yazar-64
İkinci Meşrutiyet V
Bir Kaç Başka Açıdan İkinci Meşrutiyet V
Konumuz etrafında geçtiğimiz hafta devrim, ihtilal, darbe, inkılâp kelimelerinin lügatteki tanımından yola çıkarak fiiliyatta meşrutiyetin bahsi geçen kelimelerden hangisiyle izah edilmesi gerektiği üzerinde durmaya çalışmış ve konuya kaldığımız yerden Ayşe Hür’ün bir gazete makalesinden yola çıkarak batı dilleriyle bağlantılarını da nazar-ı dikkate alarak açıklamaya çalışacağımızı söylemiştik.
Yönetimdeki padişahtan talep edilen dönemin kalemleri tarafından da ısrarla telkin edilen ve sonunda İttihat ve Terakki’nin çalışmaları ile ilan edilen/ettirilen meşrutiyet rejimi sureta gayet meşru yollarla olması itibariyle yönetimdeki görünür vaziyetini “Toplum düzenini ve yapısını daha iyi duruma getirmek için yapılan köklü değişiklik, iyileştirme, devrim, reform” tanımı içine alabiliriz. demiştik. Meselenin batı dilleri ile alakasını ve devrimin beyin takımının kelimeler etrafında niyetlerinin izahını Hür’e bırakalım: “‘Devrim’ karşılığında Hint-Avrupa dillerinde kullanılan revolution, revolucion, rivoluzione gibi sözcükler Latince revolvere sözcüğünden türemiştir. ‘Revolvere’ ise, eriye dönmek, dönmek, kendi üzerine yansımak, bir aks üzerinde hareket etmek, bir gök cisminin yörüngesi etrafında dönmesi anlamına gelen bir astronomi terimidir. Copernicus'un İskenderiyeli astronom Ptolemaeus’un dünya merkezli güneş sistemine meydan okuyan ünlü eseri De revolutionibus orbium coelestium’dan (1543) sonra bilim dünyasında yaygınlaşan terim, siyasi anlamını 1642-1653 arasında İngiltere’de, Parlamento ile Kral arasında yaşanan ve I. Charles’ın idamı ile biten mücadeleden sonra kazandı. O zamana dek İngiltere’de yaşanan onlarca iç savaş esas olarak ‘kimin yöneteceği’ konusuna odaklanmışken, ilk kez ülkenin ‘nasıl yönetileceğini’ mesele olmuştu. Ancak bu olay ileriye doğru çizgisel bir hareketten çok düzenin restorasyonunu içeriyordu.“ Terimin ‘geriye dönüş’ anlamını yitirmesi Fransız Devrimi ile oldu. 1787'de başlayan, doruk noktasına 1789’da ulaşan ve değişik aşamalardan geçerek 1799'a kadar süren bu büyük toplumsal altüst oluş Fransa’da ‘ancién regime’i sona erdirmekle kalmamış, Avrupa tarihinde de yeni bir sayfa açmıştı. Gerçi, 1792’de Cumhuriyetin ilanından sonraki 75 yıl içinde Fransa cumhuriyet, imparatorluk ve monarşik yönetimler arasında gidip geldi ve taraflar arasındaki hesap ancak 1894-1906 arasında Fransa’yı altüst eden Dreyfus Davası’ndan sonra kapandı ama sonuçta, iktidar feodaliteden burjuvaziye geçti, (her ne kadar evrenselci iddialarla yola çıkıldıysa da) ulus-devlet egemen siyasi yapı haline geldi, laiklik, vatandaşlık gibi kavramlar ortaya çıktı.”[1]
Yazar bundan sonraki kısımda devrimin geç kalmış bir “liberal devrim” mi yoksa dönemin mühim kalemlerden birinin tabiriyle-bu ifade Hür’e ait değil- “külli bir istibdadın” başlangıcı mı olacak bunu sorgulayacak biz de yazımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz…