Mustafa Yiğit
Kimsenin hakkı yok….
Vatandaşın adalet duygusunu zedelemeye kimsenin hakkı yok….
Memleketimin güler misin ağlar mısın hikâyeleri pek çoktur.
Bunlardan birine geçtiğimiz günlerde gazetelerdeki bir haberde yine rastladık.
Tekirdağ'ın Malkara İlçesi'ne bağlı Bağpınar Köyü'nde, yaklaşık 4 ay önce çıkan orman yangınına müdahale etmedikleri gerekçesiyle aralarında ‘muhtar”, “köy imamı”, “görme engelli bir kişi” ve yangın günü “askerde olan”ların da bulunduğu 38 vatandaşa, 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 69'ncu maddesine muhalefet ettikleri gerekçesiyle 270'er lira idari para cezası kesilmiş. Köylüler de itiraz için mahkemeye başvurmuş. Mahkeme kararını bekliyorlar.
Ancak anlatılanlardan, medyada yazılan çizilenlerde baktığımızda yaşanan şey tam “Aziz Nesin’lik” bir olay…
Rahmetli Kemal Sunal yaşasaydı bundan ne güzel bir film çıkardı!
Biz de senelerce defaatlerce izler izler, ağlanacak halimize gülerdik…
Çünkü köylüler hem yangına müdahalede bulunduklarını, 3 saat içinde yangını söndürdüklerini söylüyorlar, hem de yangın günü orada olmayan, askerliğini yapan, görme engelli olan vatandaşlara bile cezanın kesilmiş olmasının şokunu yaşıyorlar.
Aslında bu tür cezalar gittikçe çoğalıyor.
Vatandaşa sorarsan bunlar bütçe açığını kapatmak için yapılıyor. Yabana atılacak bir tez de değil hani…
Çünkü neredeyse her eve bir trafik cezası, ya da yıllar önce almış olduğu evin tapu tesciliyle ilgili olarak bin, binbeşyüzlira civarında vergi cezası geldiği söyleniyor.
Vatandaş ne olduğunu anlamıyor, ama “yapacak bir şey yok, şeriatın kestiği parmak acımaz” diyor, kuzu kuzu gidiyor hesabına düşeni ödüyor. Ödüyor diyorum, çünkü onlardan biri de benim.
Tabii bu uygulamalar nedeniyle yöneticilere olan güven de azalıyor.
Vatandaşlar, birilerinin milyon dolarlar kazandığı ve bakkalla aynı vergiyi ödediği bir ülkede yaşamanın bezginliğini iliklerine kadar hissediyor…
Önceki gün Çalışma Bakanı, futbol kulüplerinin 100 milyon doları aşan prim borçları olduğunu ve bu borçlarını ödemediklerini açıkladı….
Bu kulüpler ki, bir futbolcu transferi için milyonlarca dolar harcayabiliyorlar…
Sizce bu açıklamayı duyan bir vatandaş kendini yönetenlere karşı hangi hissi taşıyordur…
Yerin bilmem kaç yüz metre altında asgari ücretle çalışan ve denetimde “sakıncalı bulunan” ancak “kapısına kilit vurulmayan” maden ocaklarında canlarını yitirenlerin aileleri bu açıklamaları duyunca sizce ne düşünüyordur?
Ya da “İmralı’da televizyon eksikmiş, İmralı’daki yakında radyo dinlemek yerine televizyon da seyredebilecekmiş” şeklinde yapılan haberleri okuyan, izleyen, duyan vatandaşlar sizce ne düşünüyordur?
Adi suçlulara bile verilmeyen pek çok imtiyazın bu şekilde, böyle birine veriliyor olmasına dönük haberler sizce vatandaşta hangi duyguyu yaratır?
Terör örgütü silah bıraksın, kan akıtmayı durdursun isteği şüphesiz her vatandaşın ortak duygusu.
Bu millet terörden yıllardır çekiyor, enerjisini tüketiyor…Terör bu milletin gündeminden çıkmalıdır amenna…
Ancak neredeyse “İmralı’dakinin bir eli yağda bir eli balda yaşatılacağına” dair haberleri okuyan, duyan vatandaşın duygusu sizce nedir?
Çocuklarını 20’li yaşlarda toprağa gömen şehit ailelerinin içi bu haberlerle kanamaz mı? Empatiyi hep terör örgütünden yana kurmaya çalışan gazeteler, televizyonlar ve bazı çevreler inanın bu milletin yüreğini kanatıyorlar…
Bu şekilde ne terör biter, ne de anaların ağlaması son bulur…
Biraz da bu milletin onuru, izzet-i nefsini düşünmek gerekmez mi?
Vatandaşın adalet duygusunun böylesine zedelemeye kimin hakkı var?
Yanılıyor muyum?