İsrail yanlısı lobilerin CHP-MHP planı
Prof. Gökhan Çetinsaya Taraf gazetesine çarpıcı açıklamalarda bulundu
Şehir Üniversitesi Rektörü Prof. Gökhan Çetinsaya, İsrail'in yardım gemilerine düzenlemiş olduğu kanlı baskın sonrası gerilen Türkiye-İsrail ilişkilerine ilişki çarpıcı bir iddia ortaya attı. Taraf gazetesinden Neşe Düzel'e konuşan Çetinkaya, İsrail yanlısı lobilerin, Türkiye'de CHP-MHP koalisyonundan yana olduğunu söyledi.
İŞTE O RÖPORTAJ...
Obama bütün bu tabloda nerede duruyor?
Obama Amerika’daki İsrail yanlısı kuruluşlara ve lobilere kendini ispat etmeye çalışıyor. Dolayısıyla taviz veren bir yaklaşım sergiliyor. Obama efsanesinin bitmesi, dünya için de, Amerika için de iyi olmaz. İsrail yanlısı lobiler, tekrar İsrail’le yakınlaşma olabilir diye Türkiye’de de CHP-MHP koalisyonunu istiyorlar.
Türkiye, İran ve Hamas’ı destekliyor, Amerika ve İsrail ile çatışıyor. Bu politikamızda “dinî” bir motif var mı? Yoksa Müslüman ülkeleri ve örgütleri desteklememiz sadece şartlardan mı kaynaklanıyor?
Eğer aynı dışişleri bakanı Yunanistan ve Rusya’yla da stratejik ittifak kurabiliyorsa, o zaman “dinî motif” tarzı eleştiriler anlamsız oluyor. Ortadoğu’da iki gruplaşma var. İran, Suriye, Hamas, Hizbullah bir tarafta. Mısır, Ürdün, İsrail, Amerika bloğu diğer tarafta. Hatta bunlar Irak’ta da iktidar mücadelesi yapıyorlar. Türkiye iki tarafla da ilişkisini sürdürüyor. Amerikalılar, 2007-2008’de, Türkiye’nin pozisyonuna çok itiraz ettiler ve Türkiye’ye “safını seç” dediler.
Türkiye ne dedi?
Türkiye, “ben saffımı seçmeyeceğim. Ben iki taraflı diyalogumu sürdürürüm. Benim amacım iki tarafı biraraya getirip hepsiyle aynı masaya oturmak” dedi. Şimdi sormak lazım. Acaba Rusya’yla, Suriye’yle, Yunanistan’la ilişkilerimizi aynı anda maksimize etmek Türkiye’nin hangi milli çıkarına zarar veriyor? Bir tek Suriye’yle ortak strateji toplantısı yapılsa eleştiriler haklı olabilir ama bu toplantılar bütün komşularımızla yapılıyor.
Dünya, Türkiye’nin yeni politikasını nasıl değerlendiriyor?
Anlamlı görüyorlar. Zaten o yüzden el uzatıyorlar. Rusya, Türkiye’de bu gücü, potansiyeli görmese, Türkiye’yle elli anlaşma imzalar mı? Putin gibi biri Türkiye’yle ortak bakanlar kurulu toplantısı yapar mı? Brezilya maceraya girer mi? Hepsi Türkiye’yi birlikte yürünecek yükselen bir güç olarak görüyor.
Türkiye, Gazze’de gösterdiği hakşinas ve adaletli yaklaşımı Sudan’la Darfur konusunda neden göstermiyor sizce?
Bizim dışişleri çevreleri ambargolara inanmıyor. Bu tür dış politika araçlarının tarafları daha da keskinleştirdiğini düşünüyorlar. El Beşir’e de, Hamas lideri Meşal’e de, İran’a da kapalı kapılar ardında çok açık mesajlar verildi. Eğer İran, Brezilya ile olan son inisiyatife evet demeseydi, Türkiye mesajını açıkça vermişti. “Benden bu kadar” diyecekti.
Türkiye’nin bu yeni politikası ne tür kazançlar ve kayıplar yaratır?
Biz başta Kürt sorunu olmak üzere kendi iç meselelerimizi çözebildiğimiz sürece dışarıda başarılı olacağız. Nirengi noktası Kürt sorunudur. Kendi Kürt sorununu halletmeden Türkiye tam anlamıyla güçlü bir ülke haline gelemez dünyada.
Yeni bir Ortadoğu ve yeni bir dünya mı oluşuyor?
Evet. Er ya da geç, Amerika politikasını değiştirmek zorunda kalacak. Çünkü yeni Ortadoğu’da birkaç şey oluyor. Mesela yeni Irak doğuyor. Eski Irak güçlü bir Arap devletiydi. Yeni Irak ise Kürt-Şii ve Sünni bir devlet. Ayrıca Ortadoğu’da üç farklı kuşak ortaya çıkacak. Bir, Şii Arap kuşağı. Pakistan’dan Yemene kadar Şii çoğunlukların ve azınlıkların olduğu Pakistan-İran-Irak ve Lübnan çizgisi bu. Bu kuşağın başını İran çekecek. İki, Sünni kuşak. Müslüman Kardeşler felsefesini benimsemiş partilerin hâkim olacağı bir kuşak bu... Üç, İran, Suriye, Kuzey Irak ve Türkiye’yi içine alan Kürt kuşağı. Türkiye işte bu üç kuşağı dengeleyen bir güç olmak istiyor. Kürt meselesini çözen bir Türkiye bu üç kuşağı birleştiren ve dengeleyen bir güç olabilir.