Arif Köse /ey kavmim
Kayıp Aranıyor
Milli edep ve ahlakımız, hayamız, ar damarımızdır aranan.
Artık şehrimizin kenar mahallelerinden bile bağrı göğüslerine kadar açık, rüzgar estiğinde kalçasına kadar bacakları açılan kızlar çıkar oldu.
Nerede bu milletin edebi, ahlakı?
Kim utanma duygusunu kaldırdı bu milletten?
Kimdir bu kızların anaları babaları kardeşim?
Deyyusluk bu kadar mı revaçta artık?
Karısını kızını açıp saçarak sokağa salana ne dağıtıyorlar da analar babalar, sevgililer, kocalar, erkek kardeşler artık kadın ve kızlarının vücutlarını sergilemesine izin verir oldu?
Cehennem, Allah korkusu, din, iman hiç mi bir şey ifade etmiyor bu bayanlar ve onların erkekleri için?
Bu topraklar, bu edepsizliğin toprakları değildi. Kim, ne zaman beyinlerimizi ve ruhlarımızı iğfal etti de biz kimlik değiştirdik?
Yazıklar olsun bu çıplaklığa izin verenlere,
Yazıklar olsun bu çıplaklığa ses çıkarmayanlara.
Ve biz !
Artık ne zaman ses verir olacağız bu hayasız akına?
Görmüyor musunuz, Kurtuluş Savaşı’nın mağlubiyetidir kızlarımızın bu fuhşiyatı.
Hazmedemiyorum arkadaş, benim milletim böyle olamaz. Benim milletimin kızları vücudunu açıp saçıp erkeklerin arasında gezemez.
Türkiye’deyiz ya Hu, Konya’dayız.
Eviniz yansa söndürmeye uğraşırsınız, üzerinize çığ gelse kaçarsınız, toprak kaysa uzaklaşırsınız; Ahlak kayıyor, ülke yanıyor, daha ne zaman harekete geçeceksiniz
ey kavmim?
Şimdi bazıları sinirlendi, “yine mi bunları dinleyeceğiz, okuyacağız” diye.
Ne dinlemek istersin kardeşim? A ile başlayıp A ile biten kıta-yer isimlerini mi?
Haftasonu gezdiğim yerlerin ne kadar güzel olduğunu mu?
Sokaktaki çocuğun bile yapabildiği ülke ve dünya analizlerini mi?
Hayır kardeşim, ben Anadolu çocuğuyum, ben bu milletin ferdiyim ve beni bu milletin yangını ilgilendirir, helakı ilgilendirir.
Amerika Irak’ı ilk işgal ettiğinde bir video geçti elime. Yüzleri maskeli ama yapılarından ve tavırlarından Amerikalı olduğu belli olan 2 kişi, elleri arkadan bağlı Iraklı bir adamı kaldırımda yere yatırdılar ve kafasını kesip sırtına koydular. İşin daha vahim tarafı, yol kenarındaki bu kaldırımın önünden pekçok araba, motorsiklet geçiyor, günlük hayatlarına hiçbir şey yokmuş gibi devam ediyorlardı.
Sizin vurdumduymazlığınız bu vehamete benziyor.
İnsanınızın yaşantısında Allah’tan eser kalmıyor, çocuklarınıza böyle bir Konya mı teslim edeceksiniz? Seyit Onbaşı suratınıza tükürdüğünde, Peygamber yüzünüze bakmadığında, Allah sizden bu sessizliğin ve dolayısıyla “onay”ın hesabını sorduğunda
ne diyeceksiniz?
Onun günahı kendisinedir evet ama o çıplak, o hayasız kadın, suyun içine atılmış necaset gibidir. O necaset, suyu da necis eder. Yani kimsenin günahı kendisiyle kalmaz ve sen o necis suyla abdest almak zorunda kalırsın ama necis suyla alınan abdest kabul edilmez beyim. Böyle bir şehri çocuğuma teslim edemem ben. Çünkü dedemden böyle teslim almadım. Rahatsızlık veriyorum ve Allah imkan verdiği ölçüde vermeye devam da edeceğim.
Birileri akademik ölçülerle hadis inkar ededursun, millet faizden gelen parasıyla geçinmeye devam etsin, çoğunluk Türkiye-ABD-Rusya-Suriye denkleminde ülke kurtarsın, ben milletimin helak olmaması için bağırmaya devam edeceğim.
Allah’tan geldik ve Allah’a döneceğiz. Bizden hesap sorucu olan Allah’tır. Açın ya, hadis kitaplarını açın, Kur’an’ı açın, ne görüyorsunuz? Sizin “boş iş” dediğiniz bu konuyu ben oralardan çıkarıyorum.
"Ya Resulallah! İçinde iyilerin de bulunduğu bir memleket HELAK olur mu?"
"EVET, helak olur!".
"NASIL olur ya Resulallah?" diye sormaları üzerine, "İSYANA, kötülüklere SÜKUT etmeleri ve bu suretle dine ihanet etmeleri sebebiyle!" buyurdular. (Taberani)
“Ey Allah’ın Resulü! İçimizde iyiler de olduğu halde helâk olur muyuz, dedim?
“Kötülük ve günahlar çoğaldığı vakit, evet” buyurdu” (Zeyneb Binti Cahş)
Buyurun bunlar ve bunlar gibi daha niceleri de benim delilimdir.
Haydi şimdi siz de delillerinizi getirin de görelim.
(Not: Durumdan muzdarip olanlara lafımız yoktur)