Horasan erlerinden haber var
“Abâ var post var meydanda er yok / Horasan erlerinden bir haber yok / Uzun yollarda durdum hiç eser yok / Diyâr-ı Rûm’a gelmiş evliyâdan” der, Yahya Kemal Beyatlı bir şiirinde.
“Abâ var post var meydanda er yok / Horasan erlerinden bir haber yok / Uzun yollarda durdum hiç eser yok / Diyâr-ı Rûm’a gelmiş evliyâdan” der, Yahya Kemal Beyatlı bir şiirinde. Kerbelâ hadisesinin ve hilafet makamının saltanata dönüşmesinin ardından, İmâm-ı Musâ Kâzım ve İmâm-ı Aliyyü’l Rızâ’nın Horasan bölgesine kadar hicret ettikleri ve İslâm’ın güzel ahlakını yaydıkları bilinmektedir.
Bu bölgede gelişen ve ‘Horasan melâmetiliği’ (birinci devre melâmiliği) diye bilinen tasavvuf anlayışı, dinin sadece belirli ritüellere hapsedilmesini doğru bulmaz. Onlara göre dinin emirlerini tavizsiz yerine getirmekle birlikte, kişi dünya hayatındaki görevini de ihmal etmemelidir. Riyadan kaçmak, ‘el kârda, gönül yarda’ yaşamak, hizmetten geri kalmamak esastır. Bu mektep, Orta Asya’da büyük mutasavvıflar yetiştirdikten sonra Batı’ya uzanmış; Abdalân-ı Rûm (dervişler), Bacıyân-ı Rûm (hanımlar), Gaziyân-ı Rûm (gaziler), Ahiyân-ı Rûm (esnaf ve sanatkârlar) eliyle Anadolu ve Rumeli’nin Türkleşmesinde, İslâmlaşmasında büyük rol oynamıştır. Mehmet Hakan Alşan, Karakutu Yayınları’ndan çıkan ‘Horasan Erenleri’ kitabında, tasavvuftaki ‘Horasan mektebi’ni tarihî ve karakteri açısından inceledikten sonra, Yahya Kemal’in hasretle haberlerini beklediği Horasan erenlerini anlatıyor. Ardından da Abdalân-ı Rûm, Bacıyân-ı Rûm, Gaziyân-ı Rûm ve Ahiyân-ı Rûm’un ileri gelen simalarını tek tek tanıtıyor. Memleket