İsrail'in yardım kuruluşlarına baskısı artıyor

İsrail'in yardım kuruluşlarına baskısı artıyor

İsrail 2006'dan beri abluka altında tuttuğu Gazze Şeridi'nde, insani yardım faaliyetleri yürüten uluslararası kurum ve kuruluşlara, "Hamas'a yardım ettikleri" iddiasıyla baskı yapıyor- Dünyanın en büyük insani dramlarından birinin yaşandığı Gazze Şeridi'n

İnsani krizle pençeleşen Gazze Şeridi'nde yardım faaliyeti yürüten uluslararası kuruluşlara yönelik İsrail'in uyguladığı baskı giderek artıyor.

Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı'nın (TİKA) Gazze Şeridi'ndeki çalışanı Filistin uyruklu Muhammed Murteca bu baskıların son kurbanı oldu. İsrail güçleri, 2006'dan beri abluka altında bulunan Gazze'de insani yardım faaliyeti yürüten TİKA çalışanı Murteca'yı "Hamas'a yardım ettiği" iddiasıyla 12 Şubat'ta tutukladı.

Tutuklandıktan sonra 19 gün boyunca avukatıyla görüşmesine izin verilmeyen Murteca, 38 gündür İsrail'in Aşdot şehrindeki hapishanede tutuluyor.

Dünyanın en büyük insani dramlarından birinin yaşandığı Gazze Şeridi'nde son bir yılda tutuklanan yardım kuruluşu çalışanları arasında Birleşmiş Milletler Kalkınma Ajansı (BMKA) çalışanı Vahid Abdullah el-Burş ve dünya çapında binlerce çalışanı bulunan World Vision çalışanı Muhammed el-Halebi de bulunuyor.

İsrail mahkemesi Burş'a 8 ay hapis cezası verdi. Kararı temyize götüren Burş'un yargı süreci devam ediyor.

İsrail, insani yardım faaliyetleri yürüten bu kurumların çalışanlarını da "Hamas'a yardım etmek" suçlamasıyla hapse atıyor. Uluslararası çapta yardım faaliyeti yürüten bu kuruluşlar ise İsrail'in iddiasını reddederek, İsrail ablukası ve saldırılarından dolayı yaşanan insani krizin giderek ağırlaştığı Gazze'de yaşayan halka yardım ulaştırmaya çalıştıklarını belirtiyor.

Word Vision'a milyonlarca dolarlık yardım yapan Avustralya hükümeti, yaptıkları araştırma neticesinde, İsrail'in öne sürdüğü gibi örgütün yardımları Hamas'a aktardığına dair bir delil bulamadığını söyledi.

- İnsan hakları gözlemcilerinin ülkeye girişi engelleniyor

Uluslararası toplumun tepkisine rağmen yardım kuruluşlarına baskılarını artırarak sürdüren İsrail, insan hakları aktivistlerinin ülkeye girişini de sınırladı.

İsrail geçtiğimiz ay, "Filistin propagandası" yapmakla suçladığı İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün (İHİÖ) çalışanına ülkeye giriş izni vermedi. İHİÖ adına İsrail ve Filistin'de saha çalışması yapacak, Irak asıllı Amerikan vatandaşı olan Ömer Şakir vize alamadığı için İsrail'e (dolayısıyla Filistin'e) giriş yapamadı.

İHİÖ Genel Direktör Yardımcısı Lain Levine, yaptığı yazılı açıklamada, İsrail'in bu uygulamasını eleştirerek, "İsrail hükümetinin meşru eleştiri ile düşmanca yapılan siyasi propagandayı birbirinden ayırmadığını yada ayırmak istemediğini görmek son derece hayal kırıcı bir durum." ifadesini kullanmıştı.

İsrail ayrıca geçtiğimiz haftalarda çıkarılan bir kanunla, "İsrail'in veya işgal altındaki Filistin topraklarında inşa edilen Yahudi yerleşim birimlerinin boykot edilmesi" çağrısında bulunan aktivistlerin ülkeye girişini yasakladı. Böylece illegal Yahudi yerleşim birimlerini eleştiren insan hakları aktivistlerini baskı altına almayı hedefleyen İsrail, bu yerleşim birimlerini genişletmeyi ise sürdürüyor.

- Yerel STK'lar da baskı altında

Bu baskılardan sadece uluslararası yardım kuruluşları değil, İsrailli sivil toplum kuruluşları da payını alıyor.

İsrail meclisinde geçen yıl çıkarılan "Şeffaflık Yasası" ile onlarca STK'ya, aldığı maddi yardımların kaynağını açıklama zorunluluğu getirildi. Bununla yurt dışından destek alan insan hakları örgütlerinin deşifre edilerek kamuoyu önünde "vatana ihanet" suçlamasıyla karşı karşıya bırakılması ve böylece baskı altına alınması hedefleniyor.

"Yurt dışından finanse edildikleri ve başka ülkeler adına ajanlık yaptıkları" da İsrailli insan hakları örgütlerine yöneltilen suçlamalar arasında.

Birçok İsrailli sağcı siyasetçi de açıktan bu STK'ları "vatana ihanet" etmekle suçlayarak hedef gösterdi. Hedef gösterilen İsrailli insan hakları örgütlerinin başında Yeş Adit, Peace Now (Barış Şimdi) ve B'Tselem geliyor.

B'Tselem Sözcüsü Sarit Michaeli, İsrail hükümetinin kendilerini susturmak istediğini belirterek, "İşgale karşı çıkan İsrailli insan hakları örgütlerinin susturulmasına yönelik bir karalama kampanyası başlatıldı. Fiziksel bir kısıtlama yok ancak İsrail kamuoyunun zihninde bize karşı bir karalama kampanyası yürütülüyor. Bu kampanya İsrailli politikacılar ve radikal gruplar tarafından yapılıyor. Bu radikal grupların da İsrail hükümetinin kuklası olduğu herkes tarafından biliniyor." ifadelerini kullanmıştı.

B'Tselem örgütü, "İsrail askerlerinin Filistinlilere yönelik ihlallerinden dolayı yaptığı suç duyurularından şimdiye kadar bir netice alamadığı" ve İsrail'in "sanki hak arama mekanizmaları açıkmış gibi göstermek için kendilerini kullandığı" gerekçesiyle Batı Şeria'daki takip faaliyetlerini sonlandırdığını açıklamıştı.

- Gazze'den insan ve ticari mal çıkışı yarı yarıya azaldı

Uluslararası ve yerel insan haklarına yönelik baskılarını arttıran İsrail, bir yandan da Gazze ablukasını giderek ağırlaştırıyor.

İsrailli insan hakları örgütü Gisha Seyahat Özgürlüğü Hukuk Merkezi (Gisha Legal Center for Freedom of Movement) tarafından geçen hafta yayımlanan bir rapora göre Gazze Şeridi'nden insan ve ticari mal çıkışlarına verilen izinler bu yılın ilk aylarında yarı yarıya azaldı.

İsrail'in çok özel durumlarda Gazze dışına çıkış izni verdiği Filistinli sayısında yaşanan bu azalma, 2006'dan beri abluka altında seyahat özgürlüğü ellerinden alınan Gazzelilerin acılarını daha da arttırıyor.

Gisha'nın yayımladığı verilere göre, Şubat ayında Gazze'den dışarı çıkmasına izin verilen Filistinlilerin sayısı geçen yılın aynı ayına oranla yüzde 40 azaldı. Buna göre iki milyona yakın insanın yaşadığı Gazze'den geçen ay sadece 7 bin 301 kişi yurt dışına çıkabildi. Bu sayı geçtiğimiz yılın Şubat ayında ise 12 bin 150 olarak kaydedilmişti.

Yine Şubat ayında Gazze'den çıkmasına izin verilen Filistinli iş adamlarının sayısı da geçen yılın aynı ayına oranla yüzde 60 azaldı. Gazze'den çıkışına izin verilmeyen iş adamlarının üçte ikisine "güvenlik ihlalleri" gerekçe gösterildi.

Gazz'enin İsrail dışında tek çıkış kapısı olan Refah Sınır Kapısı da Mısır rejimi tarafından kapalı tutulduğu için kentin adeta bir açık hava hapishanesi durumunda olduğu kaydedildi.

 

Kaynak:Haber Kaynağı