İlkbaharın Gelişiyle Yunusların İstanbul Boğazı'nda Görünürlüğü Arttı
İÜ Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Arda M. Tonay, İlkbaharda balık göçüyle birlikte yunusların İstanbul Boğazı'nda görünürlüğünün arttığını söyledi.
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Su Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi ve Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Arda M. Tonay, ilkbaharda balıkların Marmara Denizi'nden Karadeniz'e doğru göç ettiklerini, ilkbaharın da balık göçüyle birlikte yunusların İstanbul Boğazı'nda en fazla görüldüğü mevsim olduğunu belirtti.
Tonay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İstanbul Boğazı'nda nesli tehlike ve koruma altında olan "afalina", "tırtak" ve "mutur" adı verilen 3 tür yunusun yaşadığını söyledi.
En fazla 150 santimetre uzunluğunda, insanların pek görmediği küçük bir yunus türü olan muturun, İstanbul Boğazı'nda yaşasalar da görülmelerinin zor olduğunu anlatan Tonay, açık deniz yunusu olan tırtakların özellikle ilkbahar ve sonbaharda boğazdan geçiş yaparken görüldüğünü, afalina türünün de yıl boyunca İstanbul Boğazı'nda olduğunu dile getirdi.
Tonay, İstanbul Boğazı'nda yunus gözlemlerinin ilkbaharda balık göçüyle arttığını aktararak, şu bilgileri verdi:
"İlkbaharda balıklar Marmara Denizi'nden Karadeniz'e, yani kuzeye doğru, sonbaharda ise kuzeyden güneye doğru göç ediyor. İlkbahar bu yüzden balık göçüyle birlikte yunusların İstanbul Boğazı'nda en fazla görüldüğü mevsimdir.
Son zamanlarda sosyal medyaya yansıyan yunus görüntüleri çok normal görüntülerdir. Bu mevsim zaten İstanbul Boğazı'nda yunusların en fazla görüldüğü zaman. Özellikle İstanbul Boğazı'nın kuzey ve güney ağızları, bu hayvanların doğal beslenme alanlarıdır.
Deniz trafiği azaldığı için hayvanları daha fazla görme şansına sahibiz. Çünkü trafik çok yok, hayvanlar daha görünür oldu. Bunun yanında yunuslar kullanım alanlarında daha fazla vakit geçiriyor olabilirler. Karaköy, Haliç'in ağzı, Sarayburnu ve Kadıköy normalde çok fazla vapur trafiğinin olduğu yerler. O alanda yunuslar hep varlardı.
Bakmayı bilen gözler onları orada görüyor. Ancak şu an koronavirüs tedbirleri kapsamında pek gemi trafiği olmadığı için normalde kullandıkları bölgeleri daha sık ziyaret ediyor veya hiç görmediğimiz yerlerde görülüyor olabilirler. Tüm dünyada hayvanların bugünlerde yayılım alanlarını genişlettiğini görüyoruz. Bundan dolayı bu görüntülerin hepsi normal ve bu zamanlar yunusların en aktif olduğu zamanlar."
"Yunuslar marinalarda genelde en sakin saatlerde bulunurlar"
Sosyal medyadaki görüntülerde Moda sahili, Karaköy ile Ataköy ve Kalamış Marina'da afalina ve Bebek'te mutur türü yunusların görüldüğüne değinen Tonay, "Yunuslar marinalarda genelde en sakin saatlerde bulunurlar.
Marinalarda bu aralar tekne trafiği yok. O yüzden beslenme amaçlı girmiş olabilirler. Genelde en sakin zamanlarda sabah ve akşam saatlerinde belki gece giriyorlardı ama şu anda trafik olmadığından gündüzleri de girebilirler." dedi.
Deniz memelileri üzerine uzun yıllardır bilimsel çalışmalar yapan ekibin bir üyesi olduğunu ve Doç. Dr. Ayhan Dede’nin 10 yıldır yürüttüğü projeyle İstanbul Boğazı'nda yunusların çıkardıkları sesleri ve hareketlerini 24 saat pasif akustik metotla izlediklerini anlatan Tonay, koronavirüs nedeniyle yunus aktivitesinin boğazda artıp artmadığının uzun süreli bilimsel izleme çalışmalarıyla tespit edilebileceğini söyledi.
"Vapura bindiğinizde 3 tür yunus görme olasılığınız var"
Doç. Dr. Arda Tonay, hayatlarının çoğunu su altında geçiren yunusların insanlar gibi akciğerleri olduğunu ve nefes almak için yüzeye çıktıklarını belirtti.
Yunusların nefes almak için yüzeyde olduklarında görüldüklerine işaret eden Tonay, ''İlkbaharda vapurla Sirkeci'den Kadıköy'e geçiyorsanız yunus görme şansınız Sarayburnu'nda çok yüksektir. Çok şanslı bir şehirde yaşıyoruz. Çünkü bir vapura bindiğinizde 3 tür yunus görme olasılığınız var.'' dedi.
Tonay, Türkiye denizlerinde farklı yunus ve balina türlerinin deniz seyahatleri sırasında bile görülebileceğini kaydederek, çocukların ve ailelerin yunusları gösteri merkezlerinde değil, doğal yaşam alanlarında gözlem yoluyla ve belgeseller aracılığıyla tanıyıp sevebileceğinin ve koruyabileceğinin altını çizdi. Arda Tonay, "Hayvanların tutsak edildiği bu tür tesislerde değil, doğada zaman geçirmeliyiz ve özgür hayvanları doğal ortamlarında gözlemlemeye çalışmalıyız.'' diye konuştu.