Güzel bir atasözümüz var: “Kılavuzu karga olanın burnu pislikten kurtulmaz” diye. Kılavuz dediğimiz kavramın ne kadar önemli olduğunu gösterir bize. Kılavuzluk müessesesi o kadar önemlidir ki, yol bulmanın mümkün olmadığı çöllerde, bir yere gitmek isteyenlere rehberlik eden kimseye Araplar “Hadi” demişlerdir. Hadi, aynı zamanda Allah’ın esmalarından biridir. Yine “yol gösterici” anlamına gelir genel olarak.

            Dünya çölünde de rehberlik, kılavuzluk çok önemli malum. Doğumla ölüm arasındaki o uzun yolda kendimize doğru kılavuzu, hadi’yi bulamazsak; yolun sonunda bizi bekleyen cennet ve cehennem kapılarından, cehennem olan ile bitebilir yolumuz.

            Yukarıda da dedik ya, Allah “Hadi”dir, yol göstericidir. Hidayetin, cennetin, mutluluğun, kurtuluşun yolunu gösterir bize. Peki biz dünya hayatımızda kılavuz olarak kimi alıyoruz kendimize? Bizi yaratan ve “Hadi” olan Allah’ı mı, yoksa bizi beşeri ve saçma olan icadlarla cennet dışında yollara sevkeden diğer çağırıcılara mı?

            Bakalım: Örneğin Corona. Tam bitti-bitiyor derken adeta yeniden hortladı değil mi? Beşeri nizama bakarsak, bunun belirli sebepleri var. İşte maskedir, sosyal mesafedir gibi… Peki, Hadi olan Rabbimizin nizamına göre bakarsak, Corona neden geldi, neden biterken yeniden alevlendi acaba?

            İddia ediyorum, Corona denilen musibet, kendi amellerimiz yüzünden geldi ve yine amellerimiz yüzünden gitmiyor, corona gitse de amellerimiz yüzünden başka musibetler bizi vurabilir. Ne manidardır ki şunu gözlemledim: “Corona azaldı” denilen günlerde 2 şey oldu:

1. Havalar ısındı
2. Faiz oranları düştü

Havaların ısınmasıyla kızlarımız yine vücutlarını açtılar, kol, bacak, bağır, saç, boyun

gibi erkeklerin görmesi haram olan yerlerini milletin gözüne sokarak, dar giyinerek sokaklarda gezmeye başladılar.

            Kredilerin düşmesiyle de ehl-i iman (!) insanlarımız bu düşük faizli kredilerden faydalanmaya başladılar. Eş zamanlı olarak ta Corona hasta sayımız 700’lere düşmüşken tekrar 1500’lü rakamları buldu.

            Dünya hayatının sonunda 2 kapı vardır ey kavmim: Cennet ve cehennem.

            Bu kapılardan cennet olanına gitmek istiyorsanız, Allah’ı kendinize kılavuz etmek zorundasınız. Bu da Kur’an ve Sünnete uygun yaşayarak olur. Kur’an ve sünnete uymazsanız, hem dünyada hem ahirette yolunuz çıkmazlara girer (şayet kendinize din olarak İslam’ı seçmişseniz).

            Ben demiyorum açın, ayet ve hadislere bakın:

            Başınıza gelen musibetler, ellerinizle işledikleriniz sebebiyledir, der.

            Günahlarınızla rızkınızı daraltmayın, der.

            Uyarıcıları kurtardık, der.

            Uyarmazsanız, başınıza umumi bela, musibet gelir, der.

            İstiğfar edin ki Allah sizi bağışlasın, kurtarsın sıkıntılardan, der.

            İstediğiniz kadar gözlerinizi kapatın, “hayır, olmaz, ne alakası var” deyin. Allah’ın kurduğu sisteme göre bu böyledir.

            Para kazanmak için 2 metrelik çıplak kadın fotoğrafını işyerine asarsan, 3 liralık malı 30 liraya satarsan, faizli kredilere başvurursan, borcunu ödememezlik yaparsan… gün gelir bir corona çıkar, o içinde yüzmeyi düşündüğün paralara hiç kavuşamazsın.

Para da, sağlığın da Allah’ın elindedir. Gel Allah’ın dinine uy kardeşim, belki debdebeli, şatafatlı, gösterişli bir hayat sürmezsin ama “helal” olur paran, başın ağrımaz. Yoksa astronot kıyafeti giysen ve insanlarla arana 50 metre mesafe koysan da musibetlerden kurtulamazsın. Çok mu zor Allah’ın yap dediğini yapmak? Çok mu zor gösterişli olmayan, sıradan bir hayat sürmek? Faizli kredi ile aldığın AUDI’ye değil de, helal birikiminle aldığın  Şahin’e binsen de gideceğin yere gidersin ama faizle aldığın Audi seni cehenneme götürebilir, dünyada da felakete. Çünkü Hadi olan Rabbimiz Kur’an’da “Allah faizi (faiz malını) mahveder” diyor. Bir aracın mahvolması nasıl olur bir düşün kardeşim. İnşaAllah sen ve ailen içindeyken mahvolmaz, paramparça olmaz o faiz malı.

Yol gösterici olarak Allah’ı terkedip nefsimizi veya eş dostu dinlersek, onların söylediği zaten belli: “Herkes alıyor kredi, ne olacak, sen de al, bu devirde faizsiz iş mi olur, bir kereden bir şey olmaz…”.

Unutmayın ey kavmim,

Ebedi yaşayacağımız yer bu dünya değildir, ahiret yurdudur. Bu dünyadaki ortalama ömür 50 – 60 sene. En kralı sen olsan, bir elin yağda bir elin balda olsa, dünya senin olsa neye yarar? Herkes toprağın altına girecek ve herkes bu dünyanın hesabını verecek.

Allah’ı unutmadan bir yaşam sürmek, Allah’ın dinine uyarak yaşam mücadelesi vermek dileğiyle. Unutmayın, siz Allah’a yürüyerek giderseniz O (c.c.) size koşarak gelir. Ama siz Allah’ın dinini sırtınıza atarsanız, siz Allah’ı unutursanız…

Gelin burnumuzu pislikten kurtaralım. Kılavuzumuz dünya hırsı, lüks ve rahat hevesi, eş-dost, nefsimiz ve diğerleri olmasın. Kılavuzumuz Allah olsun.