İranlı yetkililerin gösterilerde ölenlerin sayısıyla ilgili sessizliği sürüyor
İranlı yetkililer benzin zammı protestolarında hayatını kaybedenlerle ilgili sessizliğini korurken, güvenlik güçlerinin sert müdahalesine itiraz edenler ile yönetim erkleri arasındaki tartışmalar devam ediyor - Reformist siyasetçiler ve yurt dışındaki İra
TAHRAN (AA) - MUHAMMET KURŞUN - İran resmi makamları, geçen ay benzin zammı nedeniyle yaşanan olaylarda uluslararası kuruluşların konuyla ilgili verdiği rakamları yalanlamasına rağmen şu ana kadar 6 güvenlik mensubu ve 1 göstericinin ölümü dışında herhangi bir açıklama yapmadı.
Ölü, yaralı ve gözaltı sayısıyla ilgili belirsizlik Meclisi harekete geçirdi ve reformistlerin önde gelen isimlerinden Tahran Milletvekili Mahmud Sadıki, ay başında sosyal medya hesabından resmi makamların ölü, yaralı ve gözaltı sayısıyla ilgili açıklama yapmaması halinde kendilerine ulaşan bilgileri paylaşacaklarını açıkladı.
Devlet yetkilileri, 16 Kasım'da başlayan olaylarda 6 güvenlik mensubunun ve Kirman'ın Sircan ilçesinde de bir göstericinin hayatını kaybettiğini resmi olarak duyurdu ancak yüksek olduğu belirtilen ölü ve yaralı sayısıyla ilgili beklenen açıklamayı yapmadı.
Farklı ülkelerden gösterilerle ilgili yapılan açıklamalar ve içeride reformist siyasetçilerin yoğun baskısının ardından yetkililer, konuyla ilgili incelemelerin devam ettiğini ve yakın zamanda kamuoyuyla paylaşılacağını duyurdu. Ancak, İranlı yetkililer Uluslararası Af Örgütünün, 16 Kasım'da 12'si çocuk en az 304 kişinin öldüğü yönündeki açıklamasını yalanlamasına rağmen bu konuda resmi bilgileri paylaşmadı.
Gösterilerde hayatını kaybedenlerin sayısı çok fazla olduğu için resmi makamların açıklama yapmaktan kaçındığı ifade edilirken, erkler sorumluluğu birbirine yüklüyor.
Resmi olarak yapılan sayılı açıklamalardan biri, İran Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Sözcüsü Hüseyin Nakavi Hüseyni'nin 26 Kasım'da yaptığı açıklama oldu. Hüseyni, benzin zammı protestolarında 7 bin kişinin gözaltına alındığını söyledi ancak daha sonra bu konuda konuşmaktan kaçındı.
Öte yandan hükümetin 15 Kasım'da açıkladığı zammı geri alması için 17 Kasım'da Mecliste önerge vermeye hazırlanan milletvekilleri, aynı saatlerde ülke lideri Ali Hamaney'in bu konuda hükümetten yana tavır almasının ardından bu konudaki taleplerini geri çektiler ve zamma yönelik eleştiri dozunu da düşürdüler.
- Gösterilere sert müdahaleyi eleştiren bildiri tartışmaya yol açtı
Protestolarla bağlantılı olarak ölü ve yaralı sayısındaki belirsizliğin yanı sıra göstericilere yönelik sert ve orantısız müdahale de ülkenin gündemini meşgul etmeyi sürdürüyor.
İran'daki reformist siyasetçilerden ve ülke dışındaki aydınlardan oluşan 77 kişinin, gösterilerde yaşananların açıklanması, halka şiddet uygulayan görevlilerin cezalandırılması amacıyla yayımladığı bildiri muhafazakarlar başta olmak üzere rejimin sert tepkisiyle karşılaştı.
Yönetimini doğrudan İran lideri Ali Hamaney'in atadığı muhafazakar Keyhan gazetesi, bildirinin altında imzası olanları "vatanı satmakla" ve "kiralık serseri, çapulcuları" desteklemekle suçladı.
İran Yargı Erki Sözcüsü Gulam Hüseyin İsmaili de bildiriye ilişkin "Reformistler, saflarını devrim düşmanlarından ayırmalıdır ve imzacılarla hiçbir alakaları olmadığını beyan etmelidir. Bildirinin içeriği düşmanı ve bozguncuları savunuyor." ifadesini kullandı.
Birçoğu sorgulanan ve tutuklanan imzacıların pişmanlık belirttiğini iddia eden İsmaili, "Bu siyasi değil düşman ile aynı doğrultuda yayınlanmış bir bildiridir. Bu bildiri ülkede bozguncuları destekleyen kesimleri savunuyor ve herkes eylemlerinin hesabını vermelidir." dedi.
Bildiride imzası bulunan Muhammed Kiyanuşrad bu hafta tutuklandı ve Evin Cezaevi'ne konuldu.
Bunun üzerine bildirinin öne çıkan isimlerinden reformist siyasetçi Mustafa Taczade, siyasi ve sivil aktivistlerin halkın itiraz hakkını savunmak ve gerek devlet gerekse de protestocular tarafından uygulanan şiddeti kınamak için bildiriye imza attığını hatırlatarak, şu değerlendirmede bulundu:
"Yargı Erki, bildiriyi kaleme alanın peşinde o yüzden ben yazdım ve imzaları ben topladım diyorum. Bildiri kolektif bir eylemdir fakat kaleme alan ben olmadığım halde bu işin sorumluluğunu üstleniyorum ve imzaları toplayan ile bunu yazan benim diyorum. Ve ne yapacaklarsa bana yapsınlar. En yasal ve medeni hakkımızı kullandığımız için neden sorguya çekiliyoruz? Buradaki amaç bundan sonra bu tür bildirilerin yayınlanmasını önlemek için siyasi ve sivil aktivistleri korkutmak. Bunda başarılı olabilecekler mi göreceğiz."
Yine reformist milletvekillerinden Pervane Silahşori, Meclis genel kurulunda yaptığı konuşmada, "Dışarıdan aralarına nüfuz edenler olsa da gençlerimizin öldürülmesine sessiz kalıp nasıl tekrar milletvekilliğine aday olabilirim? Acılı annelere ve kederli babalara hesap vermeliyiz." diyerek olaylardaki orantısız müdahaleyi eleştirdi.
Muhafazakar milletvekilleri Silahşori'ye "Herkes istediği yanlışı yapamaz" ifadesini kullanarak sert tepki gösterdi.
Yeniden aday adaylığına müracaat eden milletvekilleri Anayasayı Koruyucular Konseyinden (Nigehban) "veto" yememek için olaylarla ilgili sessiz kalırken, devlet yetkilileri hayatını kaybedenlerin ailelerini ziyaret etmesine rağmen resmi olarak sayı vermekten kaçınıyor.
Özellikle reformist milletvekilleri, hükümete verdikleri destek nedeniyle seçimlerde halka anlatacakları vaatler konusunda zorluk yaşadıkları için gösterilerle ilgili etkili çıkışlarda bulunmak istiyorlar fakat Nigehban'ın veto etme ihtimalinin onları bundan alıkoyduğu ifade ediliyor.
Kaynak: