Hububat tarlalarında "harman" mesaisi

Hububat tarlalarında "harman" mesaisi

Ankara'nın Çubuk ilçesinde, hububat üreticilerinin tarladaki hasattan ürünün patoza verilmesine kadar uzun bir süreci kapsayan harman mesaisi, renkli görüntüler oluşturuyor - 50 yaşındaki Hatice Ünal: - "Buğdayını çıkarıp bir kısmını kışlık için ayırıyoru

ANKARA (AA) - HÜSEYİN YİĞİNER - Ankara'nın Çubuk ilçesinde, hububat üreticilerinin tarladaki hasattan ürünün patoza (harman işini yapan makine) verilmesine kadar uzun bir süreci kapsayan harman mesaisi, renkli görüntülere sahne oluyor.

İlçeye bağlı kırsal mahallelerden Durhasan'da yaşayan çiftçiler, günün sonunda çuvallara doldurulup ambarlara kaldırılan hububat ürünlerinin tanesinin sap ve samanından ayrıştırıldığı harman yerinde, akşam geç vakitlere kadar ter döküyor.

Mahalle sakinlerinden Selver Ünal (65), AA muhabirine yaptığı açıklamada, uzun süredir tarım ve hayvancılıkla uğraştığını söyledi.

Ünal, 80 haneli köyde genç olarak sadece oğlunun kaldığını, gençlerin artık köyleri tercih etmediğini dile getirerek, şöyle konuştu:

"Ben burada doğdum, burada evlendim ve burada da yaşıyorum. Köyümü ve köyde yaşamayı seviyorum. Geçmişte ekim ve biçme işlerini öküzlerle yapardık. Sabahtan akşama kadar iki öküz koşardık. Eskiden pek zordu şimdi kolayladı ama ne fayda ömür bitti. Yaklaşık 40 yıl bizzat kendim koyun güttüm. Gençliğimizde çok ezildik. Bu yaşta eşime ve çocuğuma yardım ediyorum. Bir tane oğlum var, o da köyün tek genci. Burada kalsın diyorum ama kızlar iş çok diye köye gelmiyorlar. Şehirde oturursa evleniyorlar olmazsa evlenmiyorlar. Nasıl olacak bilmiyorum bugüne kadar bir kız bulamadık işte. Bu nedenle de gençler hep Çubuk'a ya da Ankara'ya gitti."

Burhan Ünal (27) da "Annem ve babamla birlikte yaşıyorum. Köyde yaşamak elbette zor. Bu köyde benden başka genç yok, son genç benim." ifadelerini kullandı.

- "Genç kalmayınca işler bize kaldı"

Eşine her işte yardım ettiğini vurgulayan Hatice Ünal (50) ise tan yerinin ağarmasıyla başlayan patoz mesailerinin akşama kadar sürdüğünü söyledi.

Ünal, eve gidince de diğer işleri yapmak zorunda olduğunu belirterek, kış ayına kadar gece gündüz çalıştıklarını anlattı. Elde ettikleri ürünün fazla para etmemesinden yakınan Ünal, şunları dile getirdi:

"Günümüz hep dolu dolu geçiyor. Allah'ıma çok şükür elimiz ayağımız tutuyor ve çalışıyoruz. Bu iş adamın varsa kolay, adamın yoksa çok zor. Kızım bir haftalığına geldi yardıma. Buğdayını çıkarıp bir kısmını kışlık için ayırıyoruz, bir kısmını da satarak harçlık yapıyoruz. Köyde, evde genç kalmayınca işler bize kaldı. Akşama kadar elde ettiğimiz bir ton buğday. Onu da satınca 800 lira ancak ediyor. Emeğimizin karşılığını alamıyoruz. Sekiz çuval yem ancak yapıyor."

Alican Ünal (53) da iklim şartları nedeniyle tarlalardan yılda sadece bir kez ürün alabildiklerini belirtti.

Ünal, "Köyde yalnız iş olmuyor. Bu nedenle de eşim de bize yardım ediyor. Hep beraber çalışıyoruz. Birlikte hayvanlara bakıyoruz, inek sağıyoruz, hasat ediyoruz, bahçe işleri yapıyoruz. Onlar bizim elimiz ayağımız. Onlar olmasa biz tek başımıza bu işleri yapamayız. İlkbaharda başlıyoruz kışa kadar çalışıyoruz. Kışın çok fazla iş olmuyor." görüşünü aktardı.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı