HUZUR VE BEREKET AYI RAMAZAN - Uzmanlardan, kronik kalp hastalarına oruç önerileri

HUZUR VE BEREKET AYI RAMAZAN - Uzmanlardan, kronik kalp hastalarına oruç önerileri

Uzmanlar kalp yetersizliği, tansiyon ve ritim bozukluğu rahatsızlıkları bulunan, baypaslı, stentli, kalp kapağı değişen kronik kalp hastalarının mutlaka hekimlerine danışarak kontrollerini yaptırdıktan sonra oruç tutmalarını ve ilaçlarını aksatmayarak bun

İSTANBUL (AA) - ELİF KÜÇÜK - Uzmanlar kalp yetersizliği, tansiyon ve ritim bozukluğu bulunan, baypaslı, stentli, kalp kapağı değişen kronik kalp hastalarının mutlaka hekimlerine danışarak kontrollerini yaptırdıktan sonra oruç tutmalarını ve ilaçlarını aksatmayarak bunları iftarla sahur aralığına göre ayarlamalarını öneriyor.

Kronik kalp hastalarının ramazanda dikkat etmeleri gereken konulara ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Öğretim Üyesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Uzun, hastaların oruç tutup tutamayacaklarını hekimleriyle konuşmalarında fayda olduğunu söyledi.

Ramazanda oruç tutmanın çoğu kalp hastası için sorun teşkil etmediğini aktaran Uzun, ancak özellikle kalp yetmezliği, diyabet ve böbrek hastalığı olanlar ile idrar söktürücü ilaç kullanan ve ilaç kullanımı iftar ve sahur vakitlerine göre ayarlanamayan kişilerin daha dikkatli davranması ve oruç tutup tutamayacaklarına dair hekimlerine danışmaları gerektiğini vurguladı.

Sıcak havanın kalp hastalarında sıvı kaybına, kan basıncında yükselmeye (bazen sıvı kaybına bağlı tansiyon düşmelerine) ve stres yaratması durumunda ritim bozukluğuna neden olabileceğini ifade eden Uzun, bu nedenle kalp hastalarını aşırı sıcaklarda mümkün olduğunca dışarı çıkmamaları ya da serin yerleri tercih etmeleri ve efor sarf ederek vücut sıcaklıklarını daha da artırmamaları konusunda uyardı.

Prof. Dr. Uzun, oruç tutan kalp hastalarına ise bu konuda daha dikkatli olmaları önerisinde bulunarak, "Çünkü lazım olduğunda sıvı kaybını telafi etmeleri mümkün olmamaktadır. Yapılan bazı çalışmalar, ramazan ayında kalp krizlerinde bir artış olmadığını, azalma olduğunu bildirmektedir. Ayrıca, kalp krizinin tetiklenmemesi için hastaların oruç tutmalarında bir sakınca olup olmadığını hekimlerine danışmaları, ilaçlarını iftar ve sahur vakitlerine göre ayarlamaları, ilaçlarını aksatmamaları, iftar ve sahurda aşırı yemekten kaçınmaları gerekir." diye konuştu.

- "Oruç düzenine uygun alternatif ilaç konusunda hekimle konuşulmalı"

Uzun, ramazanda 2'ye düşen öğün sayısının hastalarda aşırı yemek yemeye neden olduğunu belirterek, kalp hastalarının ise aşırı yemekten kaçınması, yemeği iftar ve sahur arasına düzenli yayması, sahuru ertesi günkü sıvı kaybını azaltacak şekilde bol lifli ve yeterli sıvıyla desteklemesi gerektiğini söyledi.

Kalp ya da hipertansiyon hastalarının neredeyse tamamının ilaç kullandığını kaydeden Uzun, bu ilaçların çoğunun günde bir kez alınan ilaçlar olduğunu ve oruç tutarken iftar ile sahur arasındaki süreçte kullanılabileceğini anlattı.

Prof. Dr. Uzun, sabah alınan ilaçların sahurda, akşam alınan ilaçların da iftarda kullanılmasının çoğunlukla mümkün olduğunu dile getirerek, "Öte yandan, günde 2 ya da daha fazla alınması gereken ve bunların eşit aralıklara yayılması zorunlu olan durumlarda oruç tutulması sakıncalı olabilir. Böyle durumlarda oruç tutmak isteyen hastaların oruç düzenine uygun alternatif ilaç olup olmadığını hekimleriyle konuşması önerilir." ifadelerini kullandı.

Kalp hastalarının oruç tutma konusunda hekimlerine danışmaları gerektiğini vurgulayan Uzun, "Oruç tutarken herhangi bir şikayetleri olursa derhal hekime danışmalılar. Bundan daha sıkı bir doktor gözetimine ihtiyaç yoktur. Zira, oruç tutarken sağlanan yemek düzeni, ek bir hastalıkları, kalp yetmezlikleri yoksa ve ilaçlarını ayarlayabilmişlerse onlara ek yük oluşturmaz. Oruç tutmanın kesin olarak sakıncalı görüldüğü kişiler ise ileri kalp yetmezliği, kontrol edilmemiş diyabeti (özellikle insülin kullananlar) ya da hipertansiyonu, böbrek yetmezliği, ilaç düzeni iftar ve sahura göre ayarlanamayanlar, yakın zamanda kalp krizi ya da kalp ameliyatı geçirmiş olanlar şeklinde sıralanabilir. Ayrıca hastaların oruç tutup tutamayacakları kişiye özgü bir konudur ve hekimle tartışılmadan kesin bir karara varmak yanlıştır." değerlendirmesini yaptı.

- "Mutlaka kardiyoloji uzmanına müracaat edilmeli"

SBÜ Öğretim Üyesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ali Rıza Akyüz de ramazandaki uyku ve yeme düzeni ile ilaç takvimi değişikliklerinin kronik kalp hastalarını etkileyebileceğini söyledi.

Kronik kalp hastalıklarının, stabil atar damar sertliği (baypaslı ve stentli hastalar) ve hafif düzey ritim bozukluğundan ciddi kalp yetersizliğine kadar geniş dağılımlı olduğunu belirten Akyüz, bu hastaların oruç tutup tutmama kararının ise hastalığın ciddiyetine, kullanılan ilaçların gün içi alım miktarına, dozuna ve kalp rahatsızlığına eşlik eden diğer hastalıklara bağlı çok faktörlü bir karar olduğunu aktardı.

Doç. Dr. Akyüz, bu nedenle hastaların oruç tutmaya başlamadan önce mutlaka kardiyoloji uzmanına danışmalarını ve kontrolden geçtikten sonra bu kararı vermelerini önerdi.

Baypaslı, stentli ve kalp yetersizliği olan hastaların oruç tutup tutamayacağına dair değerlendirmede bulunan Akyüz, şöyle konuştu:

"Baypaslı ve stentli hastaların yapılan kalp ultrasonografilerinde kalp fonksiyonları normal ve herhangi bir şikayetleri yoksa, az miktarda ya da günde tek doz kullanılan ilaç alıyorlarsa oruç tutmalarında sakınca yoktur. Ancak hastalarda göğüs ağrısı, nefes darlığı ve çarpıntı varsa, çoklu ilaç almak zorundaysa ve alınan bu ilaçların günde tek doz kullanım olanağı yoksa hastalarda tekrar bir damar tıkanıklığı ve kalp yetmezliği olabileceği için ilgili alanda uzman doktor tarafından kontrol yapılmadan oruç tutmalarını kesinlikle önermiyoruz.

Kalp yetersizliği olan kişilerin de kalp yetersizliği kötüleşmesiyle hastaneye yatış öyküleri yoksa, idrar söktürücü ilaç kullanmıyorlarsa hekimlerine danışarak oruç tutabilirler. Ancak çoğu kalp yetersizliği hastası vücutlarında artan aşırı tuz ve suyu azaltmak için idrar söktürücü ilaçlar kullanıp zaman zaman hastaneye yatış ihtiyacı hissederler. İlaçların etkisiyle oruç zamanı aşırı tuz ve su kayıpları olur. Bu durum, aşırı tansiyon düşüklüğüne hatta bayılmalara neden olabilir. İftarda, aniden vücuda yüklenen aşırı su ve tuz, zaten sınırda pompalama gücü olan kalbi aşırı çalışmaya zorlar bunun yanında hızlı ve bol yemek sonrası mide, bağırsak sisteminin kan dolaşım hızı ve miktarı artarak kalbe ek yük getirir. Tüm bunların neticesinde kalp yetersizliği kötüleşebilir. Bu sebeplerden dolayı hekimlerine danışmadan oruç tutmamalıdır."

- "Kan sulandırıcı kullanan hastalarda INR düzeyi değişkenlik gösterebilir"

Akyüz, kalp kapağı değişen hastaların, kalp fonksiyonlarının normal olması ve ek hastalıklarının olmaması koşuluyla kullandıkları ilaçlar hekimlerince düzenlenerek oruç tutabileceklerini kaydetti.

Ancak kan sulandırıcı (coumadin) kullanan hastalarda INR düzeyinin ramazan ayında değişkenlik gösterebildiğini aktaran Akyüz, "Bu nedenle ramazan süresince INR ölçümlerinin daha sık yapılması öneriliyor. Oruç tutarken coumadin iftarda daha yakın INR takibiyle belirlenecek dozlarda alınabilir." dedi.

Tansiyon ile ritim bozukluğu bulunan hastalara da tavsiyelerde bulunan Akyüz, şunları kaydetti:

"Günde tek doz alınan ilaçlarla tansiyonu normal değere gelen, ek hastalığı olmayan kişiler oruç tutabilirler. Ancak dirençli hipertansiyonu olan olgular kan basıncı normal sınırlara inmeden oruç tutmamalıdır. Hastada kontrolsüz hipertansiyon, tedavi edilmemiş koroner arter hastalığı ya da ileri kalp yetmezliği varsa bu hastalar hekimlerine danışmadan kesinlikle oruç tutmamalı. Ritim bozukluğu olan birçok hasta, ilaçları hekimleri tarafından düzenlenerek sorunsuz şekilde oruç tutabilir. Ancak oruçla birlikte aşırı su ve tuz kaybına bağlı elektrolit dengesizliğinin ve bunun sonucunda ritim bozukluğunun tetiklenebileceği göz ardı edilmemelidir. Özellikle ailesel ritim bozukluğu olan ve şok cihazı takılmış hastalar oruç tutmadan önce mutlaka hekimlerine danışarak bu kararı vermelidir."

Ali Rıza Akyüz, kronik kalp hastalarının ramazanda 2 öğün yerine 3 öğün yemek yemesi gerektiğini belirterek, sözlerini, "Bu 3 öğün iftar, iftardan 2-3 saat sonra ve sahur şeklinde olmalı ve aşırı miktarda olmamalıdır. Bu sayede öğün ve yiyecek miktarı bölündüğünden hastanın kardiyak yükü artmamış olacaktır. Özellikle kalp atar damarlarında sertlik olan hastalarda iftarda fazla miktarda yağlı ve hamur işi içeren içeren gıdaların tüketiminin mide bağırsak sistemindeki kan akımı artışına neden olarak kalp krizini tetikleyebileceği unutulmamalıdır." diye tamamladı.

Kaynak:Haber Kaynağı