Kar Tanesi
Bugün, sınıftaki öğrencilerim yağan kardan dolayı neşeliydi. Yerinde duramayan afacan Mehmet: Öğretmenim bugün kardan adam yapacağım. Kızağımla kayacağım, mahallede kartopu oynayacağım, dedi.
Mehmet'in yapacaklarını sıralamasıyla bir anda bütün öğrencilerim sakladıkları heyecanlarını dışa vurmaya başladılar. Sessizce, karın yağmasıyla mutluluktan uçan öğrencilerime bakıyordum. Bu anı değerlendirmeliydim. Mutlu anlar öğrenmenin en kolay gerçekleşeceği anlardı . "Çocuklar" dedim "Size bir hikaye anlatacağım. Ancak biraz hüzünlü ama gerçeklerden bahsediyor. Gerçekleri öğrenirsek belki bu gerçekleri değiştirebiliriz. Böylece mutluluklarımıza mutluluk ekleriz Size küçük kar tanesinin hikayesini anlatacağım. Şu anda yere düşen milyonlarca kar tanesinden birinin."
Sınıf bir anda sessizliğe büründü..
O gün yerkabuğunu beyaz bir gelinlik örtmüştü. Gökyüzünden binlerce küçük kar tanesi yerlere düşüyordu.
Onlar arasından en güzeli haşmetli kuzey rüzgarına seslendi .
- Beni alır mısınız? Dedi. Gözleri parıl parıl parlayan, hayata umutla bakan küçük tatlı bir kızın minik avuçlarına bırakabilir misiniz? Bir minik su buharı olduğum günden beri bunu hayal ediyorum.
Kuzey rüzgarı bu küçük kar tanesinin sevimliliğine dayanamadı. Küçük kar tanesini aldığı gibi uzaklara uçurdu. Onu büyük bir şehrin üzerine getirdi. Şehrin üzerinde haşmetli kuzey rüzgarının yardımı ile uçan kar tanesi, bir çok küçük kız gördü. Ama gözleri parıl parıl olup,çevresine umutla bakan minik bir kız yoktu. Minik kızlar çevrelerindeki büyüklerin birbirlerine davranışlarını görüyorlar bu yüzden mutluluğu bir türlü yakalayamıyorlardı.
Minik kar tanesi aradığını bulamamıştı. Üzgün bir sesle yine seslendi haşmetli kuzey rüzgarına:
- Umutlu bir küçük kız yoksa. Beni bir gül bahçesindeki güzel bir kırmızı gülün üzerine bırakır mısınız? Güzel bir insan beni parmaklarının arasına alır. Beni kokladığı kırmızı gül ile içine çeker.
Kuzey rüzgarı bu ikinci isteği de olumlu karşıladı. Küçük kar tanesini kollarına aldığı gibi uçurdu uçurdu. Ancak kar tanesi yine hayal ettiği gibi bir gül bahçesi bulamadı. Yeryüzü kara dumanlar savuran bacalar ve toprağa düşman betonlarla kaplanmıştı.
Kuzey rüzgarına belki de son kez seslendi kar tanesi:
- O zaman beni içinde bir çok hayvanı barındıran yemyeşil ormanların üzerine bırakır mısın? Dedi.
Kuzey rüzgarı küçük kar tanesini yine aldı uçurdu uçurdu. Ama hayalini kurduğu yeşil temiz bir ormana rastlamadı. Sadece kötü insanların yaktığı kömürleşmiş bir orman vardı .
Gönlünü hüzün kaplamıştı kar tanesinin. Ne mutlu bir çocuk, ne güzel bir gül bahçesi, ne de bir orman bulabilmişti. Bir daha seslenip bir şey istemedi kuzey rüzgarından.
Kuzey rüzgarı da anlamıştı kar tanesinin hissettiklerini. Ve aldı kar tanesini, sıcak rüzgarlara karşılaşana kadar uçurdu. Sıcak rüzgarlarla karşılaşınca teslim etti. Artık kar tanesi gökyüzünde bir su buharı olarak rengarenk güllerin süslediği bir bahçede, neşe içinde oynayan çocukların avuçlarına düşeceği o güzel günü beklemeye koyuldu.