"Kare madalya" hevesi Avrupa şampiyonu yaptı

"Kare madalya" hevesi Avrupa şampiyonu yaptı

- Avrupa Okçuluk Şampiyonası'nda altın madalya kazanan milli sporcu Yasemin Ecem Anagöz'ün okçuluk macerası, aile dostlarının evinde gördüğü ve bildiği yuvarlak madalyalardan farklı görünen kare biçimindeki okçuluk madalyalarına heveslenmesiyle başladı- H


İZMİR (AA) - HALİL ŞAHİN - Avrupa Okçuluk Şampiyonası'nda altın madalya kazanan milli sporcu Yasemin Ecem Anagöz, henüz 9 yaşındayken "kare madalya" hevesiyle başladığı okçulukta Avrupa şampiyonasında altın madalya kazanmanın gururunu yaşıyor.

Polonya'daki Avrupa Okçuluk Şampiyonası'nda klasik yayda mücadele eden 19 yaşındaki Anagöz, şampiyona sonrası İzmir'deki ailesinin yanına geldi ve sevincini onlarla paylaştı.

Anagöz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 10 senedir ok attığını, 2008 yılında yapılan ve katıldığı ikinci yarışma olan Süper Minikler Türkiye Şampiyonası'nda birinci olduğunu anlattı.

Kazandığı başarılarla gelen kazanma hissinin kendisinde daha büyük başarılar için istek yarattığını kaydeden Anagöz, "Çocukken yüzmeye gidiyordum ama profesyonel spor için değildi. Cimnastiğe gitmek istedim önce. Cimnastikte bacakların açılması falan beni biraz korkuttu. Bir aile dostumuz vardı, onun kızı okçuluk yapıyordu. Onun madalyalarını gördüm. Kareydi okçuluk madalyaları. Benim daha önce şiirden, folklorden madalyalarım vardı, hepsi yuvarlaktı. O kare madalyayı görünce benim hoşuma gitti. 'Ben de bu madalyadan alayım' dedim. O hevesle başladım aslında, okçuluğu öyle seçtim, madalyası kare olduğu için." diye konuştu.


- "Okçuluktan kopamıyorum"


Anagöz, 2016 yılında Rio'da yapılan olimpiyatlarda yarışan en genç kadın sporcu olduğunu hatırlatarak, 2014'te karışık takım olarak Avrupa şampiyonluğu, 2015'te yıldızlar kadın takımı olarak dünya ikinciliği, 2015'te bireysel Avrupa ikinciliği, karışık takım birinciliği, 2016'da karışık takım Avrupa şampiyonluğu, 2017'de karışık takımla dünya üçüncülüğü sevinci yaşadığını aktardı.

"Okçuluk hayatım oldu" diyen Anagöz, "Sanki bir kişi gibi. Bazen onunla kavga ediyorum, bazen onu çok seviyorum. Yarışmadan döndüğümde eğer o yarışma benim için iyi geçmediyse bırakacağım diyorum. Sonra ertesi gün antrenmana gidiyorum bir hevesle. Asla kopamıyorum." ifadelerini kullandı.

Anagöz, annesi ve babasının kendisine spor kariyerinde büyük destek verdiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

"9 yaşında başladığımdan beri 'ben milli takıma gireceğim, dereceler alacağım' diyordum. Küçüklüğümden beri hedefim buydu. Ailem çok gururlandı Avrupa şampiyonluğumdan. Onları gururlandırdığım için çok mutluyum. Üzerimde çok emekleri var. Küçük bir çocukken arkadaşlarım oyun oynuyor, ben antrenmanlara gitmek zorunda oluyordum. Annem kardeşime hamileyken bile beni antremana getirdi."

Yarışma heyecanının başarısını olumlu yönde etkilediğini belirten Anagöz, Polonya'ya gitmeden önce annesine "Ben bu yarışmada Avrupa şampiyonu olacağım" dediğini anlattı. Anagöz, "İçimde bir his vardı. 2013'ten beri 360 günün 300 günü kamptayım. Zaten böyle bir antrenman düzeyinden sonra böyle bir başarının gelmesini bekliyorduk." dedi.

Anagöz, Polonya'da altın madalya kazandığı ana ilişkin de şunları söyledi:

"Beraberlik atışına uzadı. Yağmurlu ve zorlu bir hava vardı ama benim için iyiydi. Ben alışkınım zorlu hava koşullarına. Beraberlik atışı oldu, ben 10 üzerinden 10 puan attım. Rakibim 9 atınca antrenörümle sarıldık, gözyaşlarımı tutamadım. Çok duygulandım. Çok uzun süredir beklediğim bir şeydi bu. Takım olarak da şampiyon olduk. İki madalya ile dönmek çok gurur verici."

Anagöz, gayretli çalışmalarını sürdüreceğini ifade ederek, 2020'de Tokyo'da yapılacak olimpiyatlarda madalya kazanmayı hedeflediğini sözlerine ekledi.

AA

Kaynak:Haber Kaynağı