Hümeyra Uslu
Kavram Karmaşası…
Takip ettiğim birkaç tane köşe yazarı var. Gerçekten ilgiyle takip ettiğim ama… Bir de onu da okuyayım dediklerim var… Ne demiş merak ettiklerim.
Bu iki kesim arasında ciddi bir ortak nokta keşfettim. Keşfettim derken yeni bir şey değil elbet. Keşfimin özeti şudur; kıymetli yazar, çizerlerimizin içinde özellikle yaşı daha genç olanlarda ciddi kelime dağarcık bunalımları görüyorum. Her şeye bir şey, herhangi bir şeye de her şey deme kapasitesine sahip yazarlar bunlar.
Kavramların içini boşalttık, zira bilmiyoruz. Evrenselleşme diyoruz, globalleşme diyoruz ama ne dediğimizden biz de tam emin değiliz sanki. Akademik olarak eksik yetişmiş olmamız, bence bu kavramları nerede nasıl kullanacağımızı bilemememizin en büyük sebeplerinden biri.
Yaşanılan bu kavram çelişkisi maalesef öyle yerinde durmuyor. Gittikçe büyüyor. Birileri yazdığının doğruluğundan şüphe ederken, birileri de okuduğundan bir şey anlamıyor.
Bununla ilgili birkaç örnek vereceğim.
Ortadoğu’yla falan ilgili bir metin okuduğunuzda ya da işte Vatikan’ın Gizemli Tarihi konulu bir televizyon programı izlediğinizde beyniniz yavaş yavaş hata veriyor. Neyi, neden kullandığını söyleyen biliyorsa da dinleyen ya anlamıyor, ya yanlış anlıyor ya da doğru anladığını sanıyor.
Gündemle bağlantılı gidersek mesela İsrail, Siyonizm kavramlarını hep kullanır hiç bilmeyiz. Özellikle buraya değinmek de fayda görüyorum. Hakikaten anlamını bilmediğimiz şeyleri cümle içinde neden kullandığımızı çözemiyorum.
Örneğin Yahudiler kendilerine daha çok Yahudi demeyi tercih ederlerken biz Musevi diyoruz. Sonra Musevi ve Yahudi aynıydı farklıydı, şurada ayrılıyordu burada birleşiyordu diye debelenip duruyoruz.
Adına ister bilmemek deyin ister öğrenmemek. Her ikisi de ayıba çıkıyor.
Musevi, Hz. Musa’ya inananlar anlamında gelmekte ve daha çok bizim kullandığımız bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Yahudiler kendilerine açık olarak “Yahudi” derler ki bu daha Irki bir tanımlamadır.
Bizim bazı yazarlarımız ise daha bunun bile ayrımını yapamamış olmanın üzüntüsünü yaşayamıyorlar.
Yahudi diyoruz örneğin; esas itibariyle Hz. Yakup’un oğlu Yahuda’dan gelen bir soy olması hasebiyle, ona mensup anlamında “Yahudi” deniliyor. Ancak şimdi sevmediğimiz herkes Yahudi. Bazılarına göre…
İsrail, Hz. Yakup’un unvanıdır;İsrailoğulları ise Yakup soyundan gelen Yahudilere denmektedir. Bu tanımı diğerlerine göre daha kullanışlı olarak değerlendirebiliriz.
Antisemitizm denilen de bir şey vardır ki Batı’da doğan ve yayılan bir kavramdır. Batı’ya göre “Antisemitizm” Tanrı katilliğidir. Teknik anlamda Yahudi düşmanlığı olarak nitelendirilse de bu Türkiye’de öyle çok rastlanan ve kullanılan bir kavram değil bana göre. Son derece dışlayıcı bir kavram olması da belki de bunun kullanım alanını daraltmaktadır.
Hristiyanlık, Katolik, Emperyalizm, Anglikanizm falan gibi bir dolu şey vardır hepsini kullanır ama bilmeyiz… Sorun şu ki; bize göre o “koca koca yazarlar”ın bu terimlerin içinde boğulmaları. Hadi ben bilmiyorum diyelim, hadi sıradan vatandaş da nerede nasıl kullanacağını bilemiyor, Türk medyasının amiral gemisi sayılan gazete veya televizyonlar da yazan, çizen, konuşan isimlerin neyi ne için dediklerini bilmemeleri… Nasıl bir garabettir?
Kızmıyorum aslında. Zira öğrenmemektir ayıp olan. Elbet öğrenecekler, öğreneceğiz diye umuyorum.
Ama en azından şunu yapalım; mason derken papa derken küresel güç derken, ortalamanın üstünde dediğiniz şey hakkında fikriniz olsun. Öteki türlü ne sizin bildiğiniz anlaşılır ne de söylemek istedikleriniz…
+++
14. Uluslararası Konya Mistik Müzik Festivali yapılıyor şu sıralar. Bosna Hersek’ten Makedonya’ya, İran’dan Tunus’a kapasitesi geniş bir etkinlik. Hafta sonu ben de katılma fırsatı yakaladım ve son derece keyif aldım.
İçeride bulunan misafirlerin çoğunluğu yabancıydı ve inanılmaz renkli bir ortam vardı. Şehrim adına gurur duydum.
Konya Valiliğine, İl Kültür Turizm Müdürlüğüne, bu çalışmalarda emeği geçen herkese teşekkürü bir borç bilirim.