"İmza Arapça'ya benziyor" diye baskı gördü
Anaokulu Müdürü Ağın:- "(28 Şubat sürecinde) Bir gün okulumuza müfettişler geldi. Benden kendileriyle müdür odasına gelmemi istediler. Odaya gittiğimde imzamın Arapça olduğunu iddia ettiler. 'Siz, imzanızı Arapça atıyormuşsunuz' dediler. Ben de kendilerin
BURSA (AA) - İSMAİL ERSAN - 28 Şubat sürecinde Bursa'da bir anaokulunda öğretmenlik yapan Cavidan Ağın (55), imzasının Arapça'ya benzemesi gerekçe gösterilerek baskı gördüğünü, hakkında soruşturma açıldığını söyledi.
Şu anda merkez Osmangazi ilçesindeki bir anaokulunun müdürü olan Ağın, AA muhabirine yaptığı açıklamada, öğretmenliğe ilk olarak 1989'da Adıyaman'da başladığını söyledi.
Öğretmenlik yaptığı yıllarda başörtülü öğretmen sayısının çok az olduğunu anlatan Ağın, "Adıyaman'a gittiğimde o zamanlarda başörtülü öğretmen görmek mümkün değildi. Oraya giden ilk başörtülü öğretmen olduğumu oradakiler söyledi. Hatta bazı meslektaşlarım, amirlerim, beni gördükleri zaman 'Mücahide bacım' diye hitap ederlerdi. O kadar başörtüm dikkati çekiyordu" dedi.
Orada mutlu olduğunu ancak o dönemde terör olaylarının da yaşandığını belirten Ağın, "Seviyordum işimi. Daha sonra eşimin görevi nedeniyle Bursa'ya geldik. Osmangazi ilçesinde bir anaokulunda çalışırken gençtim. Vatanımı, milletimi ve görevimi çok seviyordum. Vatanıma, milletime faydalı olabilmek için olanca gücümle çalışıyordum" diye konuştu.
- "Devamlı baskı altında tutuluyordum"
Çalışma şevkinin bir anda kırıldığını dile getiren Ağın, şöyle devam etti:
"Bir gün okulumuza müfettişler geldi. Benden kendileriyle müdür odasına gelmemi istediler. Odaya gittiğimde imzamın Arapça olduğunu iddia ettiler. 'Siz, imzanızı Arapça atıyormuşsunuz' dediler. Ben de kendilerine 'Hayır, bu imza Arapça değil' dedim. Bu müfettişlerin okula gelip bu mazeretle beni müdür odasına çağırmaları, aylarca sürdü. Hakkımda soruşturma açıldı. Bazen 3-4 müfettiş gelip müdür odasında masayı hazırlayarak her seferinden değişik açılardan sorular soruyorlardı. Annemin adını, babamın adını sorarak değişik sorular yöneltiyorlardı. Ben, onlara bu imzamın bekarlıkta da kullandığım imza olduğunu, nikah defterine de bu şekilde imza attığımı söyledim. Bana her defasına 'İmzanın Arapça olmadığını kanıtla' diyorlardı ısrarla. Devamlı baskı altında tutuluyordum."
-"Memleketime gidip nikah defterine attığım imzayı getirdim"
İmzasının Arapça olmadığını ispat etmek için çok sıkıntılar çektiğine işaret eden Ağın, şunları söyledi:
"Memleketime gidip nikah defterine attığım imzayı getirdim. Bana 'Ağır çekimle tekrar tekrar yavaş yavaş at, biz senin hareketlerini inceleyeceğiz' dediler. İmzamı onların istediği şekilde yavaş yavaş attım. Sonra nasıl olduysa içlerinden biri, 'Arkadaşlar hocanın imzası Arapça değil çünkü Arapça yazısı sağdan başlar, sola doğru yazılır. Hoca hanım, soldan başlayıp sağa doğru gidiyor' dedi. Beni aylarca bu yöntemlerle sıkıştırdılar. Bana haklı veya haksız olduğumu da söylemediler. Acaba sonucu ne olur diye hep bekledim. Bana ne ceza verecekler, ne olacak diye."
Genç olduğu için büyük korkular yaşadığını anlatan Ağın, "Derste öğrencilerimle beraberim, derse kendimi kaptırmışım ama ansızın birileri içeri geliyor müfettiş olduklarını söyleyerek, sizi hesaba çekiyorlar. İçeride seccade arıyorlar. Saatlerce, sınıfta namaz kıldığımı söylüyorlardı. Bunun yansımaları, daha sonra hayatım üzerinde olumsuz etki yarattı" dedi.
- "Dışlandım"
Ağın, arkadaşlarının da kendisine arkasını döndüğünü belirterek "Sanki büyük bir suç işlemişim, kötü bir şeyler yapmışım gibi. Arkadaş ilişkilerim hoş olmadı. Yıllarca acı çektim. Bir toplantı oluyordu, beni götürmemeyi tercih ediyorlardı. Aralarında toplanıp bir yerlere gidiyorlardı, bana söylemiyorlardı. Dışlandım" diye konuştu.
Başörtüsü taktığı için de sıkıntılar yaşadığını anlatan Ağın, şunları kaydetti:
"Ben, zaten okula başörtüyle giremiyordum. Okulun dışında başımı açıp okula girebiliyordum. Bir sürü insanın içerisinde başını açıyorsun. Örtüyü çıkarmam nedeniyle saçlarım düzgün değildi. Öbür arkadaşlar saçlarını yaptırmış, gelmiş. Eziliyordum bu durum karşısında. O günleri hatırlamak istemiyorum. Allah'a binlerce defa şükürler olsun, bugünleri bize gösterdi. Bugünlere geleceğimizi tahmin etmiyordum, tasavvur edemiyordum. Bin yıl sürecek dedikleri o süreç, şükürler olsun ki 10 yıl bile sürmedi."
AA
Kaynak: