Seyit Küçükbezirci

Seyit Küçükbezirci

Kel Hasan Paşa’nın Vali olduğu Konya…

Kel Hasan Paşa’nın Vali; Hacı Ali Efendi’nin Belediye Başkanı olduğu Konya'da olmak ister miydiniz?

            Yazılarımı okumak lütfunda bulunanları, ben, ‘Gıyabi Dostlarım’ kabul ederim. Bu dostluğa güvenerek, eğer kabul ederseniz; sizi 166 yıl önceki ‘Gonya’ya götüreceğim. Aklınızda bulunsun. Şimdiki Konya’da değiliz; 166 yıl önceki, 1850 Konyası’ndayız.

            KENDİ GELMEDEN ÜNÜ GELDİ KONYA’YA, HIŞIM GİBİ…

            1850 yazındayız. Sizinle yan yana düşmüşüz yollara… Kızgın tozlar ayak bileklerimize çıkıyor; kenarlardan, "Arnavut kaldırımı" taşlarından seke seke yürüyoruz. Meramımız 'İhtisabın altı'ndan birer okka ‘piynir'le, birer çömlek 'Koyun yoğurdu' alıp eve dönmek.

            Tetikteyiz… 'Tokatlı Kel Hasan Paşa' Konya Valisi… Askerlik mesleğine intisab ettikten sonra, Vezirlik payesi ile Konya Valiliğine tayin edildi. 1847’den beri, zebani gibi şehrin üstünde… Zaten, kendisi Konya’ya gelmeden önce ünü 'hışım gibi' Konya’ya gelmişti…

            Konya’da, 'Derebeyi’ geçinenler çoğalmıştı; 'Mütegallibe’nin astığı astık kestiği kestikti. Şirret takımının şerrinden mazlum insanlar Allah’a sığınmıştı.

            'Kel Hasan Paşa', "şerir’lerin anladığı dili biliyordu. Şiddetle üstlerine gitti; "devletin otoritesi’’ni kurdu.

            ‘Tuluk piyniri’mizi, ‘Goyun yoğurdu’muzu, ‘Peygamber Bazarlığı’ yaparak alıyoruz; bir ayak evvel mahallemize dönmek istiyoruz. Konya Çarşı’sında esnaf diken üstünde; iki de bir etrafında bakınıyorlar; 'Vali Kel Hasan Paşa' bir yerlerden çıkıverir mi? diye…

            Geçenlerde ne olmuş bilir misiniz?

            'Vali Kel Hasan Paşa' çarşıda esnafı teftiş ederken bir dükkânın önünde kocaman bir yığın kavun görmüş. Kavunların hepsi elpimiş, çürük. Çağırtmış kavuncuyu, ortaya 'hoyuk gibi' dikmiş; bütün kavunları tek tek kafasında parçalamış… Sıkıysa Çarşı’da çürük bir şey sat gayri…       

            Dün de, 'Fırıncı Hacı Kadir’in fırınının önünden geçerken; 'Kel Hasan Paşa' ekmeklerden şöyle bir tadayım, demiş… Ama hepsi hamur, çiğ, pişmemiş, yenmez. Fırıncı Hacı Kadir’e "Gel buraya’’ demiş; "Hamur ekmekleri önce sen ye, nasılmış bir göreyim’’ ağzına tek tek dıkmış, hamur ekmekleri.

            Birisi de ‘yalancı şahitlik’ yapmış; Kel Hasan Paşa’ya şikâyet edilmiş. Çağırmışlar adamı; yalancı şahitliğini yüzüne vurmuşlar; adam Vali’nin huzurunda suçunu kabul etmiş. Vali, getirttiği çivit boyası ile yalancı şahidin yüzünü boyatmış; ibret-i âlem için sokak sokak dolaştırmış.

***

            Hacı Ali Efendi

            1905 – 1908/ 1912 - 1914

            Hacı Ali Efendi 2 kez Konya Belediye Başkanlığı görevine getirilmiştir. 1.si FAİK BEY’in Konya Valiliği dönemine rastlamaktadır. Hacı Ali Efendi zamanında Konya Sanat Okulunda bir Bando kıtası kurulmuş, bu kuruluş İstiklal Savaşı coşkusunun yaratılmasında büyük rol oynamıştır.

            Söz konusu Bando takımı 1926 senesine değin varlığını korumuş Konya’da yaşanan Milli bayramlar, vesair törenlerde gururla vakarla yerini almıştır.

            Hacı Ali Efendi, türbe ve zaviyelerin korunmasında titizlikle görev almış, bölgedeki din adamları, şair ve edipler ile kültür erkanı ve bilginlerine çok önem vermiş; Akşehir’de Nasrettin Hoca’nın Türbesinin yapımında öncülük yapmıştır.

            HACI ALİ EFENDİ 1908 yılında Konya’ya Vali olarak atanan Nazım Paşa ile de çok uyumlu çalışmalar yapmış, o tarihte vilayet matbaası olarak faaliyet gösteren Basımevinde AHDUŞEHRİYARI isimli bir risalenin de yayınlanmasını sağlamış., böylece Konya’da ilk gazetenin yayın hayatına girmesinin öncüsü olmuştur.

            Daha sonra 1909’da Vali BEY Konya’da göreve getirilmiş HACI ALİ EFENDİ Vefik beyle de çok yumlu çalışmalar sergilemiş o yılın kış ayı çok şiddetli ve donduran soğuklar bölge halkını çok olumsuz etkilemiş. Fakir fukaranın bu soğuklardan en az etkilenmesi için de yine HACI ALİ EFENDİ olağanüstü çabalar sarf etmiş ve muhtaç halkın yardımına koşmuştur.

            Bilahare 1910 yılında ARİFİ PAŞA Konya Valisi olmuş, HACI ALİ EFENDİ, ARİFİ Paşa ile de bütünleşmiş, o tarihte Anıt alanının çevresinde olup yıkılmış metruk AMBERREİS CAMİİ yerine bir yenisinin yapımını da sağlamış. AMBERREİS Camiinin direklerinin Venedik Gemi direklerinden temini bu tarihi esere büyük bir estetik ve sağlamlık vermiş olup AMBERREİS Camii; ilimizin tarihi eserleri içinde bir VİTRİN CAMİİ olma özelliğini korumaktadır. AMBERREİS CAMİİ’nin mimari stili bir Saray Camii özelliğini taşımaktadır.

            Kaynak: Hanefi Aytekin/2003’den Kuruluşuna Konya Belediye Başkanları/ Büyükşehir Belediyesi Yayınları-Konya- 2003

***

            (Kel) HASAN HAKKI PAŞA:

            Askerlik mesleğine girerek saraya intisap eden Hasan Hakkı Paşa M. 1847 senesinde Konya Valiliğine Vezirlik payesi aldıktan sonra tayin oldu. 3 yıllık Konya Valiliği sırasında icraatı bilhassa çarşı esnafı üzerine olmuştur. Cadde ve sokakların temizliğine, yiyecek ve içeceklerin temiz ve kaliteli olmasına itina gösterir, bunlara riayet etmeyenlerin temiz ve kaliteli olmasına itina gösterir, bunlara riayet etmeyenleri halk önünde cezalandırırdı. Kötü mal satan birinin kavunlarını başına çarpmış, hamur ekmek çıkaran fırıncının sıcak hamurlu ekmeklerini ağzına sokmuş, yalancı şahitliği yapan birisinin yüzünü boyayıp eşeğe ters bindirip cadde ve sokaklarda halka teşhir etmiştir. Vali olduğu devrede Havzan yöresine bir kavaklık tesis etmiş, Zindankale’nin batı kesimine ise (Şevkabat) Köşkü adı altında bir bahçe tesis etmiştir. Sıkı idaresi halkı üzdüğünden saraya şikâyet edilmiş, bu nedenle İstanbul’a çağrılmış, giderken yol üzerinde Kadınhanı’na uğramış, kendisine yer ayrılmadığı için Nahiye müdürü olan Veli Ağa’yı orada idam ettirmiştir. Bu durumu İstanbul’da muhakeme konusu olmuş, rütbeleri alınarak taate ikamete memur edilmiştir. Orada da hanedandan birisinin kendisine Ağa demesine sinirlenip dövmesi üzerine sürgün yeri değiştirilmiştir. Hasan Hakkı Paşa’nın Konya’dan İstanbul’a çağrılması üzerine Konya Halkı kendisine olan hiddetinden, onun inşa ettiği (Şevkabat) köşkünü bir gecede yerle bir etmiştir.

            Kendisi hiddetli, şiddetli, iyi idareci bir komutandı.

Kaynak: Hanefi Aytekin/İz Bırakan 100 Ünlü Konya Valisi/ Ülkü Basımevi -1994

***

            Konya’nın şerirlerini, mütegallibesini şiddetli davranışları ile muma döndüren 'Tokatlı Kel Hasan Paşa', Konya’da 1847’den 1850’ye kadar üç yıl valilik yapar. Valiliği sırasında Sarıcalarlı Hacıveliler’in atası Hacı Veli Ağa 46 yaşındadır. İleride torunu ‘Hacıveli Zade ehmet Efendi’ yedi yıl Osmanlı Konyası’nda Belediye Reisliği yapacaktır.

------

image001-040.jpg          

  BİR OSMANLI KONYA BELEDİYE REİSİ DAHA: HACI ALİ EFENDİ

 Hacı Ali Efendi, Konya’da 1905 yılına kadar dört yıl ‘Belediye Reisliği’ yapar… Gösterişli, alımlı, çalımlı, ‘höflü’ bir adamdır; düzensizlik, haksızlık karşısında şakası yoktur.

            Konya Çarşısında 'Kapancı Dede' diye, altmış yaşlarında, hem sevilen hem sayılan bir esnaf vardır… Vardır var olmasına ama, ‘pis’ de bir huyu vardır. Kızdı mı ana avrat söğmeye başlar.

            Belediye zabıtaları, esnafın yoğun şikâyeti üstüne, durumu Belediye Reisi Hacı Ali Efendi’ye iletirler, Hacı Ali Efendi: "-Çağırın şu adamı’’ diye öfkeyle emir verir.

            "Az sonra, başında çember dolalı yağlı bir fes, kolları dirseklerine kadar sıvalı, belinde bakımsızlıktan kurumuş bir silahlık, sırtında kirli bir mintan, ayağında yamalı bir şalvar, ayakları çıplak, takunya giymiş Kapancı Dede, Reisin karşısındadır.’’

            Reis Hacı ali Efendi; "-Gel bakalım Kapancı Dede… Sen el aleme küfretmeye utanmıyor musun? Ayıp değil mi? Herkesin anasına avradına nasıl söğersin?’’ diye bağırır…

            Kapancı Dede; "-Vallaha yalan Reis Bey, billaha yalan. Ben kimsenin anasına avradına söğmem… Bunu hangi anasını, avradını s… söylediyse b…yimiş’’ der. Reis Hacı Ali Efendi; "Ülen  Gapancı Dede; özrün gabahatinden böyük, yıkıl garşımdan’’ diye bağırır.

"ÜLEN SEN EL ÂLEMİ DEVE Mİ SANDIN?’’

‘Kebapçılariçi’nde, bir etliekmekçi hamur etliekmek çıkartmaktadır; halk Belediye Reisine şikayet eder; Reis, zabıtayı gönderir, hamur etliekmeklerle huzuruna getirtir. "-Yi ülen şu hamur etliekmeği’’ diye bağırır. Etliekmekçi bir lokma koparır, gever gever, hamur olduğu için yutamaz… Reis Hacı Ali Efendi kükrer: "-Ülen alçak. Sen el âlemi deve mi sandın da hamur yutturmaya kalktın? Öyle yemezsen böyle ye teres’’ der. Hamur etliekmekleri yüzüne çarpa çarpa bir güzel döver.

            GECE FENERSİZ SOKAKTA GEZERSEN BAŞINA BUNLAR GELİR:

            Konya Osmanlı Belediye Reisi Hacı Ali Efendi döneminde, geceleri sokağa çıkanın halini de değerli müzeci, araştırmacı M. Sabri Doğan anlatsın:

            "Başka bir örnek ise belediye görevlerinden olan aydınlatma ile ilgilidir; geceleri yatsı vaktinden sonra sokakta bulunmak veya evinden sokağa çıkmak eskiden zabıta ve belediyecilik açısından yasak edilen bir işti. Fevkalade mecburiyet karşısında çıkmak isteyenler içinde mum yakılan bir feneri taşımak ve bu surette gideceği sokağı fert kendisi aydınlatmak mecburiyetinde idi. Petrolün, hava gazının, elektriğin olmadığı zamanlarda aydınlatmanın bundan başka türlüsü olamazdı. Bu devirde en çok sözü edilen zabıta vakaları biri de, herhangi bir adamın geceleri fenersiz gezdiği görülerek karakola götürülmesi ve karakolda ceza olarak sabaha kadar külhanlarda angarya ve temizlik işlerinde çalıştırılmasıydı. Sabahleyin erkenden külhandan kirlenen pis kıyafetiyle evine gitmek üzere sokağa salıverir ve böylece halka teşhir edilirdi. Halk sokağa böyle erkenden pis bir kıyafetle kimi görürse onun o gece külhanda gecelediğini anlardı. Dilimizdeki ‘külhanbeyi’ tabiri de bu teşhir suretiyle cezalandırma devrinin yadigârıdır.’’

Kaynak: M.Sabri Doğan/ Konya’da Hizbe, İhtisap ve Muhtesiplik/ Konya Büyükşehir Belediyesi www.konya.bel.tr

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.