Hani Erdoğan, 'Amerikan uşağıydı?'

Hani Erdoğan, 'Amerikan uşağıydı?'

Başbakan Erdoğan'ın son süreçte gösterdiği tepkiler ve alınan uluslararası kararlar akıllara denilenleri getirdi.

2008 yılında rahmetli Ömer Lütfi Mete ile emekli MİT’çi Mahir Kaynak bir kitap yazdılar.

Kitabın başlığı “Erdoğan Operasyonu” idi.

Ak Parti ile ilgili kapatma davasının hemen ardından piyasaya sürülen kitap, Erdoğan’ın “yerli bir lider” olduğu tezini işliyor ve bu nedenle, “Global Ergenekon ve onların yerli işbirlikçilerinin” boy hedefi haline geldiğini anlatıyordu.

Oysa Türkiye’de Erdoğan muhalifleri için bu, inanması güç, “tuhaf” bir tezdi. Çünkü, onların kulak verdikleri çevreler hep tam tersi şeyler söylediler. “BOP eşbaşkanı” dediler.

“O bir görevli, Amerika’nın bu bölgede ki çıkarlarını savunmak için “uydu” görevi yapıyor” dediler.

“Atlantik ötesinden gelen işaretler ve talimatlarla hareket eder” dediler.
“Herkesin gözü önünde ‘one minute’, kapalı kapılar ardında ‘yes please’ der” dediler.

Bu söylenenlere samimi biçimde inananlarsa son dönemde olup bitenlerin ardından “gökten tarlasına ufo düştüğünü gören çiftçi” gibi (bu benzetme bana ait lütfen yasal haklarını almadan kullanmayınız..!) şaşkınlık içindeler.

Şu son üç hafta içinde olanları bir hatırlayınız.

Önce İran’la yapılan tarihi anlaşma.
Brezilya ile birlikte Tahran’a attırılan imzalar, Washington’un hesaplarını alt üst etti.

Batı basını “bunlar boylarından büyük işler yapmaya başladılar” diye tercüme etti ABD yönetiminin hissiyatını.

İnsani yardım gemilerine saldırıdan sonra, Obama'nın telefonla görüşme talebine karşılık, Erdoğan'ın, İsrail'in ölü, yaralı ve gözaltına aldığı bütün gönüllüleri derhal serbest bırakması şartını sunması.

Ve en son Güvenlik Konseyi’nde Amerika’nın liderliğini yaptığı yaptırım kararına verilen “hayır” oyu.

Türkiye Amerika’ya üst üste kaç kere “posta koymuş” görüyor musunuz?

Bunlar bir “uşağın” yapabileceği işler miydi?
O anlaşma ölü doğsun diye avuçlarını açıp dua edenlerde oldu bu arada.
Ama anlıyoruz ki, ölmemiş…

Şimdi Uluslar arası koronun daha çok sesi çıkıyor.
“Türkiye’nin ekseni kaydı, Türkiye batıdan uzaklaşıyor” söylemi yeniden revaçta.

Ama bunun konjektürel ve zemini olmayan bir tartışma olduğu da ortada.
“Türkiye’nin batıya bağımlılığı azalıyor mu” diye sorulsa belki daha tutarlı bir tartışma konusu olabilir.

Her neyse…
Benim bir tahminim var.
Bundan sonra muhalefetin bu söyleminde “eksen kayması” yaşanacak.
Üç vakte kadar 8 yıllık sloganları bir kenara bırakıp başka bir şey söylemeye başlayacaklar.

Tahminim, bundan sonra “bu hükümet Türkiye’yi dünyada yalnız bıraktı” diyecekler.

Gerçi bu söylemin de tutarlı olmadığı ortada.
Yalnız kalmak bir yana daha da popülaritesi artan bir Türkiye olmaya doğru gidiyoruz.

Ama olsun.

Eksen kayması eksen kaymasıdır, illa ki tutarlı olmasına gerek yok.

Mehmet Acet - Haber 7