Arif Köse /ey kavmim
Kimi kandırıyorsunuz siz?
Eskiden meyveli yoğurtlar yoktu. Yoğurdun tadını sevmeyen çocuklara anneleri yoğurdu, içine toz şeker veya pekmez dökerek yedirirlerdi. Bir kandırma şekliydi bu aslında. Asıl olan yoğurdu verebilmek için tatlandırıcıyla süslemek, damağı kandırarak asıl olanı yedirebilmek. Ardından çikolatalı gofretler geldi. İçi gofretti, ama çikolatayla kapladığın zaman kimse onun gofretliğini düşünmüyordu çünkü onun adı çikolatalı gofretti. Çikolata kaplamalı gofret.
Bu kandırma şekli, bu göz boyama taktiği son dönemde tehlikeli bir şekilde gündelik hayatımıza, siyasete, ülke yönetimine de girmiştir. Örneğin artık önümüzde nurtopu gibi bir CHP kaplamalı PKK görüyoruz. Bir tarafta Mustafa Kemal’in askeri olduğunu iddia edenler, diğer tarafta Mustafa Kemal’in kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak, bölmek, parçalamak için 40 yıldır yakan, yıkan, kanımızı akıtan, evlatlarımıza kurşun sıkan ve son dönemde ormanları yakacak kadar kudurmuş, gözü dönmüş pkklılar. Katkı maddesi ise saadet ve eğer söylendiği gibiyse badem bıyıklıların cemaati. Bir tarafta da HDP’yi ve CHP’yi parlatmaya, şirin göstermeye çalışan rotasız televizyonlar, gazeteler.
Ne istiyorsunuz kardeşim siz ne istiyorsunuz? Derdiniz ne? pkkya ülkeyi mi teslim edeceksiniz?
Deneylerde kullanılan maymunlar kadar mı aklınız yok sizin ya? Uzay mekiği kullanan şempanzenin olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Şimdi bu şempanzeyi getirip sorsan “ülkene düşmanlık yapan bir örgütle işbirliği yapar mısın” desen, kesinlikle en azından kafasını sallayacak, “hayır” diyecektir ama bizim beynini kullanmaktan aciz, Mustafa Kemal’in adını ve “laiklik” kelimesini her yaptığına kılıf olarak kullanan tortulaşmış tabakamız, o terör zihniyetiyle aynı safta duruyor, Saadet ve badem bıyıklılar da bu yemek tabağının maydanozu oluyor.
Bu cenahın etrafında da youtube beyinli bir kısım gençliğimiz var ne yazık ki.
O yazarlar, Atatürkçüler, solcuyum diyenler gerçekten samimi bir şekilde davalarına sahip çıksalardı, sol ideolojisiyle hareket edip dik durabilselerdi, genetiği bozuk HDP kaplamalı PKK ürününe ambalaj olmasalardı, kazandıkları seçimler onlar için geleceğe dair bir yatırım, iyi bir fırsat olabilirdi.
Bu millet görür kardeşim, İmamoğlu’nun zihniyeti daha ilk günden ortaya çıkmıştır. Bu millete ne vereceğini de, ne veremeyeceğini de herkes biliyor artık. Boyanız akmıştır, takke düşmüş kel görünmüştür. Gelecek sizin için sandığa gömülmekten başka bir şey getirmeyecektir. Karşısında olduğunuz AK Parti’ye hiçbir çalışanı, sizin kadar hizmet etmiyor. Sayenizde AK Parti gelecek seçimleri, ilk seçimleri gibi büyük bir farkla kazanacak, göreceksiniz.
Adam çıkmış “biz kaybettirdik, yine kaybettireceğiz” diyor. Adamın dünyası kaybettirmek üzerine kurulmuş. Sanki eski Yunan heykelleri canlanmış ta gelmiş sanıyorum adam konuşurken. Oysa siyasette zekâ sahibi insanlar görebilseydik, kaybettirmekten çok “birlikte kazanmaktan” bahseden ufuklar önümüzde olurdu.
Gün geldi “birlikte iyi salladık” dediniz, gün geldi “biz kaybettirdik, yine kaybettireceğiz” dediniz, gün geldi “yukarıdan emir geldi, cemaat olarak (kişisel düşüncemizi bir kenara koyarak, beynimiz yokmuş gibi davranarak) CHP’ye oy vereceğiz” dediniz.
Bu kadar şekilsiz, özünden, kendi milletinden uzak muhalefetin olduğu bir ülkede aile bakanının yaptığı yanlışları konuşmak ise ne yazık ki facebook meclisine kalıyor. Böyle parlak bir gelecek önüne konulan AK Parti’nin ise, milletin sesine gerçekten kulak vermesi, İstanbul Sözleşmesi gibi dinamitleri milletten uzaklaştırması gerekmektedir.
Unutmayın, bu millet görür. Adınız AK Parti olsa da görür, CHP olsa da görür.
O yüzden millete oyun oynamaya çalışmayın. AK Parti’nin koltuklarını işgal etmiş o tilki suratlı rantçıları da görüyor bu millet. Mafyalık yapanları da biliyor, kahvaltı partisi verenleri de. O, her iktidar döneminde gördüğümüz nemacı zihniyetten sıyrılmadan, bu işin yürümeyeceğini AK Parti de bilmelidir.
Elinizde kılıçla gezerseniz, “güç bende artık” naraları atarsanız; o aynalara sığdıramadığınız egonuzu, etiketlerinizi, itibarınızı, seçim akşamı mora boyanmış şehir haritalarında görürsünüz.
Haftaya da inşaAllah kandırmanın diğer ama esas boyutunu görelim. Yaraya çare olacak merhemi hep birlikte keşfedelim.
Kalem, kılıçtan daha keskin ve daha etkili bir araçtır. Kalemini eğip bükmeden, omurgalı bir politikayla 16 yılı gazetecilikte doldurmak ise her kula nasip olmayacak bir başarıdır. Konya'nın yüz akı olan Memleket gazetemize çizgisini bozmadan devam edeceği nice 16 yıllar diler, teşekkürü bir borç biliriz.