Zeki Oğuz
İl Halk Kütüphanesi
Bir kurumu gerçek kimliğine kavuşturan,onu her gün biraz daha ileriye götüren başında bulunan yöneticinin kişiliğidir.
İl Halk Kütüphanesi’ne ne zaman yolum düşse “Celaleddin Kişmir ağabey, yarattığın kurum gör ne hallerde, gör nasıl beceriksiz ellerde?” derim kendi kendime.
Yirmi yıl kadar önceydi, bir araştırma için kütüphanenin gazete arşivine inmem gerekti. İçler acısıydı arşivin hali. Dergiler, gazeteler rastgele, yığın yığın istif edilmişti. Yürekler acısıydı görüntü. Birkaç yıl önce Haşim hocanın gayretleri ile bu arşiv Selçuk Üniversitesi’ne geçti de eli yüzü düzgün bir arşiv oluşturuldu.
Şehrimizde sanat galerilerinin eksikliğini,bir fotoğraf sanatçısı olarak her zaman hissettim. Başka arkadaşlar da yaşadı bu eksikliğin sıkıntısını. Hiç istemediğim halde kütüphanenin giriş salonunda açtım bazı sergilerimi. Her seferinde yüzüm kızararak karşıladım sergiye gelenleri. Çünkü fotoğrafları astığım panolar lime lime dökülüyordu. Kaç kere kütüphane müdürüne rica ettim “Panoların üzerindeki bezleri değiştirin” diye. Parası olmadığından, ödeneksizlikten yakınıyordu her seferinde. Bence ödeneksizlik değil yeteneksizliktendi bu. hangi iş adamımıza rica etse yaptırabileceği bir şeydi.
Rahmetli Sefa amcaya sağlığında, nerdeyse her karşılaşmamızda rica ederdim, sağlığında kitaplarını İl Halk Kütüphanesi’ne ya da Koyunoğlu Müzesi’ne armağan etmesi için. Bir seferinde sert bir tepki göstermişti Sefa amca. Sonra, çaylarımızı yudumlarken anlattı tepkisine neden olan olayı. Sefa amca Konya ve kültürüyle ilgili kitapları biriktiriyordu. Bir seferinde bu konuların dışında kalan iki yüze yakın kitabı İl Halk Kütüphanesi’ne bağışlamış. Yıllar sonra arşive indiğinde bu kitapların rast gele atılıverdiğini görmüş. Elbette kitabın değerini bilen hiç kimse koleksiyonunu bağışlamaz böyle ciddiyetsiz bir kuruma. Bu yüzden değil mi şehrimiz aydınlarının koleksiyonlarını bağışlamak için ciddi bir kuurm arayışına girmeleri.
Çalı Kültür Sanat Dergisi olarak 1997’den bu yana onlarca etkinliğimizi Kütüphane konferans salonunda gerçekleştirdik. Maalesef hiçbir kütüphane yetkilisini bu etkinliklerde görmek mümkün olmadı. Son etkinliğimiz 29 Nisan Bahar Şenliği’ydi. Müdüre çıkıp salonu tahsis edip edemeyeceklerini, bana salonun boş olduğu bir tarihi bildirmelerini rica ettim. Önce tamam, dedi. Ardından, çeşitli mazeretler üretmye başladı. En sonunda topu Abdüssettar beye havale etti. Abdüssettar beyin desteğiyle etkinliği gerçekleştirdik.
Yıllar önce kaliteli bir ses düzeni kurulmuştu konferans salonuna. Ses düzeni var da düzene bakacak akıllı biri yok kurumda. Abdüssettar bey bana bağırıyordu açılış konuşmasını yaparken,ben teknik işlerden ne kadar anlıyorsam. O da haklıydı konuşması kötü bir gürültü olarak yayılıyordu salona.
Ah, Celaleddin Kişmir, yıllarca emek verdiğin kurumun başına kitabın K’sından habersiz adamlar getiriliyor nedense. Birgün Konya’ya yolun düşerse hiç girme o kurumdan içeriye. Yoksa, yaşlı yüreğin dayanmaz gelip yücelttiğin kurumun haline.