhurbaşkanının da süresi var. Bu anayasa değişikliği, bir hükümet sistemi değişikliği içerdiği için birçok kanunda, mevzuatta değişiklik yapmamız gerekiyor. Erken seçim gibi bir niyet, bir karar, bir düşünce yok. Türkiye'nin buna ihtiyacı da yok şu anda." şeklinde konuştu.
- "Hükümeti, doğrudan halk tarafından seçilen bir mahiyete kavuşturuyoruz"
Mustafa Şentop, "Darbe girişimi, eski sistemin bir parçasıydı dediniz. İleride karşılaşılabilecek olan darbeleri engellemeye yönelik yeni sistemde bir madde var mı?" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Sistemin, özü itibariyle buna imkan veren yapısı vardı. Parlamento dengelerini değiştirebilecek güce sahipseniz, hükümet düşürüp, hükümet kurdurabiliyorsunuz. Türkiye bunu yaşadı, 12 Mart 1971'de yaşadı. Benzer şeyi 28 Şubat 1997'de yaşadık. Bugünkü sistemde hükümetler, parlamento dengelerine bağlı olduğu için çeşitli şekillerde parlamento dengelerini değiştirerek, hükümet düşürüp, hükümet kurdurma imkanı yaşandı. Biz onu ortadan kaldırıyoruz. Hükümeti, parlamento dengelerine bağımlı olmaktan çıkartıp, doğrudan halk tarafından seçilen bir mahiyete kavuşturuyoruz. Böylece dışarıdan, uzaktan kumandayla hükümet düşürme, hükümet kurdurma imkanı ortadan kalkacak."
Askeri bürokrasinin yapılanmasıyla ilgili 15 Temmuz'dan sonra anayasaya uygun şekilde bazı değişikliklerin yapıldığını, bu değişiklikleri ana fikri itibariyle yeni anayasa değişikliğine de taşıdıklarını anlatan Şentop, yeni hükümet sisteminde artık Türkiye'de bürokratik vesayetin devamına imkan veren bir zeminin olmayacağını belirtti.
- "Sistem tıkanırsa bu krizi açacak bir anahtara ihtiyaç var"
Şentop, anayasa değişikliği geçerse Seçim Kanunu, Siyasi Partiler Kanunu gibi kanunlarda değişikliklerin yapılacağını söyledi.
Yeni sistemin cumhurbaşkanının yetkilerinin anlatıldığı başlıklar okunarak düşünülmesinin yanlış olduğunu vurgulayan Şentop, "Mesela olağanüstü hal. Bizim önerdiğimiz modelde, cumhurbaşkanı OHAL ilan ediyor. Bunun geçerli olabilmesi için Resmi Gazete'de yayınlanması lazım. Yayınlandığı gün, mecliste onaylanması lazım. Meclis isterse OHAL'i kaldırabilir, isterse aynen kabul edebilir, isterse süresini uzatabilir, isterse kısaltabilir. İlan yetkisi cumhurbaşkanında olmakla beraber cumhurbaşkanı birkaç gün OHAL ilan edebilir. Ondan sonrası meclisin onayına tabidir." ifadelerini kullandı.
Mustafa Şentop, meclisin seçimlerinin yenilenmesine ilişkin, "Cumhurbaşkanı, meclisin seçilenlerinin yenilenmesine karar verirse, kendi süresinde fedakarlık yapmak zorundadır. Yani cumhurbaşkanının 5+5 dediğimiz 10 yıllık süresi var toplamda. Ama cumhurbaşkanı kendi dönemi içinde 'meclisin seçimlerini yenileyeceğim' dedi üçüncü yılında mesela. Ne yapacak? Kendisinin geri kalan iki yıllık süresini de çöpe atması lazım. Hiçbir siyasetçi kendi süresini kısaltmaz. Cumhurbaşkanının seçimleri yenilemesinin kararının o kadar ağır bir müeyyidesi var ki kendi süresinin geri kalan kısmından vazgeçmesi gerekiyor. Bunu niye koyduk? Bir kriz yaşanırsa, sistem tıkanırsa bu krizi açacak bir anahtara ihtiyaç var. Bizim düşüncemiz seçimlerin yenilenmesi kararının gerek cumhurbaşkanı gerek meclis tarafından alınmayacağı, bu maddenin uygulanmayacağı yönündedir.Bu çıkış kapısı bir yedek olarak bir kenarda tutulacak bir şeydir." dedi.
Toplantıya, Türkiye Hukuk Platformu Genel Sekreteri Ahmet Akcan, Hukukçular Derneği Başkanı Mehmet Sarı, İstanbul Uluslararası Hukuk Merkezi Başkanı Cihat Gökdemir Uluslararası Hukukçular Birliği Başkanı Necati Ceylan, Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Hamza Akbulut da katıldı.
AA
Kaynak: