Fahri Kubilay
Hızlı dönebilmek hüner ister
Bilindiği gibi özelleştirme süreci başlayalı beri, Seydişehir Eti AŞde gerek sivil toplum örgütlerinin başkanları gerek siyasi parti temsilcileri gerek Seydişehirde hatırlı kişiler, işçinin önüne düşerek özelleştirme yapan hükümete, hükümet temsilcilerine ve alıcı firmaya yapılan onca hakarete, onca ağır sözlere karşı hiçbir tepki göstermeden işçileri desteklediler. Onca şey söylendi Gün geldi Eti AŞ satıldı ve satış sözleşmesi tamamlanıp alıcı firma Seydişehire geldi. Akşam olunca alıcı firmanın araçları tahrip edildi. Bu kurum ve kişilerden Yapmayın, etmeyin kardeşim, bu milli servettir, Seydişehire yakışmaz diyen çıkmadı.Ama Cumartesiden beri takip ediyorum da bu hatırlı kişilerden kimlerin Eti AŞnin yeni sahibi CE-KA firması yetkilileriyle görüşmeye gittiklerini, gitmeyenlerin sıra beklediklerini, kimlerin görüştüğünü görseniz inanamazsınız. Pekala, bu kadar kısa süre içerisinde ne değişti, hani vatan satılamazdı, hani satanlara alanlara söylenen o laflar? Bu kadar dar alanda bu kadar çok manevra yapabilmek, bir hayli hüner işi olsa gerek. E kardeşim, biz demedik mi, Böyle yapmayın, yarın yüz yüze bakamazsınız diye. Şimdi ne demeli, ben bir şey diyeyim de hiç kimse alınmasın. Bu toplumun bazı kurum ve kuruluşlarının mı diyeyim, bazı zevat-ı kiramın mı diyeyim, dar alanda manevra yapma kabiliyeti çok gelişmiş. Maşallah. Bir anda 360 derece, hiç zorlanmadan hızla dönülebiliyormuş. Ne diyelim! Ne diyeceğimi siz aslında tahmin ettiniz, o kısmı da varın siz tamamlayın.. SEYDİŞEHİR -ANTALYAYOLUNDA ÖLÜM VİRAJLARI Tarif etmeye çalıştığım yer, Seydişehir-Antalya yolunda altıncı kilometreden başlayıp onikinci kilometreye kadar devam eden kısım. Başlığımı çok abartılı bulabilirsiniz. Tarif ettiğim yerde bir ayın içinde ölümlü ikinci korkunç kaza oldu. İki kazada tam altı kişi hayatını kaybetti. Birinci kazada kurtulan yok, araçta bulunan dört kişinin hepsinin feci şekilde öldüğünü görgü tanıkları anlatıyor. İkinci kazada ise geçen hafta Pazar günü yakinen tanıdığım Seydişehir Mahmut Esat Anadolu Lisesinin bu yıl mezun olan öğrencileri. İşte o öğrencilerden ikisi hayatını kaybetti. Gencecik iki fidan, daha hayatının baharında, ÖSSde başarılı olmuş ve okuma hayaliyle mühendis olma hayaliyle yanıp tutuşan gencecik dört delikanlı. Gezmek için çıktıkları yoldan ikisi eve dönemiyor; biri ağır yaralı birisi şans eseri kurtulmuş. Bu söylediklerim son bir ayda meydana gelen ölümlü kazalardan sadece ikisi. Eğer o yolu kullanan varsa, mutlaka görmüştür.Yolun o bölgesinin sağ tarafı adeta kaza çöplüğü. Devrilen kamyonların yük kalıntıları, kasa kırıkları, boya atıkları, tankerlerden dökülen zift atıkları, ne ararsanız var. Yolun kenarındaki bariyerlerin ne hale geldiğini siz düşünün. Şimdi diyeceksiniz ki, Vasıtalar yavaş gitsinler! Pekâlâ kardeşim ben de derim ki, Niye 5 km ileride veya 5 km geride bu kadar çok kaza olmuyor. Ben iddia ediyorum, yolun bu kısmında hata var, teknik boyutu tartışmayacağım bir sürücü olarak. Yolun bu kısmı, insanı kesinlikle aldatmakta. Niye kazalar hep yukarıdan gelirken oluyor da aşağıdan çıkarken olmuyor. Çünkü aşağıdan çıkarken yolun ne kadar virajlı olduğunu görüyorsun, ama yukarıdan gelirken devam eden düzlük bir anda bitiyor ve o can alan virajlar başlıyor. Bu yolun bu kısmı, hiç yeni trafiğe açılmış bir yola yakışmıyor. Başka ülkede olsa bu yolu yapan da yaptıran da mahkemelik olur. Maalesef bu ülkede bunlar olmuyor, ama vatandaşın canı yanmaya devam ederse maddi ve manevi bir çok kaybımız olacaktır.Sonuç olarak diyorum ki sizin dikkatinizi çekmek için daha kaç aracın uçması lazım, daha kaç ailenin yok olması lazım, daha kaç fidanın yerinden kopması lazım?