Adem Alemdar
Hayır diyenlerin imanından şüphe etmek!
Referandum tarihi yaklaşırken, evet-hayır taraftarları arasındaki tansiyon yükselmekte, iki taraf da birbirini hainlikle, bölücülükle, meseleyi anlamamakla suçlamakta...
Evet de deseniz, hayır da deseniz hain oluyorsunuz!
Sırf bu yüzden pek çok kişi şakayla karışık 'havet' oyu vereceğini söyleyip tebessüme neden oluyor...
Çocukluk yıllarımda bir seçim hatırlıyorum, köyde yalnız başına yaşayan okuma yazma bilmeyen Kezban Nene sandık başına gelince, görünürde muzip, ama her halükarda boşuna oksijen tüketen bir sandık görevlisi, "Nene oyunu kime verecen" diye soruyor. Kezban Nene, 'bilmem' der gibi bakınca, "hangisi hoşuna gidiyor, bak bakalım" diye oy pusulasını önüne seriyor. Kadıncağız karar veremeyince, "en renklisi, en güzeli hangisiyse ona bas gitsin oyu diyor" güya çaktırmadan! Kezban Nene de oyunu kırmızılı yıldızlı bir partiye veriyor...
Akşam sandıklar açılıyor, sayım başlıyor. Bir de bakıyorlar ki köyün tarihinde bir ilk yaşanıyor ve aşırı solcu bir partiye gitmiş oy! Şerefsiz bir sandık görevlisinin çaktırmadan(!) verdiği mücadele meyvesini veriyor!...
Oysa bir tek oy için ne mücadeleler verilirdi o yıllarda, ne diller dökülürdü ikna etmek için insanları...
Oy veballi bir işti çünkü. Kimileri için namus, kimileri için inanç meselesiydi. Oy verilen partiye yetki veriliyordu, beni temsil et diye. İnancına söven birine ne diye yetki versin ki millet!..
14 senedir iktidarda olan AK Parti şimdiye kadar girdiği tüm seçimleri kimisinde oyu düşse de kazanmasını bildi. AK Parti'ye oy veren geniş kitleler ilkin çoğunlukla ekonomik krizden çıkarsın diye verdi belki oyunu, ama zamanla görüldü ki ekonomi kadar önemli başka değerler de vardı...
Kaliteli yollarda iyi arabalara binmek, güzel köprülerle, tünellerle uzakların yakın olması, yepyeni hastaneler, okullar, adliye binaları, toki evleri, istediğin malı bulabilmek ve ucuza alabilmek tamamdı da... Ya inanç hürriyeti; sakallı, başörtülü okuyabilmek/çalışabilmek. Çocuğuna istediği gibi eğitimi verebilmek...
AK Partisi milletin kendisinden beklediği tüm bu alanlarda gelişme kaydetti; ülkeyi geliştirdi, büyüttü ve dünyada adından söz edilen büyük bir ülke haline getirdi. İşte şimdi, AK Parti diyor ki; şimdiye kadar eski köhne sistemle iyi kötü geldik, bundan sonra şartlar ağırlaştı, daha hızlı ilerlememiz gerekiyor ve bunun için de hızlı karar alabilmemiz, erken seçim veya koalisyon ihtimallerinin ortadan kalkması ve kazanımların kaybolup gitmemesi için yepyeni bir sisteme ihtiyaç var diyor.
Yakın zamana kadar dostumuz görünen batılı devletler, bölücü örgütlere verdikleri destekleri alenileştirip Türkiye'nin daha da ileriye gitmesine izin verilmemeli diye çalışırlarken Türkiye'de siyaset yapan ve halktan oy isteyen kimi partiler de Batı'yla aynı şeyleri söyleyip eski sistemin daha iyi olduğunu ve asla değişmemesi gerektiğini söylüyorlar!
Papa'nın sağına soluna dizilip tam bir 'haçlı' pozu veren Avrupa devletlerinin başkanları, Türkiye'nin başkanlık sistemine geçmesine niye karşı çıkıyor olabilirler sizce! Bizi sevmedikleri hatta nefret ettikleri ortadayken! Tamam, onları anladık da Türkiye'de 'hayır' kampanyası yürütenlerin derdi ne olabilir!
Yaklaşık kırk yıldır İslama savaş açmış Maoist, Leninist, kominist eli kanlı terör örgütünün 'hayır' demesini anlayabiliyoruz da Milliyetçi olduğunu söyleyip MHP'nin, Devlet Bahçeli'nin 'evet' demesine aldırış etmeden 'hayır' diye kıçını yırtanlara, 15 Temmuz'da halkın üstüne ateş açıp ülkeyi kaosa sürüklemeye çalışmış fetöcülere ne diyeceğiz! Neredeyse tüm Batılı gizli örgütlerle ilişki içerisinde, Türkiye'yi ele geçirmeye çalışan Fetöcüler amaçlarına ulaşsalardı ne olacaktı halimiz, hiç düşündünüz mü! CIA'nın, Mossad'ın, MI5'in, BND'nin, gezi olaylarında ne yapmaya çalıştığını görmedi mi bu halk! Hayır diyerek kime hizmet edileceğini anlayamamış, dinsiz, donsuz, çakıldaklılarla bir olmak da neyin nesi!
Rahmetli Erbakan Hoca'nın ömrü boyunca mücadele verdiği Batı ile birlikte hareket etmeyi nasıl izah edeceksiniz Saadetliler! Oysa, bu 'evet'in de 'hayır'ın da ilk muhatabı Recep Tayyip Erdoğan tam da milli bir görüş ortaya koymuşken, Milli Görüş'çü olduğunu söyleyip İngilizlerin peşine takılmanın izahı nedir!
Gönlümüzden geçen olmasa da, içimize tam sinmese de, daha değişmesi gereken maddeler var ise de bu anayasa değişikliğine, "yetmez, ama EVET" demek gereklidir. Gâvurlarla, azılı solcularla, katillerle, bölücülerle, teröristlerle ve ne idüğü belirsizlerle bir araya gelip 'hayır' demek, onlara destek olmak kişinin imanından şüphe ettirir, derse birisi ona kimse kızmasın! Çünkü zahirde görünen budur!
Allah sonumuzu hayreylesin inşallah...