"Kanser tedavisinde hastanın üreme sağlığı korunmalı"
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Semra Kayataş Eser:- "Kanser tedavisindeki gelişmeler ve destek tedavileri ile sağ kalım oranları giderek artış göstermekteyse de kemoterapi ve radyoterapi gibi tedaviler üreme yeteneğinde azalmaya veya erke
İSTANBUL (AA) - Sağlık Bilimleri Üniversitesi Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Semra Kayataş Eser, "Kanser tedavisindeki gelişmeler ve destek tedavileri ile sağ kalım oranları giderek artış göstermekteyse de kemoterapi ve radyoterapi gibi tedaviler üreme yeteneğinde azalmaya veya erken menopoz gibi hastaların tedavi sonrası hayat kalitesini düşüren problemlere sebep olabilmektedir. Genç hasta grubunda üremenin korunması önem arz etmektedir." dedi.
Doç. Dr. Eser, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kadın ve erkeğin üreme kapasitesinde azalma riski oluşturabilecek her durumun üremenin korunması için önlem almayı gerektirdiğini söyledi.
Bunun için başvuran hastalarda en sık görülen nedenin sosyal sorunlarla doğurganlığı erteleme isteği ya da kansere yakalanma durumu olduğunu belirten Eser, "Her yıl Türkiye'de 148 bin civarında yeni kanser vakasına tanı koyulmakta ve tüm kanserlerin yaklaşık yüzde 3-5'i 40 yaş altında, genç bireylerde ortaya çıkmaktadır." diye konuştu.
Eser, yeni gelişen tarama yöntemleriyle erken evre kanser teşhisi oranının arttığına işaret ederek, şu bilgileri verdi:
"Ayrıca son yıllarda kanser tedavilerindeki gelişmelerle başarı oranları artmış, hastalıksız geçen ömür uzamıştır. Kanser tedavisindeki gelişmeler ve destek tedavileri ile sağ kalım oranları giderek artış göstermekteyse de kemoterapi ve radyoterapi gibi tedaviler üreme yeteneğinde azalmaya veya erken menopoz gibi hastaların tedavi sonrası hayat kalitesini düşüren problemlere sebep olabilmektedir. Genç hasta grubunda üremenin korunması önem arz etmektedir."
- "Hastaların fertilitelerinin korunmasıyla ilgili düşünceleri dikkate almalı"
Doç. Dr. Semra Kayataş Eser, "Amerikan Üreme Endokrinolojisi Derneği (ASRM) 2006'da, onkologların, hastalarının fertilitelerinin korunması ile ilgili düşüncelerini dikkate almasını, muhtemel kısırlık problemleriyle fertilite koruyucu yaklaşımlar konularını da tartışmalarını, gerekirse kadın doğum uzmanına yönlendirilmelerini önermiştir." diye konuştu.
Türkiye'de üreme hücreleri ve gonad dokularının saklanmasını gerektiren tıbbi zorunluluk hallerinin 30 Eylül 2014 tarihli yönetmeliğe göre belirlendiğini ve buna kanser hastalarının da dahil edildiğini vurgulayan Eser, üremenin korunmasına yönelik seçeneklerin, tanı ve tedavi sırasında hastanın yaşı, evli olup olmadığı, kanser tipi ve yerleşim yeri, hastalığın şiddeti ve tedavi tipiyle ilişkili olduğuna işaret etti.
Doç. Dr. Eser, "Etkili ve sürdürülebilir hizmetler için medikal onkolog, cerrahi onkolog, üreme problemleriyle ilgilenen kadın doğum uzmanı ve ürolog arasında iş birliği yapılarak, kanser hastasının mevcut durumu ve prognozu göz önüne alınıp en uygun strateji seçilmelidir. Gereklilik halinde etik ve yasal konularda danışmanlık verilmelidir. Gelecekte güvenli bir gebelik için mevcut hastalığının uygun olup olmadığı da göz önünde bulundurulmalıdır." ifadelerini kullandı.
Hastalarda uygunluğa göre embriyo, yumurta, yumurtalık dokusu dondurulması gibi yöntemlerin yanı sıra, üreme organlarının kanserlerinde koruyucu yaklaşımların önemini vurgulayan Eser, erkek hastalar için de sperm ve testis dokusu dondurulması yönteminin uygulanabileceğini sözlerine ekledi.
Kaynak: