HİSDER'de konuşan Mustafa Koruyucu: Peygamber Efendimiz’in tasavvufu 'ihsan'dı

HİSDER'de konuşan Mustafa Koruyucu: Peygamber Efendimiz’in tasavvufu 'ihsan'dı

HİSDER'de konuşan Ali Ulvi Kurucu’nun yeğeni Mustafa Koruyucu, tasavvufun Peygamber dönemindeki isminin ihsan olduğunu belirterek “Bize imanı, İslam’ı ve ihsanı tarif eden ve öğreten Muhammed Mustafa (S.A.V.)’dir. Efendimiz’in tasavvufu ihsandı” dedi

Konya Hikmet İlim ve Sanat Derneği’nde (HİSDER), 'Selef-i Salih’in Dönemi Tasavvuf ve Tasavvufun Bugüne Kadar Yaşadığı Evreler'i anlatan şair-yazar Ali Ulvi Kurucu’nun yeğeni Mustafa Koruyucu, tasavvufun Peygamber dönemindeki isminin ihsan olduğunu belirterek “Bize imanı, İslam’ı ve ihsanı tarif eden ve öğreten Muhammed Mustafa (S.A.V.)’dir. Efendimiz’in tasavvufu ihsandı” dedi.

MEKKE TOPLUMUNUN BÜTÜN DİNLERDEN HABERİ VARDI

Hz. Peygamber döneminde Mekke’nin nüfusunu, coğrafi, sosyal ve yönetim yapısını anlatarak konuşmasına başlayan KTO Karatay Üniversitesi Mütevelli Heyeti üyesi ve iş adamı Mustafa Koruyucu, Mekke toplumunun dünya ile her türlü irtibatı olan ve bütün dinlerden haberleri olan açık bir toplum olduğunu söyledi.

GÜNAH VE ŞİRKLERİNDEN ALLAH'IN ELÇİSİ ARINDIRDI

Mekkelileri günah ve şirklerinden arındıranın Allah’ın elçisi Muhammed Mustafa olduğunu ve “Onlara kitabı ve bu kitabın pratiği olan sünneti, hikmeti öğrettiğini” belirten Mustafa Koruyucu, Efendimiz (S.A.V) vefat etmeden önce ashabına şu uyarıları yapıyordu:

“Ben sizi öyle bir günde bırakıyorum ki, gecesi gündüzünden daha aydınlıktır. Yolunuzu kaybedecek hiçbir şey yok. Peygamber topladı onları ve yere bastonuyla kalın bir çizgi çizdi. Etrafına da paralel ince ve cılız çizgiler çizdi. Eliyle kalın ve dümdüz çizgiyi işaret etti ve “İşte şu benim dosdoğru yolum. Buna tabi olun. Şu kenardaki paralel çizgilere, paralel dinlere tabi olmayın. Paramparça olursunuz. “Sakın ha beni, Hristiyanların İsa’yı abartıp öveceğiz diye büyüttükleri gibi siz de beni büyütmeye kalkmayın. Benim için Allah’ın kulu deyin. Ben kullukla övünen birisiyim. Sakın ha beni kulluk makamından insanlık, beşerlik makamından başka bir makama yükseltmeyin. “Sakın benden sonra kabrimi tapılacak bir put hâline getirmeyin. Nerede olursanız olun bana salât-ı selâm yollayın. O bana ulaşır.”

İHSÂN TASAVVUF DEMEKTİR

İmana, İslama, ihsana dair ne varsa orucu, zekâtı, namazı ve hepsini Peygamberden öğrendiğimizi dile getiren Koruyucu, tasavvufa dair şu açıklamaları yaptı. “Peygamber (S.A.V.) imanı, İslam’ı ve ihsanı tarif etti. İhsan dediğimiz şey.. İşte bu da tasavvuftur. İman; akâid, akide. İslâm; fıkıh, ibadetlerimiz, zahiri amellerimiz. İhsan nedir? O da tasavvuf dediğimiz şeydir. Fıkıh pratik amellerimiz, ibadetlerimiz. Bunu kimden öğrendik.? Muhammed Mustafa (S.A.V.)’den. Ona kim öğretti? Allah azze ve celle. İman esaslarını kimden öğrendik. Muhammed Mustafa (S.A.V.)’den. Ona kim öğretti? Allah azze ve celle. Tasavvufu kimden öğrendik? Muhammed Mustafa (S.A.V.)’den. Ona kim öğretti? Allah azze ve celle. Şunu da sakın unutmayın: “İtibar mânâya, lâfızlara değil.

TASAVVUF VE MİSTİSİZM BİRBİRİNDEN BAĞIMSIZ

Amellerin içeriği, doluluğu, kulluğun derinliğine tasavvuf denildiğini kaydeden Koruyucu, bir ilim olan ihsana, hicri 200’lerden sonra “tasavvuf” denilmeye başlandığını belirterek şu açıklamalara yer verdi:

Eskiden mutasavvıflara zâhid deniliyordu. Önceki adı sulaha, ubbad idi. Şeytan isimlerle oynamayı seviyor. Tabelaya tasavvuf ismini çakınca orası tasavvuf olmuyor. Bizim İslâm tasavvufu, ehl-i sünnet tasavvufu dediğimiz şeyle mistisizm birbirinden bağımsızdır.

İslâm tasavvufu, İslâm fıkhının, akidesinin aynısıdır. Ölçeğini, kurallarını, kâidesini Allah ve Rasûlünden alır. Kur’an ve sünnetten alır. Pratiğini sahabenin uygulamasından alır. İslâm’ın bilip de reddettiği taifelerden Ateşperestler, Hristiyan ruhbanlar, Budist mistikler, Yahudi kelamcılar ve Yunan felsefecilere karşı İslam âlimleri önlem almaya başladılar. O bizim zühd, takvâ, teslimiyet, ihlâs ve samimiyet olan tasavvufumuz ağır ağır mistiklerin uğrak yeri hâline gelmeye başlayınca zâhidler dünyasından Cüneyd El-Bağdadî, şu uyarıyı yaptı: “Ey ümmet! Her tasavvuf tabelasını eline alan mutasavvıf değildir. Bizim için aslolan Şeriat’tır. Bir adam Muhammed’in getirdiği şeriatının gereklerini yerine getirmiyor, onun dışında bir şeriat ortaya koymaya çalışıyorsa; bu adamı uçarken görseniz, kanadına vurun indirin aşağıya. Suda yürürken görseniz, inanmayın reddedin” dedi.

PEYGAMBER EFENDİMİZ’İN TASAVVUFU İHSANDI

İmam Matüridî’nin koca tefsirinin iki büyük düşmanı var. Biri aklı ilahlaştıran, akla tapan Mutezile. İkincisi de Bâtınî sufiler. İmam Şahı Nakşibend diyor ki; “Tasavvuf dediğin Muhammed Mustafa’ya ittibadır. Sünnete, şeriata tabi olmayan bir adamın tasavvufundan bahsedilemez” diye itiraz ediyor. Ne kadar itiraz ederlerse etsinler. Öbür tarafın elinde imkân var. Öbür tarafın cennet bağışlaması kolay. Haramı helal etmesi kolay. Öbür taraf zenginlere, yöneticilere, güç sahiplerine daha hoş geliyor. Öbür taraf çok daha debdebeli, cazibeli. Nefse çok hoş gelen şeyler söylüyor. Diyor ki, aslolan Allah aşkıdır. Allah’ı bil kâfidir diyor. Sonra Allah’a o kadar yakın olursun ki, Allah senin içinde kaybolur diyor. Buna Hulûliye diyoruz. Zühd, şeriata sarılma, samimi bir Müslüman olma, ihlâslı bir secde, adam akıllı bir oruç! Orucun da namazın da içi dolmalıydı. Buydu bizim tasavvufumuz. Bir tarafta ehl-i sünnet dediğimiz tasavvuf hep var oldu. Ama öbür tarafta dinin temelini dinamitleyen, büyüklerini ilâhlaştıran ve tapınak hâline getiren, büyüklerinin kâbirlerini sanki bir puthâneye çeviren, tarikat liderlerini gaybı bilen, kalplerden geçeni okuyan, insanüstü yetkilere sahip gören bambaşka bir din çıktı tasavvuf adı altında. Bizim Efendimiz’in tasavvufu olan ihsana ihtiyacımız var. Ama bunun için bir şeyhe ihtiyacımız yok. Muhammed Mustafa (S.A.V) Efendimiz’in öğrettikleri bize yeter.”

Meram Gençlik Merkezi’nde gerçekleştirilen tasavvuf sohbetinin soru-cevap kısmından sonra Mustafa Koruyucu’ya, derneğin hediyesini HİSDER Başkan Yardımcısı Mustafa Dündar, eğitimci Muhammed Acıyan’la birlikte takdim etti.

hisder1.jpg

hisder2.jpg

HABERE YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.