Dr. Faik Özdengül
İnsan standardımız
Doğduğumuz ve yaşadığımız topraklarda bir çocuğun yaklaşık yirmi, otuz, kırk yıl sonrasını az çok kestirebilir miyiz?
Bugünlerde Avrupa Birliği ile yakınlaşmaktan da kaynaklanan standardizasyon çalışmaları bu alanda da önemsenip çalışılıyor mu?
Türk Standartları Enstitüsü, ortalama Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına ilişkin bir standart belirledi mi? İnsanımızın standardı nedir?
Anne babaların çocuklarıyla ilgili öngörüleri nedir? Beş yıl sonra on yıl sonra yirmi yıl sonra ne olacaklar, neye inanacaklar, nasıl yaşayacaklar ve en önemlisi nasıl ölecekler?
Bu bir planlama işi değil mi? Mesela Devlet Planlama Teşkilatı bununla ilgili neler yapar?
Türk Standartları Enstitüsünün kendi sitesinde standartı şöyle tarif eder:
Standardlar; insan sağlığı can ve mal güvenliğini ön plânda tutan, ürünlerin bir örnek, kaliteli, kullanım amacına elverişli ve bilhassa ekonomik olarak üretilmelerini öngören, bilimsel, teknik ve deneysel çalışmaların kesinleşmiş sonuçlarını esas alan doğrulukları ispatlanmış dokümanlardır.
Ürün yerine insanı koyun bakalım tarife uyar mı?
Bununla ilgİli kısa bir gözlem yaptım, insanlara sordum, aşağı yukarı aldığım cevaplar birbirine benzer.
Çocuğum İyi bir okulda okusun, dersleri iyi olsun, iyi bir lise ve sonra üniversite kazansın, mesleğini eline alsın, zengin olsun, evi arabası olsun.
Sonra?
Sonra evlendiririm, çocukları olur torunları severim.
Peki ahlaki standartlar? Onları ayrıca sormam gerekti. Sormadan kimse bir şey söylemedi.
Elbette dürüst, çalışkan, ahlaklı olsun isteriz dediler.
Bununla ilgili bir çalışmanız var mı dediğimde akıllarına pek bir şey gelmedi. Bazıları yazın Kur'an Kursuna gönderiyorum dedi. Az bir kısmı kitaplar önerdiğini, bazıları da nasihat ettiklerini söyledi.
Toplamında önceliğin maddi kalkınma ve büyüme olduğu aşikardı.
Bir medeniyet inşası henüz çok da önemli görünmüyor yaşadığımız yerde.
Devlet ya da onun yereldeki temsilcileri elbette konuyla ilgili çalışmalar yapıyorlar görüyorum.; fakat şunu da göz ardı edemem. Toplam konuşma ve sözcükler irdelendiğinde daha büyük bir kısım maddi kalkınmayla ilgili. Tıpkı anne babalar gibi.
Peki şu haliyle yaşadığımız yerdeki insanlarla ve zenginliklerimizle büyükler liginde top koşturabilir miyiz? Bence hayır. Hamasi konuşmalar yapar, eski şaşalı günlerimizle idare eder, ancak içten içe ezilmeye devam ederiz.
Önerim yeni bir medeniyet inşası ile artık konuşmaya başlamak.
Birey ve toplum hayatı ile ilgili planlamaları konuşmak.
Bizi geçmişte büyük yapan, imparatorluklar kurduran dev medeniyetleri zenginler inşa etmedi.
Ahlaki ve ilkesel bir yapının üstünde zenginleştiler. O yüzden de sırıtmadı.
Peygamber sav fakirdi ve bununla iftihar ederdi.
Mal ve zenginlik elbisedir, ancak sağlıklı, tam, düzgün bir bedende iyi durur.